KONYA NUMUNE HASTANESİ RAPORU-2006

MAZLUMDER KONYA ŞUBESİ

KONYA NUMUNE HASTANESİ RAPORU

İnceleme Tarihi: 21 Aralık 2006

İnceleme Heyeti:

Adem SELEŞ Mazlumder Genel Sekreter Yardımcısı

Derviş ARGUN Konya Şube Yönetim Kurulu Üyesi

Mustafa ATILGAN Avukat

Hasan Hüseyin UYSAL Doktor, Mazlumder Üyesi

17.12.2006 Tarihli Hürriyet Gazetesinde yer alan "Tesettür Faciası" başlıklı haber ve sonrasında yaşanan gelişmeler üzerine, insan hakları ihlalleri yönünden olayı değerlendirmek için bir araştırma komisyonu oluşturulmuştur. Dr. Hasan Hüseyin Uysal, Av.Mustafa Atılgan, Adem Seleş ve Derviş Argun'dan oluşan heyet, mağdur hasta A.F.G., babası Osman Gündoğdu, mağdurun Konya'ya gelişinden itibaren yanında olan bir yakını (isminin kullanılmasını istememiştir), Numune Hastanesi Başhekimi, Başhekim Yardımcısı, haberde ismi geçen doktorlar Ayşe Yüceaktaş, Kezban Arbağ ile görüşmüştür. Hasta dosyası, doktor raporu, nöbet çizelgelerini incelemiş, konunun uzmanı doktorlarla görüşülüp değerlendirmelerini almıştır. Raporu düzenleyen Dr. Celal Tütüncü defalarca aranmış, telefona çıkmamıştır. Avukatı Hüseyin Çelik aracılığıyla görüşme talep edilmiş, kabul etmemiştir. Avukatı aracılığıyla "... Hiçbir basın ve yayın kuruluşuna olayın başlangıcından bu güne kadar sözlü ya da yazılı beyanı olmadığını,belge vermediğini..." "...hasta hakları, insan hakları, tıbbı etik açısından ve soruşturmanın selameti ile sağlıklı bir sonuca ulaşılması için başkaca bir açıklamanın yapılmasını şu aşamada uygun bulmadığını..." beyan etmiştir. Yapılan görüşmelerden sonra aşağıdaki raporun hazırlanması uygun görülmüştür:

TESTİSTEN TESETTÜRE...

OLAY

İlköğretim Okulu mezunu A.F.G. köyünde babasına ait keçileri otlatan 16 yaşında bir gençtir. 12.11.2006 günü kasıklarında rahatsızlık hisseder ve durumu ailesine bildirir. Ailesi, Mersin İli Mut İlçesinde bulunan bir sağlık ocağına götürür. Sağlık ocağında yapılan muayene sonucunda, ilaçlar verilir ve geçmezse tekrar gelmesi söylenir. A.F.G. akşama doğru ağrılarının daha da arttığını söyler. Tekrar sağlık ocağına gelirler. Sağlık Ocağından, büyük bir hastaneye gitmesi söylenir ve Karaman Devlet Hastanesine sevkini yaparlar. Ancak, aile Karaman'a gitmez. Akrabaları olduğu ve kalacak yer sorunu çekmeyecekleri için Konya'ya gelirler. 13.11.2006 günü, Konya'da Numune hastanesinde bevliye uzmanı Dr. İskender Nesimioğlu'na muayene olurlar. Dr.İskender Nesimioğlu, "önemli bir durum yok, şu anda da yatacak yer yok zaten" der ve muayenehanesine gelmeleri için kartını verir. Ancak A.F.G. bir tanıdıklarının tavsiyesi üzerine, Dr. Celal Tütüncü'nün muayenehanesine götürülür. Dr.Celal Tütüncü, muayeneden sonra acilen hastaneye yatması gerektiğini söyler ve hastaneye gönderir. 13.11.2006 günü akşamı Dr. Celal Tütüncü'nün hastası olarak A.F.G.nin Numune Hastanesine yatışı yapılır.

14.11.2006 günü sabahı A.F.G. hastane personeli ile birlikte film çekimine iner. Görevli bayan teknisyen tarafından ciğerlerinden filmi çekilir. Ciğer filmi çekildikten sonra, A.F.G. orada bulunan erkek görevliye, testislerinden film çekilmesi gerektiğini söyler. Görevli, "bu bayan o filmi çekemez" der. A.F.G. durumu Dr. Celal Tütüncü'ye iletir. Dr. Celal Tütüncü, "nasıl çekemezmiş, ben onlara gösteririm" ifadesini kullanır. Oysa, erkek görevlinin "bu bayan o filmi çekemez" derken belirtmek istediği, o filmi (ultrasonu) çekecek birim ve görevlinin farklı olduğunu anlatmaktır. Onca fırtınayı koparan da bir hizmetli tarafından söylenen bu beyandır.

14.11.2006 günü öğleden sonra Dr. Ayşe Yüceaktaş'ın mesaide olduğu saatlerde A.F.G. nin ultrasonu yine mesaide olan Dr. Levent Bey tarafından çekilir. Hasta ameliyata alınır. Testisinin birisi alınır daha sonra da taburcu edilir.

Dr. Celal Tütüncü, ultrasonun bayan görevli tarafından çekilmediğini raporuna geçer. Bu rapor üzerine hastane başhekimi tarafından personele durum sözlü olarak sorulur. Gerekli izahlar alınır. Ancak yazılı bir işlem yapılmaz.

OLAYDAKİ USULSÜZLÜKLER

Hasta A.F.G.nin Konya Numune Hastanesine intikalinden sonra, ilk ihmal ilk muayeneyi yapan Dr. İskender Nesimioğlu tarafından yapılan muayenede oluşmuştur. Yaklaşık iki gündür ağrıları geçmemiş ve sağlık ocağı tarafından sevk edilmiş bir hastanın "yatacak yer olmadığı" gerekçesiyle yatışının yapılmaması, "önemli bir şey yok" beyanı ile gönderilmesi, önemli bir şeyi olmayan hastanın gerekirse muayenehanesine gelmesi için neden kart verildiği izah edilemez bir durumdur.

Dr. Celal Tütüncü, resmi olarak tam gün hastanede çalışan, dışarıda muayenehanesi olmayan bir doktordur. Böyleyken, dışarıda muayene etmesi ve muayene ücreti alması, zor durumda olan hasta üzerinden kanuna aykırı bir haksız kazanç teminidir.

Numune Hastanesinin röntgen ve ultrason servisi randevu usulü ile çalışmaktadır. Ancak "acil" kaydı bulunan talepler randevuların önüne alınmaktadır. 14.11.2006 günü sabah mesaisinde bulunan Dr.Kezban Arbağ randevulu tüm hastaların röntgenlerini çekmiş, ultrasonlarını çekmiştir. A.F.G.nin tedavisini yapan Dr.Celal Tütüncü'nün ultrason isteğini "acil" kaydı ile istememiş olması A.F.G.nin testislerinden birinin alınmasının en önemli sebeplerinden biri olup önemli bir ihmaldir.

Dr. Celal Tütüncü'nün, A.F.G. tarafından kendisine "bayan görevli olduğu için testis ultrasonunu çekmediler" ifadesi üzerine öncelikle hasta sağlığını düşünüp konuyu araştırıp çözümünü bulması gerekirken, "ben onlara gösteririm" şeklinde beyanı, problemin çözümünden çok hasta üzerinden görülmeye çalışılan bir hesap olduğu izlenimi vermektedir.

Yine konunun uzmanları tarafından, A.F.G.nin durumunda olan hastalara kesin teşhis konulabilmesi için çekilmesi gerekenin ultrason olmadığı, daha gelişmiş bir teknoloji olan "Sktoral Renkli Doppler Us" istenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Dr.Celal Tütüncü'nün raporundan sonra, -her ne kadar soruşturma açılması için yasal süre geçmemişse de-hastane başhekimliğinin olayın detayına inip ihmali bulunanlar hakkında gerekli işlemleri yapmaması ve sadece sözlü bilgi alışıyla yetinmesi bir ihmaldir.

OLAYIN TESETTÜR BOYUTU

Üç gün süren araştırmalarımız sonucunda heyetimiz bu olaya tesettürün nasıl karıştığını anlayamamıştır.

Kendileriyle hem hastane içerisinde hem hastane dışarısında görüşülen Dr. Kezban Arbağ ve Dr. Ayşe Yüceaktaş özel hayatlarında başörtülüdürler. Hastanede başörtülü değillerdir. Aynı serviste özel hayatlarında da başörtülü olmayan bayan personel de vardır.

Tüm bayan doktorlar tarafından daha önce aynı ultrason çekilmiştir. Bu ultrasonun uygulandığı erkek hastalar ve hangi doktorlar tarafından çekildiğine ilişkin kayıtlar mevcuttur.

Böyle bir ihmal olayında, ihmal kim tarafından gelirse gelsin sorumlusu hakkında gerekli işlemi yapmak önemlidir. Ortada bir sağlık ihmali ve sağlık hakkı ihlali var iken, konunun tamamen farklı mecralarda tartışılması sadece ihlalleri artıracaktır.

Ayrıca, hastanede de başörtülü çalışılıyor olmasının saklanması- gizlenmesi gereken bir durum gibi davranılması, başörtülü çalışan insanların çok ağır suçlar işliyormuş gibi gösterilmesi kabul edilemez bir tavırdır.

Başörtülü çalışmanın önünde hukuken hiçbir engel yoktur. Kanunen ise, 657 Sayılı Yasanın 125/A-g bendi gereğince "uyarma" cezasını gerektirmektedir. Tekrarı halinde tekerrür hükümlerine göre verilebilecek bir üst ceza "kınama" cezası olup bunun üstünde verilebilecek bir ceza yoktur. Yargıçların yorumlarına göre şekillenen demokrasiden hukukun egemen olduğu günlere geçtiğimizde bu gerçekler görülecektir.

OLAYIN HABERLEŞTİRİLME BOYUTU

İhmallerin soruşturulması, hak ihlallerinin tesbiti A.F.G.nin alınan testisini geri getirmeyecektir. Benzeri binlerce olayın yaşandığı ülkemizde sağlık skandallarının elbette üzerine gidilmeli, ihmallerden elbette kamuoyu haberdar edilmedir.

Bunlar yapılırken, mağdurun kimliği deşifre edilmemeli, kamu oyu nezdinde rencide edilmemelidir. Mağdur A.F.G. rencide edilmiş, yengesi ve abisi ile çektirdiği fotoğrafta, yengesi sevgilisi gibi tanıtılmıştır. Bu durum köyünde alay konusu olmuştur.

Keza, ihmali gözükenlerin soruşturma devam ederken suçluymuş gibi deşifre edilmesi, onların kişisel tercihleri üzerinden belli bir toplum kesimini zan altında bırakıcı yayınlar en basit gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Doktorlar Kezban Arbağ ve Ayşe Yüceaktaş'ın dışarıda başörtüsü taktıkları, hastanede peruklu oldukları kimseyi ilgilendirmemelidir. Sorgulanması gereken kimlikleri ve özel tercihleri değil yaptıkları iş olmalıdır.

Haberin dayandırıldığı olayın doğruluğu iyi araştırılmalı, doğruluğundan emin olunmayan bir haber manşete çekilmemelidir. Daha önce defalarca aynı ultrasondan çekmiş bayan doktorların cins ayrımı yaptığını haberleştirmek kişilik hakkı ihlalidir.

Olayın haber olarak veriliş biçimi Basın Kanunu hükümlerine aykırıdır. Olayı ilk olarak haberleştiren Hürriyet Gazetesi'nin bağlı olduğu Doğan Medya Grubu Yayın İlkelerine aykırıdır.

İnsan sağlığına yönelik ihlaller yönünden daha dikkatli değerlendirilmesi gereken bir olayın ideolojik yaklaşımlara kurban edilmesi üzüntü vericidir.

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt İçi RaporlarTarih 2006-12-21
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4644460