2000 KASIM İhlal Raporu

YAŞAMA HAKKI

FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER/ŞÜPHELİ ÖLÜMLER

Kayseri'nin Yahyalı İlçe Jandarma Komutanlığından yaklaşık üç ay önce firar ettiği öne sürülen Ali Ünlü adlı asker, 01 Kasım 2000 tarihinde Seki Dağı mevkiinde ölü bulundu.

04 Kasım 2000 tarihinde İstanbul Zeytinburnu'nda bir işyerinde İzzet Damar ile ortağı Cengiz Batur'un cesedi bulundu. Kafalarına sıkılan kurşunlarla öldürülen şahısların yanında bir de mektup bulundu. Cengiz Batur'un imzasını taşıyan mektuptaki "Ölümümden kimse sorumlu değildir" ibaresini dikkate alan polis, olayın bir intihar olduğunu açıklarken, ölen şahısların yakınları buna ihtimal vermediklerini söylediler.

05 Kasım 2000 günü TEM Otoyolu üzerindeki Sapanca - Adapazarı - Hendek üçgeni bir infaza daha sahne oldu. İstanbul'da su ticareti yapan ve borçlu olduğu ileri sürülen Hasan Beğen, kimliği belirsiz kişilerce acımasızca dövüldükten sonra başından kurşunlanarak öldürüldü. Korkunç cinayet, bir vatandaşın Sapanca ile Maşukiye beldesi arasındaki yolun hemen kenarındaki çalıların arasında bir ceset gördüğünü ihbar etmesiyle ortaya çıktı.

07 Kasım 2000 akşamı İstanbul Beşiktaş'ta Çetiner Çalık adlı genç evinde bıçaklanarak öldürülmüş bir halde bulundu.

09 Kasım 2000'de Adana'da, Seyhan nehrinden boğazı kesik bir ceset çıkarıldı. Cesedin Cumali Yıldırım (20) adlı şahsa ait olduğu belirlendi.

09 Kasım 2000 günü İzmir'in Buca ilçesinde Kıymet Yorulmaz (71) adlı kadının cesedi evinde boğazı kesik olarak bulundu.

11 Kasım 2000 sabahı Samsun'da bir inşaatın girişinde Alman turist olduğu belirtilen Zopp Christian'ın cesedi bulundu.

12 Kasım 2000 günü Antalya'nın Tarım Mahallesinde Ahmet Sever adlı çiftçi, evinin yakınlarında öldürülmüş olarak bulundu. Sever'in başına sert bir cisim vurularak öldürüldüğü belirlendi.

15 Kasım 2000 sabahı İstanbul Fatih'de yanan kamyonun kasasında bir erkek cesedi bulundu. Kimliği belirlenemeyen şahsın, başından aldığı darbeler sonucu öldüğü belirlendi.

23 Kasım 2000 günü Çanakkale Boğazında balık avlayan amatör balıkçı Mehmet Koçan, teknesinde ölü bulundu. Çalıştığı kurumun mesai saatleri dışında ek gelir elde etmek amacıyla Koçan'ın teknesiyle sürekli balık avına çıktığı belirtildi.

24 Kasım 2000 günü İstanbul Eyüp'te, boş bir araziye atılmış karton kutu içerisinde kimliği belirsiz bir erkek cesedi bulundu.

YERİNDE İNFAZ ve İŞKENCE İLE ÖLÜM

7 Kasım 2000 günü İstanbul Eyüp'te iki kapkaççıya uyarı ateşi açtıkları öne sürülen polislerin silahlarından çıkan kurşunlarla, bir börekçide çalıştığı belirtilen Alican Kaynak (14) adlı çocuk hayatını kaybetti.

Ağrı Valisi T. Cumhur Ersoy, Türkiye-İran sınırından geçmek isteyen mültecilere açılan ateş sonucu Bangladeş uyruklu 2 kişinin öldüğünü, 3 kişinin de yaralandığını duyurdu.

İran'dan Türkiye'ye geçmek isteyen iki mülteciden biri, yaralı olarak kaldırıldığı Iğdır Devlet Hastanesinde hayatını kaybetti. Yaralı diğer mültecinin tedavisi ise, aynı hastanede devam ediyor.

ÇATIŞMALARDA ÖLEN VE YARALANANLAR

İstanbul Ümraniye Dudullu Şehit İsmail Akkoyun Polis Merkezinde nöbet tutan polis memuru ile elinde tabanca bulunan şüpheli bir kişi arasında kısa süreli çatışma çıktı. Çatışmada söz konusu kişi polis tarafından vurularak öldürülürken, bu sırada ölen kişinin üzerinde bulunan bomba patladı. Olay sırasında yoldan geçen 3.5 yaşındaki Furkan Kabadayı adlı çocuk sağ dizinden yaralanarak SSK Göztepe Hastanesi'ne kaldırıldı.

OHAL Bölge Valisi Gökhan Aydıner, bölgede sürdürülen operasyonlar kapsamında 10 ayda 351 PKK'lının öldürüldüğünü açıkladı.

İstanbul Ümraniye'de bir polis karakoluna saldırı düzenlemek isteyen MLKP üyesi bir kişi öldü. OHAL Valiliği'nin verilerine göre de Bingöl kırsalında 5 PKK'lı öldürüldü.

SİVİLLERE YÖNELİK EYLEMLER

Bitlis'in Güroymak ilçesine bağlı Cevizyatağı köyü kırsalında odun toplamaya giden Ecvet ile kardeşi Cavit Bozkurt, daha önce araziye döşenen mayına bastı. Mayının patlaması sonucu Ecvet Bozkurt'un iki ayağı koptu; kardeşi Cavit Bozkurt ise çeşitli yerlerinden yaralandı.

İstanbul Bağcılar'da bir çöp kutusunda bulunan bombanın patlaması sonucu Özay Sırtbaş, Hakan Akerdik ve adı öğrenilemeyen bir kişi daha yaralandı.

İstanbul'da Adalet Bakanlığı Bakırköy Çok Amaçlı Eğitim Merkezi Tesislerine; Kağıthane'de Anadolu ve Garanti bankaları ile Şişli'de İş Bankası'na; Esenler Nenehatun Mahallesi Muhtarlığına; Bahçelievler'de eski Adli Tıp Kurumu binasına; Esenler'de MHP lokaline; Adana'da Ocak Temizlik Şirketine bomba atıldı.

Şanlıurfa İl Jandarma Alay Komutanlığı önünde bomba patlaması sonucu Nuh Çakal adlı bir uzman çavuş yaralandı.

KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ

CİNSEL TACİZ/TECAVÜZ

Bölgedeki çatışmaları durdurmak amacıyla Kuzey Irak'a geçen Rahime İnce, Şekernaz Çakar, Azize Yıldız, Müesser Güneş ve Fahriye Bıkım adlı bayanların avukatları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptıkları suç duyurusunda, müvekkillerinin Silopi Jandarma Karakolu'nda gözaltında tutuldukları 3 gün boyunca işkence ve cinsel tacize maruz kaldıklarını belirtti. Jandarma Karakolu'nda görevli er ve komutanların TCK 243 ve 421. maddelerine göre cezalandırılmalarını talep eden avukatlar, müvekkillerine yönelik tüm işkence ve taciz uygulamalarında "Uzman Çavuş Hüseyin" isimli bir kişinin bizzat yer aldığını belirterek, bu kişinin hazırlık soruşturması kapsamında tespitinin yapılmasını talep ettiler.

26 Şubat 1997 yılında gözaltına alınan ve günlerce İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde tutulan Asiye Zeybek Güzel, burada yoğun işkenceler görmüş tecavüze maruz kalmıştı. Güzel gerek İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde polisler hakkında başlatılan işkence davasında, gerekse örgüt üyeliği iddiasıyla yargılandığı İstanbul DGM de polislerin kendisine tecavüz ettiğini sıklıkla dile getirmişti. İÜ Çapa Tıp Fakültesi'nin Güzel'in tecavüze uğradığına dair verdiği rapor, Güzel için en önemli delil özelliği taşıyordu. Ancak Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı delil yetersizliğini öne sürerek takipsizlik kararı verdi.

"Cinsel Taciz ve Tecavüze Hayır Kurultayı"nı düzenleyen tertip komitesi ve konuşmacılara, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Cumhuriyeti tahkir ve tezyif ettikleri", iddiasıyla TCK'nın 159/1 inci maddesinden dava açıldı. Emekçi Kadınlar Birliği tarafından yapılan yazılı açıklamada karara tepki gösterildi. Söz konusu kurultay, 10-11 Haziran tarihleri arasında düzenlenmiş, yurt içi ve yurt dışından bir çok kişi bu kurultaya katılmıştı.

İŞKENCE/İŞKENCE İDDİASI

HADEP İstanbul Yönetim Kurulu üyeleri Cemal Kavak ve Yıldız Aktaş, düzenledikleri basın toplantısında, gözaltına alınarak işkence gördüklerini söylediler.

Çankırı Valisi Ayhan Çevik'e düzenlenen saldırı ile ilgili olarak yapılan operasyonlarda TKP/ML-TİKKO üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Beşir Kasap, işkence zoruyla ajanlığa zorlandığını ve kabul ettiğini belirterek, "Peşimi bırakmıyorlar, hayatımdan endişe duyuyorum" dedi. İHD İstanbul şubesinde basın açıklaması yapan Beşir Kasap, 16 Mart 1999'da gözaltına alındığında Samsun Emniyet Müdürlüğünde ağır işkencelere maruz kaldığını ve ajanlığa zorlandığını belirtti.

"Özgürleşmek için Özgür Genç" dergisini Kadıköy'de satarken 21 Kasım günü gözaltına alınan ve 24 saat Kadıköy Merkez Karakolu'nda tutulan 5 kişi, polisin şiddetine maruz kaldıklarını bildirdiler. Keyfi bir şekilde gözaltına alındıklarını söyleyen dergi okurları, maruz kaldıkları uygulamadan sonra oluşan sağlık sorunlarının raporlarda da görüldüğünü belirttiler. Gözaltına alınanlardan bir bayan ise cinsel tacize uğradığını kaydetti. Okurlar, kendilerine kötü muamelede bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ifade ettiler.

Rüştü Aytufan'ın " Devletin anayasa ve temel nizamlarını bozmaya kalkıştığı" gerekçesiyle idam istemiyle yargılandığı Umut Operasyonuna ilişkin açılan 4 sanıklı ikinci dava ile Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel'in yargılandığı ilk açılan 17 sanıklı dava birleştirildi. Ankara 2 nolu DGM'de görülen davanın duruşmasına tutuklu sanıklardan Rüştü Aytufan, yazılı olarak hazırladığı dokuz sayfalık savunmasında, emniyette ifadesinin işkence altında alındığını savunarak hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Aytufan, "Emniyette bana 'biz bir duvar ördük. Ancak eksik tuğlaları var. Bunları da senin tamamlaman gerekiyor. Necdet Yüksel ve Ferhan Özmen'in başına gelenlerin senin de başına gelmemesi için dediklerimizi kabul et dediler" diyerek kendisini tehdit ettiklerini öne sürdü. İsmi basında yer alınca korkudan ormanda saklandığını anlatan Aytufan, " Bir örgüt üyesi ormanda saklanır mı? dedi.

Nurhak İlköğretim Okulu'nda okuyan 8. Sınıf öğrencisi D.G (16) polislerin okul müdürünün odasında kendisine işkence yaptığını söyledi. D.G yaptığı açıklamada 15 Kasım günü "okulda kavga çıkardığı" gerekçesiyle bir grup polis tarafından okul müdürünün odasına götürüldüğünü ve kendisine işkence yapıldığını söyledi. D.G kafasına telsiz vurulduğunu, hayalarının sıkıldığını ve cinsel tacize maruz kaldığını ifade etti. Daha sonra götürüldüğü Nurhak İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde de aynı uygulamalara maruz kaldığını kaydeden D.G savcılığa çıkarılmadan serbest bırakıldığını belirtti.

Yazdığı mektupta F tipi cezaevlerinin insan psikolojisi üzerindeki etkilerinin denenmesi için Adalet Bakanı'ndan eşini evindeki 8 metrekarelik odaya bir hafta süreyle kapatmasını talep eden Hasan Basri Aydın adlı şahıs tımarhaneye yatırıldı. Aydın, mektubunda "eğer eşiniz keçileri kaçırmazsa biz de F tipi cezaevlerini savunacağız" ifadelerine de yer verirken, mektubun Ankara'ya ulaşmasından sonra harekete geçen Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığından Aydın'ın akli dengesinin yerinde olup olmadığının araştırılmasını istedi. Savcılığın talebi üzerine Küçükçekmece Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polisler, ruh sağlığına dair raporun alınması için Aydın'ı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Mazhar Osman Kliniği'ne yatırdılar.

31 Ekim tarihinde gözaltına alındığını ve işkence gördüğünü belirten Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi öğrencisi Veli Han, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Götürüldüğü Emniyet binasında küfür, kaba dayak, tehdit uygulamalarına maruz kaldığını ifade eden Han, çırılçıplak soyularak tekmelendiğini, hayalarının burkulduğunu söyledi.

(Adı yazılacak) Yenier savunmada, "Polikliniğe muayene edilmek üzere Ulucanlar Cezaevi'nden bir hasta mahkûm getirildi. Jandarmaların muayene odasından çıkmaması üzerine, onları uyararak dışarı çıkmaları gerektiğini hatırlattım. Buna rağmen jandarmalar, Cezaevi Protokolü'nü gerekçe göstererek dışarı çıkmadı. Ben de onlara, tıp mesleğinin etik kuralları ve hasta haklarına göre bu şartlarda muayene yapamayacağımı söyledim" dedi. Avukatı Özçelik de, Sağlık Bakanlığı'nın yönetmeliklerinde, hastanın mahremiyet kurallarına uyularak muayene edileceğinin hükme bağlandığını hatırlattı. Mahkeme de jandarmaların 'görevi ihmal' suçlamasına dayanak olarak gösterdiği Cezaevi Üçlü Protokolü'nün, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin önüne geçemeyeceğini belirtti. Mahkeme, Dr. Yenier'in görevini ihmal etmediğini, aksine jandarmaların doktorun görevini yapmasını engellediği sonucuna varıldığını ve Dr. Yenier'in beraatine karar verildiğini açıkladı.

Manisa'da DHKP-C üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınan gençlere gözaltında ağır işkence yapan 10 polise Manisa Ağır Ceza Mahkemesi, toplam 85 yıl hapis cezası verdi. Mağdur avukatı Sema Pektaş, sanık gençlere işkence yaptıklarının kanıtlandığını ve bu nedenle sanıkların her mağdur için ayrı ayrı 1 yıl ile 5 yıl arasında değişen ağır hapisle cezalandırılmalarını istedi. Savcı, başkomiser ve polis memurlarının ızdırap verici, bezdirici, fiziki ve manevi haysiyet kırıcı hareketlerde bulunduklarını, bunun gözlem raporları ve özellikle Yargıtay 8. Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarıyla sabit olduğunu ifade ederek, sanıkların TCK'nın 243/1 maddesi uyarınca cezalandırılmalarını talep etti. Mahkeme, polisler Levent Özvez'e 120 ay, Turgut Demirel'e 60 ay, Engin Erdoğan'a 110 ay, Fevzi Aydoğ'a 110 ay, Musa Geçer'e 110 ay, Mehmet Emin Dal'a 110 ay, Turgut Özcan'a 70 ay, Atilla Gürbüz'e 100 ay, Ramazan Kolat'a 110 ay, Başkomiser Halil Emir'e de 130 ay hapis cezası verdi.

"Sağlam" dediği mağdurların DGM Adli Tabipliği'nden işkence gördüklerine dair toplam 25 gün rapor alması sonrası Beyoğlu 9. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Nur Birgen'in cezalandırılması istendi. Tüm delillerin sanık Nur Birgen'in işkenceyi gizleyerek görevini kötüye kullandığını ortaya koyduğunu belirten savcı, mütalaasında "Suçu sabit olduğu anlaşılan sanığın cezalandırılmasını kamu adına talep ederim" dedi. Savcının 3 yıla kadar hapis istediği sanık Birgen'in vekiline son savunmasını yapması için süre verildi. Nur Birgen, 18 Temmuz 1995'te gözaltından çıkarılan Mahir Karaçam, Fikret Korkmaz, Barış Aslan, Tekin İnme, Gülsare Akkuş ve Asur Tavşan'ı muayene etmiş ve mağdurlara "Herhangi bir darp ve cebir izine rastlanmamıştır" şeklinde rapor vermişti. Daha sonra 19 Temmuz 1995'te DGM Tabipliği'ne sevk edilen mağdur 6 kişiye işkence gördüklerine dair rapor verilmişti. Olay sonrası Av. Metin Narin, Birgen aleyhine İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayet dilekçeleri vermişti. İstanbul Tabip Odası, yaptığı soruşturma sonucunda Nur Birgen'e "İşkence izlerini gizleyerek, meslek etiğine aykırı hareket etmek"ten 6 ay meslekten men cezası vermiş, bu ceza Türk Tabipler Birliği (TTB) Onur Kurulu tarafından onaylanmıştı. TTB'nin 31 Mayıs 1998'de verdiği men cezasını uygulamayan Adalet Bakanlığı, Beyoğlu Adli Tıp Şube Müdürü Nur Birgen'i terfi ettirerek Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu Başkanlığı'na atamıştı. TTB, meslekten men cezasını uygulatmayan Adalet Bakanlığı kararına iptal davası açmış, Ankara 9. İdare Mahkemesi isteği yerinde bularak kararı iptal etmişti ancak bu sırada çıkarılan Memur Sicil affı ile Birgen bir defa daha korunmuştu.

İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr. Şebnem Korur Fincancı'ya bu kez de "Umut operasyonu" sanıklarına psikolojik rahatsızlık geçirdiği yönünde rapor verdiği için soruşturma açıldı. Umut operasyonu sanıklarından Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel'in raporlarını yorumlayarak "travma sonrası stres bozukluğu" tespit edildiğini rapor eden Fincancı hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Sendikacı Süleyman Yeter'in işkencede öldürüldüğüne dair rapor veren Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın, kendisinin görevden alınması için başvuruda bulunan İstanbul Valisi Erol Çakır hakkında açtığı tazminat davası mahkemece reddedildi.

TKP(ML)TİKKO davasından tutuklu altı kişiye işkence yaptıkları gerekçesiyle yargılanan polisler, 5 yıl sonra teşhis edildi. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada davacı Nurettin Kılıçarslan, polislerin işkence izlerini yok etmek için vücuduna ilaç sürdüklerini belirterek, "yüzüme, cinsel organıma elektrik verdiler, kaba dayak attılar, hayalarımı sıktılar. Yüzüme tazyikli su tutarak boğmaya çalıştılar" dedi. Davacı Zübeyde Kayar da, duruşmada hazır bulunan sanık polisler Ayhan Bektaş, Abdurrahman Kadir Demir ve Metin Öztürk'ün kendisine işkence yaptığını ve cinsel tacizde bulunduklarını belirterek, ölümle tehdit edildiğini söyledi.

DSP'li Sema Pişkinsüt'ün başkanlığı döneminde TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu tarafından yayınlanan işkence raporlarından sonra TBMM'ne toplam 316 işkence mağduru başvuruda bulundu. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, savcılıklara suç duyurusunda bulundu. 316 ihbar için yapılan suç duyurusundan 31'i için savcılık "zaman aşımını" gerekçe göstererek takipsizlik kararı verdi. 12 ihbar için soruşturma sürerken, 14'ü hakkında görevsizlik kararı alındı.

Diyarbakır'da yakaladıkları zanlıları konuşturmak için işkence yaptıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 18 polisin yargılanmasına Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Sanıkların avukatlarının duruşmalara yayın yasağı konulması ve basına kapalı olarak yapılmasını talebini mahkeme heyeti kabul etmedi. Sanıklar hakkında yakalanan zanlılara işkence yaptıkları gerekçesiyle 5'er yıl hapis cezası isteniyor.

Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, Diyarbakır İl Sağlık Müdür Vekili Dr. Emirhan Yardan hakkında, işkence raporu verilmemesi yolunda Devlet Hastanesi hekimlerine baskı yaptığı iddiasıyla dava açtı. Dava, Diyarbakır Valiliği'nin, Yardan hakkında, soruşturma izni vermemesi kararının Bölge İdare Mahkemesi'nce iptali üzerine açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Muammer Özcan'ın işkence iddiasına ilişkin hazırladığı iki ayrı iddianameye göre, Silvan'da ikamet eden Mehmet Sait Dönmüş ile Mehmet Ali Kaplan 30.6.2000 tarihinde PKK'ya yardım ve yataklık suçlamasıyla gözaltına alındı. Silvan Jandarma Komutanlığı'nda görevli kıdemli başçavuş İdris Yıldırım ile kıdemli çavuş Tuncay Beden, sorgulama sırasında sanıklara, penisinden elektrik verme, hayaların sıkılması, dayak vb. yöntemlerle "kötü muamele"de bulundular. Sanıklar yüzleştirme için ertesi gün götürüldükleri Diyarbakır'da Devlet Hastanesi'nde muayeneye alındılar. Sanıklarda darp ve cebir izleri saptayan doktorlar, bu yönde rapor yazdılar. Ancak jandarma görevlileri, Devlet Hastanesi'nin bu raporunu kabul etmediler. Raporun değiştirilmesi için il Sağlık Müdür Vekili Dr. Emirhan Yardan devreye girdi. Yardan doktorlara, "sağlık raporunu değiştirmelerini, aksi halde geriye dönük tahkikatlar açılabileceğini ve üzüntü verici tayinler olabileceği" yönünde tehditlerde bulundu. Ancak doktorlar işkence raporunda ısrar etti. Bunun üzerine sanıklar Jandarma Alay Komutanlığı'na gönderildi. Ancak Jandarma Alay Komutanlığı da işkence raporları nedeniyle sanıkları kabul etmedi. Sanıklar tekrar Silvan Jandarma Komutanlığı'na gönderilerek burada sanıkların vücudundaki darp izlerinin geçmesi beklendi. Sanıklar gözaltına alınmalarından yaklaşık bir ay sonra 4.7.2000 tarihinde yazılı savunmaları alınarak DGM'ye çıkartıldı. Diyarbakır Tabip Odası, olayla ilgili olarak İl Sağlık Müdür Vekili Yardan hakkında soruşturma açılması için savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ancak Diyarbakır Valiliği İl İdare Kurulu Dr. Yardan hakkında soruşturma açılmasına izin vermedi. Ancak Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı bu karara itiraz ederek Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Bölge İdare Mahkemesi, İl İdare Kurulu'nun kararını bozdu ve sanıklar hakkında soruşturma açılması yönünde adım atıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Muammer Özcan, önce 25.10.2000 tarihinde Mehmet Sait Dönmüş ile Mehmet Ali Kaplan'a işkence yaptıkları ve doktor raporlarını dosyaya koymadıkları gerekçesiyle, Silvan Jandarma Komutanlığı'nda görevli kıdemli başçavuş İdris Yıldırım ile çavuş Tuncay Beden hakkında TCK'nın 64/1, 243/1 ve 31 (ikişer kez) maddelerinden 5 yıl hapis, ömür boyu kamu hizmetlerinden men istemiyle dava açtı.

ÇEŞİTLİ AMAÇLARLA YAPILAN BASKI VE TEHDİTLER

EMEP Ceyhan İlçe Başkanı Muhsin Çapkın'ın bildiri dağıttığı gerekçesiyle jandarma tarafından gözaltına alınarak tehdit edildiği belirtildi.

İstanbul'da sivil polisler tarafından iki kez kaçırılan Kalender Has, ölümle tehdit edildiğini açıkladı. 25 yaşındaki Has ilk olarak 31 Ekim Salı günü Güngören'de gözaltına alındığını ve gelen telsiz seslerinden polis olduklarını tahmin ettiği üç kişinin lacivert bir Renault arabayla yanına yaklaşarak "gel konuşacağız" diyerek kendisini arabaya bindirdiklerini söyledi. Polislerin kendisini "Sizin sonunuz geldi" diyerek tokatladığını ifade eden Has, 3 Kasım Cuma günü aynı kişilerin sabah işe giderken kendisini arabaya bindirerek Bağcılar'da bir açık alana götürdüklerini belirterek, burada kelepçelendiğini ve yakılmış naylon damlalarının eline akıtıldığını söyledi.

Adana Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı sivil polislerin işkenceye ve coplu tecavüzüne maruz kalan 52 yaşındaki K.Ö, haklarında soruşturma açılan tecavüzcü polislerce kaçırılarak "Kimi kime şikayet ediyorsun. Bu davadan vazgeç yoksa seni çocuklarınla öldürürüz" şeklinde tehdit edildiğini açıkladı. K.Ö., 19 Kasım 1999 tarihinde evine düzenlenen baskında, sivil polislerin işkencelerine ve coplu tecavüzlerine maruz kalmıştı.

4 Kasım 1999'da Sarıkamış'ta askerlik yaparken "intihar" ettiği belirtilerek cesedi ailesine teslim edilen Savaş Çiçek'in babası Süleyman Çiçek, İHD İstanbul Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısında, davayı takip ettiği için tehditler aldığını söyledi.

GÖZALTILAR

ADANA: Özdemir Sabancı Kapalı Yüzme Havuzunun açılışına katılan Evrensel Gazetesi muhabirleri Halil İmrek ve Sinan Araman; Uğur Mumcu Meydanı'nda Abdullah Öcalan lehine slogan atan üç HADEP'li; ev ve iş yerlerine düzenlenen baskınlar sonucu HADEP Adana il yöneticisi 10 kişi; Özgür Barikat Dergisi muhabiri Mahir Yılmaz Sarı;

ANKARA: YÖK'ün kuruluşunu protesto eden öğrencilerin 95'i; işten atılmalarını protesto amacıyla Sincan Tansaş önüne giden işçilerin 30'u; "şüpheli" görülen 262 kişi;

BİNGÖL: Karlıova ilçesine bağlı Aynik köyüne düzenlenen baskında, aralarında 62 yaşında bir kadının da bulunduğu üç kişi;

BURSA: Uludağ Üniversitesi'nde YÖK aleyhine bildiri dağıtan 28 öğrenci;

ÇANAKKALE: Bozcaada yakınlarında bir gemide 64 mülteci;

DENİZLİ: EMEP'in Denizli İl Başkanı Nesim Aygün ve Manisa İl Başkanı Bahriye Çay ile birlikte 5 kişi;

DİYARBAKIR: YÖK'ün kuruluşunu protesto eden Dicle Üniversitesi öğrencilerinin 20'si;

EDİRNE: 254 mülteci;

ELAZIĞ: Hozat'ın Türktaner köyünde Emir Orhan, Nurhak Orhan ve Volkan Taş adlı köylüler;

İSTANBUL: Gülsuyu Mahallesinde evlerine düzenlenen baskınla Yusuf Ayan, Ali Ayan ve Tamer Çoban adlı Alınterimiz Gazetesi okuyucuları; YÖK'ün kuruluşunu protesto eden öğrencilerin 35'i; Bayrampaşa Cezaevi önünde F tipi cezaevleri karşıtı açıklama yapmak isteyen 4 kadın; Devrim İçin Mücadele Dergisi okuyucusu 9 kişi; mahkemeye çıkarılacakları gerekçesiyle HADEP Ümraniye İlçe Başkanı Yusuf Filizer ile sekreter Mirhan Avcı; Eminönü'de 35 mülteci; Eyüp'te duvarlara yazı yazdıkları iddiasıyla iki kişi; HADEP İstanbul il yöneticisi M. Cemal Kavak; F tipi cezaevlerini protesto amacıyla Galatasaray Lisesi önünde toplananlardan 10 kişi; TÜYAP Kitap Fuarı'nda "Türkçe eğitim hakkı istiyoruz" diye bağıran öğrencilerin 6'sı; Avcılar'da Abdullah Öcalan lehine gösteri yapan üç kişi; 'ölüm oruçlarına" kayıtsız kalan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunmak isteyen yedi kişi;

İZMİR: F tipi cezaevlerini protesto amacıyla Konak'ta toplananlardan Muhammet Pallavuç adlı şahıs; şüpheli görülen 226 kişi; Narlıdere ilçesinde bir düğüne düzenlenen baskınla HADEP Gençlik Kolları üyesi 8 kişi;

KOCAELİ: Gebze Özel Tip Cezaevi'nde müvekkiliyle görüşmeye giden avukat Elife Cemre; Metin Yurtsever'in mezarını ziyarete giden Bedriye Yıldızeli, Nihat Değer adlı öğretmenler; Tuncelililer Derneği Gebze Şubesine düzenlenen baskında Murat Tüzel adlı şahıs;

KÜTAHYA: Tavşanlı ve köylerine düzenlenen baskınlar sonucu aralarında imamların da bulunduğu 20 kişi;

MUĞLA: YÖK'ün kuruluşunu protesto eden 17 öğrenci; Yatağan Termik Santralinde Tes-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Erol Soğancı ile birlikte 22 işçi;

MUŞ: Varto'nun köylerine düzenlenen baskınlarda 80 köylü;

SİİRT: YÖK'ün kuruluşunu protesto eden Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencilerinin 100'ü;

TRABZON: Çimento fabrikasındaki işten atılmaları protesto eden üç işçi; "Malatyalılar Şafak Değişim Grubu" üyesi suçlamasıyla 4 kişi;

VAN: Abdullah Öcalan lehine gösteri yapmak isteyen HADEP üyesi 100 kişi gözaltına alındı.

TUTUKLAMALAR

ADANA : Ev ve iş yerlerine düzenlenen baskınlar sonucu gözaltına alınan 6 HADEP Adana il yöneticisi;

BİNGÖL: Karlıova ilçesine bağlı Aynik köyüne düzenlenen baskında, aralarında 62 yaşında bir kadının da bulunduğu üç kişi tutuklandı.

GÖZALTINDA ÖLÜM

İçişleri Bakanlığı, İzmir'de geçen yıl gözaltında öldürülen Alpaslan Yelden'in ölümüyle ilgili olarak haklarında soruşturma açtığı biri başkomiser dokuz polisi idari yönden suçlu bulurken, ailenin açtığı tazminat davasında ise aksini savundu. Yelden, 2 Temmuz 1999'da bir cinayet soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Bir süre sonra hastaneye kaldırılan ve 'meçhul erkek' olarak kayda giren Yelden, beyin travması sonucu yaşamını yitirdi. Baba Halil ve anne Cennet Yelden'in şikayeti üzerine Başkomiser İbrahim Peker, komiser yardımcıları Tarkan Gündoğdu, Hakan Ergüden, memurlar Muharrem Çetinkaya, Ali Akyol, Hikmet Kudu, Yusuf Oyan, Uğur Kocal ve Nevzat Sağoğlu hakkında idari ve adli soruşturma başlatıldı. Sanıklar hakkında İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sekizer yıl hapis istemiyle dava açıldı. İçişleri Bakanlığı başmüfettişleri soruşturma yaptı. İki müfettişin hazırladığı raporda, ölümün nasıl meydana geldiğinin yapılacak inceleme sonucu belirleneceği, ancak tıp ve ilkyardım bilgisine sahip olmayan sanıkların, Yelden'i bayıldıktan sonra üç saat süreyle büroda tuttuğu için kusurlu olduğu belirtildi. Raporda gözaltının usule aykırı olduğu kaydedilerek, sanık polisler hakkında 'görevi ihmalden' de yargılanmaları için savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Bu dava devam ederken Yelden'in ailesi İçişleri Bakanlığı'na 45 milyar liralık tazminat davası açtı. Bu davaya savunma dilekçesi gönderen bakanlık, kendi müfettişlerinin hazırladığı raporun tersine, dilekçede, "Yelden aşırı sinirlenme sonucunda depresyona girerek aniden bayılıp sandalyeden yere düşerek başını yere çarpması sonucu ölmüştür" diyerek davanın reddini istedi. Yelden ailesinin avukatları da cevap dilekçesinde "Yelden gözaltında fenalaşıp hastanede kurtarılamayarak ölmüştür. Sadece bu gerçek bile, ölüm olayında idareyi sorumlu tutar" dedi.

1994 yılındaki Nevroz gösterileri sırasında gözaltına alınan Velathan Gülşenoğlu adlı şahsı, İstanbul Kasımpaşa Karakolu'nda tabancayla öldürdüğü gerekçesiyle ve 8 aydır gıyabi tutuklu olarak aranan sanık polis Abdullah Bozkurt'un, halen Isparta Eğridir Emniyet Müdürlüğü'nde polis olarak görev yaptığı ortaya çıktı. Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Bozkurt'un tutuklanması kararını 17 Nisan 2000'de vermişti.

1994'te gözaltına alınarak Gazi Karakolu'nda öldürülen Bayram Duran'ın davası Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 7 polisin yargılandığı davada, biri karakol amiri (Ahmet Şengül) 3 polis beraat etti. Mevlüt Salgar, Ahmet Aşıcıel, Ayhan Köşker ve İsmail Usman isimli polis memurları ise "..... görevleri sırasında katil kastı ile olmayan darp ve cebir eylemleri sonucu failce bilinmeyen ahvalin birleşmesi neticesi faili gayri muayyen şekilde adam öldürmek" suçundan 2 yıl 9 ay 10 gün ağır hapis cezasına çarptırıldılar.

YERLEŞİM MERKEZLERİNE YÖNELİK BASKILAR

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde olayların durmasından sonra köye geri dönüş için uygulamaya konulan projelerin devam ettiğini ve bunun için bütçeye 3.2 trilyon liralık ödenek ayrıldığını söyledi.

Siirt ve Eruh ilçesine bağlı 8 köyün arazileri korucular tarafından göçerlere kiraya verildi. 1994 yılından beri kullanamadıkları arazilerinin 20 milyar karşılığında kiraya verildiğini belirten Payamlı (Terhan), Çimenbaşı (Merge), Avanos (Awanas), Bölüklü (Kezerok), Kasırcelo, Şıdada, Kuşdalı (Şaura) ve Bilgili (Dıha kevin) köylüleri dava açacaklarını söylediler.

CEZAEVLERİNDE YAŞANAN OLAYLAR

Adalet Bakanlığı'nın 1 Ekim tarihli verilerine göre cezaevlerinde 72.841 tutuklu ve hükümlü kalıyor (toplam cezaevi sayısı 556 ve buraların kapasitesi 72.535). Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun da artık cezaevlerinin dolduğunu ve af çıkarılmaması durumunda ciddi sıkıntılar doğacağını ifade etti. Ertosun özellikle Batı Anadolu ve Marmara bölgesindeki cezaevlerinin diğer bölgelerdeki cezaevlerine oranla çok daha dolu olduğunu belirterek, "Cezaevlerinin doluluğunun yanında bir de bölgesel dengesizlikler var, bunların da çözülmesi gerekiyor" dedi.

Burdur Cumhuriyet Savcısı Tahsin Uyav, "Cezaevi İdaresine karşı toplu isyan çıkardıkları" iddiasıyla 61 tutuklu ve hükümlünün 7,5 yıla kadar ayrı ayrı hapis cezasına mahkum edilmesini istedi. Tahsin Uyav hazırladığı iddianamede, tutuklu ve hükümlülerin cezaevini 30 milyar lira zarara uğrattığını öne sürdü. Uyav, mağdur durumdaki tutuklu ve hükümlülerin operasyon sırasında koğuşlarda yangın çıkardıklarını, ellerine geçirdikleri sopa, taş ve demirlerle güvenlik güçlerine mukavemet ederek, toplu isyan çıkardıklarını iddia etti. İddianamede bazı tutukların mahkemeye ifade vermek için çıkmamakta direnmeleri, diğer mahkumların da bu tutuklulara destek vererek isyan başlatması üzerine operasyon yapıldığı belirtilerek, jandarmaların tutukluların mahkemeye çıkartılmasının sağlanması ve isyanın bastırılması için görevlendirildiği kaydedildi.

Cezaevlerinde artış gösteren olaylar konusunda, TBMM Genel Kurulu'nda genel görüşme açılması istemi, hükümet ortaklarının oylarıyla reddedildi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, değişik cezaevlerinde 857 tutuklu ve hükümlünün açlık grevinde bulunduğunu ve F tipi cezaevine dönük altyapının tamamlanması için affın çıkması gerektiğini söyledi.

Açlık grevi ve ölüm oruçlarının yaygınlaşması üzerine açıklama yapan Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Aralık'ta açılması planlanan F tipi cezaevlerinin "yakın bir tarihte hizmete girmelerinin" beklenmediğini bildirdi.

Adalet Bakanlığı Sincan F tipi cezaevini basın mensuplarına gezdirdi. Gezide basın mensuplarının ilgisi 'hücre' eleştirisi getirilen tek kişilik odalarda yoğunlaştı. Konuyla ilgili soruları yanıtlayan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, 'tek kişilik odaların aynı zamanda hücre olarak da kullanılabileceğini' söyledi. Ertosun, "Tek kişilik odalar aynı zamanda disiplin cezası almış mahkumlar için hücre olacak. Disiplini bozan mahkumlar buraya konulacak ve izole edilecek" dedi.

İzmir Barosu avukatlarından Gül Kireçkaya Buca Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlülerin insanca yaşam taleplerinin yerine getirilmediğini söyledi.

Gaziantep E Tipi Cezaevinde kalan 10 hükümlü, affın gecikmesi ve kapsamının daraltılmasını protesto etmek için hap içerek toplu intihar girişiminde bulundu.

Antalya E Tipi Cezaevi'nde PKK davasından tutuklu bulunan Seyithan Akan adlı şahıs, yaptığı yazılı açıklamada, Diyarbakır DGM'de 24 Ekim günü yapılan duruşmasına götürülmediği için 9 Ekim günü açlık grevine başladığını duyurdu.

Yaptığı bir konuşma nedeniyle bir yıl hapis cezasına çarptırılarak Ulucanlar Kapalı Cezaevi'ne konulan SİP Merkez Yönetim Kurulu eski Üyesi Selahattin Akdağ'ın, bulunduğu mekanda gardiyanların saldırısına uğradığı belirtildi.

CEZAEVLERİNDE ÖLÜM

Uşak E Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Karagümrük çetesi başı Nuri Ergin (Nuriş) ve adamları, çıkarttıkları isyanda, aynı cezaevindeki 5 mahkumu, bir başka çetenin elamanı oldukları gerekçesiyle işkence ederek öldürdü. İsyan sırasında, cezaevi müdürü ile 4 yardımcısı ve geri kalanı gardiyanlar olmak üzere 29 kişi rehin alınırken, Cezaevi 2. Müdür Yardımcısı Ersin Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 9 kişi yaralandı. Bu olayların yaşanmasından önce Emniyetin Adalet Bakanlığı'na bir uyarı yazısı yazdığı ve Uşak Cezaevinde meydana gelebilecek olayları teker teker sıraladığı belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nca hazırlanan uyarı yazısında, sekiz mahkumun Uşak E tipi cezaevine gönderilmesinin ardından Nuriş'in çetesinin cezaevinde olay çıkaracağı yönünde istihbarat edinildiği belirtildi. Yazıda Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün Uşak Cezaevinde meydana gelebilecek olayların önlenmesi için tedbir alması istendi.

Çankırı E Tipi Cezaevi'nde adli suçlardan hükümlülerin bulunduğu koğuşta iki mahkum arasında çıkan ve daha sonra genişleyen olayda Mustafa Kılıç adlı mahkum yaralandı.

DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ

Bingöl'de yaptığı bir konuşma nedeniyle hakkında verilen bir yıllık hapis cezası onanan, eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın karar düzeltme talebi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca reddedildi. Bu durumda tüm hukuki yolları tüketen Erbakan, yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde 14 Ocak 2001'de cezaevine girerek 4 ay 24 gün hapis yatacak.

Cumhuriyet gazetesi yazarları Sadullah Usumi ve Aydın Engin ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret İlkiz, "Türk Silahlı Kuvvetleri ile Türkiye Cumhuriyeti'ni tahkir ve tezyif etmek" suçlamasıyla yargılandıkları davadan beraat ettiler.

İSTENEN CEZA

İstanbul DGM savcılığından, yeni açılan Bağcılar Adliyesi'ne savcı olarak tayin edilen Mete Göktürk hakkında, 14 Temmuz 1999'da basında yer alan bir yazısında HSYK'na hakaret ettiği gerekçesiyle Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeni bir dava açıldı. Savcı Göktürk konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 3 yıl içinde 3 kez görev yaptığı kürsüden indirilip sanık sandalyesine oturtulduğunu hatırlatarak şunları söyledi: "Ön soruşturmayı yapan Fatih Cumhuriyet Başsavcısının, sözkonusu yazıda suç unsuru bulunmadığı yönündeki fezlekesine, bilirkişi raporuna, davanın zaman aşımına uğradığı ve ilk celsede düşeceği bilinmesine karşın Adalet Bakanlığı emriyle dava açıldı. Çünkü amaç, adil yargılama değil, mahkemece işin esasına girmeden davanın düşmesini sağlamaktı. Böylece savunma hakkımdan yoksun bırakılacak, temize çıkmam engellenmiş olacak, bu da başarılmış görünüyor." Göktürk, önceki iki davadan berat etmişti.

Diyarbakır Meryemana Kilisesi Papazı Yusuf Akbulut hakkında TCK'nın 312'inci maddesi uyarınca 'halkı din, dil, mezhep ve bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmek' suçlamasıyla üç yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Akbulut ABD Temsilciler Meclisi'nde Ermeni soykırımı yasa tasarısının tartışıldığı sırada "Ermeniler kadar Süryaniler de soykırımdan geçirildi" açıklamaları yapmıştı.

Rize eski Milletvekili Şevki Yılmaz için hazırladığı türküde, TCK'nın 312/1 maddesi uyarınca 'kanunun suç saydığı bir fiili açıkça övmek' suçunu işlediği iddiasıyla, türkücü İsmail Türüt'ün 2 yıla kadar hapsi istendi.

İstanbul'da 8 yıldan beri faaliyet yürüten Kürt Enstitüsü hakkında, "yasal olmadığı" gerekçesiyle dava açıldı. Şişli Cumhuriyet Savcılığı, tarafından açılan davada Enstitü Başkanı Hasan Kaya'nın 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Enstitüde, Kürtçe ders verildiği ve kurs açıldığı savunulan iddianamede, bunun Anayasanın 42. Maddesi ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları yasasına aykırı olduğu belirtildi.

HADEP Genel Başkan Ahmet Turan Demir'in de aralarında bulunduğu 16 eski HADEP yöneticisinin, hazırladıkları bir bildiride yer alan ifadelerle "Devletin bölünmezliği aleyhine propaganda yaptıkları" gerekçesiyle 3'er yıla kadar ağır hapis istemiyle yargılanmalarına Ankara 2 Nolu DGM'de başlandı.

Evrensel Gazetesi Yazı işleri Müdürü Fatih Polat ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Bülent Falakaoğlu, Polat'ın 21 Nisan 2000 tarihinde "Ufuk" köşesinde yayınlanan " Komuta altındaki Demokrasi" başlıklı yazısında "Cumhuriyet, TBMM ve TSK'yı neşren tahkir ve tezyif" ettikleri gerekçesi ile Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandılar. Polat'ın 5680 sayılı yasanın 16/1 ve TCK'nın 159/1. Maddesinden yargılandığı duruşma sonunda mahkeme heyeti davayı 20 Mart 2001 tarihine erteledi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kapatılan RP'nin Genel Başkan yardımcısı Şevket Kazan hakkında, Kanal 7 televizyonunda yayınlanan bir programda yaptığı konuşmada, Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı ve üyelerinin kişilik haklarına hakaret ettiği gerekçesiyle 16 aya kadar hapis istemiyle dava açtı. Kanal 7 Televizyonu Haber Dairesi Başkanı Ahmet Hakan Coşkun ve Siyah Beyaz programının yapımcısı Zahid Akman'ın da 16'şar aya kadar hapisleri istendi. Kazan'ın Zahid Akman yönetiminde canlı yayınlanan programda yaptığı konuşma ile müştekilerin kişilik hakları, şerefleri ve onurlarına hakaret ettiği ifade edilen iddianamenin sonunda ise, Şevket Kazan, Ahmet Hakan Coşkun ve Zahid Akman'ın TCK'nın "sövme" hükmünü içeren 482/son ve "resmi sıfatlılara işlenen cürümler-cezayı artıran hal" fiilini düzenleyen 273. Maddeleri uyarınca, 3 ay 15 er günden 16'şar aya kadar hapisleri talep edildi.

F tipi cezaevlerini insanlığa aykırı bularak karşı çıkan 51 kişi hakkında "Tüm örgütlerin genel işlevine yardım" tanımıyla ceza yasasında bile bulunmayan bir suç oluşturularak DGM'de dava açıldı. İddianame sonunda sanıkların hal ve sıfatını bilerek "örgüte yardım ve yataklık" ettiği belirtilerek 4.5 yıldan 7.5 yıla kadar ağır hapis cezası istendi.

Cezaevinde tutuklu bulunan Murat Dil ve Sevgi İnce'nin tedavilerinin yapılması için Adalet Bakanlığı'na yazdığı dilekçede "Cumhurbaşkanına gıyaplarında hakaret" ettiği gerekçesiyle öğretmen Hasan Basri Aydın hakkında dava açıldı. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında Aydın savunmasını yaparak "Bu bozuk sistemle uyumlu hale gelmediğim için bana verilecek ceza ne olursa olsun şeref madalyası olarak saklarım" dedi.

"Cinsel Taciz ve Tecavüze Hayır Kurultayı"nı düzenleyen tertip komitesi ve konuşmacılardan oluşan toplam 19 kişiye, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Cumhuriyeti tahkir ve tezyif ettikleri", iddiasıyla TCK'nın 159/1 inci maddesinden dava açıldı. Emekçi Kadınlar Birliği tarafından yapılan yazılı açıklamada karara tepki gösterildi. Söz konusu kurultay, 10-11 Haziran tarihleri arasında düzenlenmiş, yurt içi ve yurt dışından bir çok kişi bu kurultaya katılmıştı.

VERİLEN CEZA

Erzurum DGM'de yargılanan HADEP'li Van Belediye Başkanı Şahabettin Özaslaner'le Batman Belediye Başkanı Abdullah Akın, "halkı bölge farklılığı göstererek kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçlamasıyla 10'ar ay hapis cezasına çarptırıldılar. Mahkeme heyeti, bu cezalarda 1/6 oranında indirim yaparak 10'ar ay hapis ve 1 milyar 260'ar milyon lira para cezasına çevirdi. Belediye başkanlarının ceza almalarına neden olan konuşmalar, 3 Eylül 1998 yılında HADEP Ağrı İl Kongresi'nde yapılmıştı.

HADEP Genel Başkanı Ahmet Turan Demir'e, İzmir İl Başkanlığı döneminde Manisa'daki bir konuşmasında "bölücülük propagandası" yaptığı gerekçesiyle İzmir DGM'ce 1 yıl hapis ve 800 milyon lira da para cezası verildi. Mahkeme Demir'in duruşmalardaki iyi halini göz önünde bulundurarak, cezayı 10 ay hapis ve 666 milyon lira para cezasına indirdi.

CEZAEVİNE GİREN DÜŞÜNCE MAHKUMU

Çağdaş Gazeteciler Derneği İstanbul Şubesi eski Başkanı gazeteci Nevzat Onaran, "Düşünceye Özgürlük 38" broşürü nedeniyle aldığı 2 ay hapis cezasını yatmak üzere Bakırköy Adliyesine teslim oldu. Davasıyla ilgili açıklama yapan Nevzat Onaran ceza almasına neden olan söz konusu metnin, vicdani retçi Osman Murat Ülke'nin 1 Eylül 1995 tarihinde askere gitmeyi red etmesiyle ilgili basın açıklaması olduğunu hatırlattı. Onaran "Düşünceye Özgürlük-9" adlı broşürde aynı metnin Mart 1998 de yayımlandığını, Koray Düzgören ve Nilüfer Akbal'ın ceza aldığı bu metni yayınladıkları için Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde yargılandıklarını belirtti.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

RTÜK tarafından 90 gün süreyle kapatma cezası verilen Ufuk TV mahkeme kararıyla yürütmeyi durdurma kararı aldı. Malatya'nın yerel televizyonlarından olan Ufuk TV, 25 Haziran 2000 tarihindeki yayınında HADEP'in düzenlediği paneli haber olarak vermişti.

Antalya'nın Finike ilçesine bağlı Hasyurt Belde Belediye Başkanı Mahmut Esen ve 2 belediye görevlisi, beldede çekim yapan "Arena" programı çalışanlarına saldırdıkları gerekçesiyle jandarma tarafından gözaltına alındı.

RTÜK Başkanı Nuri Kayış, 2000 yılında 4087 gün yayın durduklarını açıkladı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuşan Kayış, 2000 yılında 175 bin 200 saat televizyon, 21 bin saat radyo yayını değerlendirildiğini ve radyo ve televizyonlara toplam 210 uyarı cezası ile 4087 gün yayın durdurma cezası verdiklerini söyledi.

KAPATILAN/TOPLATILAN/YASAKLANAN YAYIN VE ETKİNLİK

Yeni Evrensel Gazetesi, İstanbul 1 Nolu DGM tarafından değiştirilmesi tartışılan TCK'nın 312/2. maddesi uyarınca bir ay kapatma cezasına çarptırıldı. Karara gerekçe olarak, 17 Mart 2000 tarihinde gazetenin 11. sayfasında Ender İmrek imzasıyla yayınlanan "Ateşten bir bayram Newroz" başlıklı yazı gösterildi.

Hayri Argav'ın yazdığı ve Peri yayınları tarafından yayınlanan "Batının Yeni Doğu Seferi (NATO, Doğu, Türkiye, Kürtler) adlı kitap İstanbul 5 nolu DGM tarafından toplatıldı. Toplama gerekçesinde, "Dünyanın hızla küçük devletlere bölündüğü bir dönemde 40 milyonluk bir halk olarak Kürtlerin de bu gelişmenin dışında kalamayacağı ve bir gün mutlaka bağımsız devlet kuracağı ana fikri detaylı biçimde işlenmiştir" denilerek bunun 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8. Maddesine göre suç oluşturduğu belirtildi.

Arayış yayınlarının ilk kitabı olarak yayına hazırlanan "Faşizme Karşı Devrimci Birleşik Cephe (FKDBC) 1982 Yazıları" isimli kitap, Ankara 1 nolu DGM'nin kararıyla, basıldığı matbaada polis tarafından toplatıldı

Özgür Gelecek Gazetesi'nin 24. sayısı; Özgür Gelecek Gazetesi'nin 24 Kasım-7 Aralık tarihli sayısı; Devrimci Demokrasi Gazetesi'nin 19. ve 20. sayıları toplatıldı.

OHAL Valiliği, Kürtçe yayınlanan Rojeva Welat dergisinin satışını ikinci haftada yasakladı.

GAZETECİLERE VE YAYIN ORGANLARINA YÖNELIK BASKILAR/SALDIRILAR

Sabah Gazetesi, köşe yazarı Cengiz Çandar'ın 'Suç İtirafı' başlıklı yazısını yayınlamadı. Gazete, yayımlamadığı söz konusu yazı yerine Çandar'ın köşesinde, Çandar'dan habersiz bir açıklama yaptı. Açıklamada, Çandar'ın yayınlanmayan yazısında suç unsuru bulunduğu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hakaret içerdiği belirtildi. Yazısını revize etmesi istenen Çandar'ın bu isteğe 'ben yazımı çekmiyorum, isterseniz yayınlamayın' cevabı verdiği kaydedilen açıklamada, ayrıca Çandar'ın 'Sabah'ta yayınlanmazsa, değişik yayın organlarında yayınlanacaktır. Hem de Sabah'ı suçlayan ifadelerle....' diyerek şantajda bulunduğu belirtildi. Gazete yönetiminin kendisini hedef gösterdiğini söyleyen Cengiz Çandar'a bir sansür de katıldığı bir televizyon programından geldi. İnterstar Televizyonunda yayınlanan ve Kürşat Başar'ın sunduğu "Her şey yolunda" programına katılan Çandar, Çevik Bir ve Erol Özkasnak'ın baskısına uğradığını anlatmaya başladığı sırada yayın bir klip ve reklam kuşağıyla kesildi. 40 dakika daha sürmesi gereken ve banttan yayınlanan program Çandar'ın "O dönemde gazetem beni arkamdan bıçakladı" diyerek Erol Özkasnak ve Çevik Bir'den bugün hesap sorulmasını istemesi üzerine sansürlendi.

ETV'de katıldığı açık oturumda RTÜK'deki yolsuzluk ve usulsüzlükleri gündeme getiren İstanbul Milletvekili Erol Al'ın konuşması aniden kesildi.

MHP Erzincan İl Başkanlığı'nda yapılan basın toplantısını izlemek üzere MHP binasına giden yerel Öz Söz gazetesi muhabiri Halit Çalık MHP'liler tarafından dayakla tehdit edilerek zorla toplantı salonundan dışarı çıkarıldı.

İstanbul Bağcılar'daki Milliyet Gazetesi merkez binasına, kimin ya da kimlerin sıktığı belirlenemeyen bir kurşun isabet etti.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Anayasa Mahkemesi ziyareti sırasında, bir polis memuru, TGRT kameramanı Şakir Aksu'yu tartakladı.

DİN ÖZGÜRLÜĞÜ

Başbakana, Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerini doğrudan atama yetkisini veren tasarı TBMM Anayasa Komisyonu'nda kabul edildi. Tasarı yasalaşırsa, Başbakan istediği kişiyi ihtisasına bakmaksızın Din İşleri Yüksek Kurulu'na atayabilecek. Şu anda16 kişilik Yüksek Kurul üyelerini, Diyanet İşleri Başkanı, Başkan Yardımcısı, Diyanet Daire Başkanları, İlahiyat Fakültelerinden ikişer hoca ile taşradan 18 bölge temsilcisinden oluşan "Aday Tespit Kurulu" seçiyor.

Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, Milli Güvenlik Kurulu'nda 'İrticayla Mücadele Stratejisi' kapsamında benimsenen, 'imam hatip liselerine kız öğrenci alınmaması' önerisine karşı çıktı. Bu önerinin eğitim felsefesine aykırı olduğunu savunan Bostancıoğlu "Bizim din eğitimi almış çağdaş kadınlara da ihtiyacımız var" diye konuştu.

Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağının kanunla değil, yönetmelik ve tüzüklerle uygulandığını belirten FP, bu uygulamaya son vermek için TBMM'ye kanun teklifi verdi. FP Grup Başkanvekili Bülent Arınç ve bir grup arkadaşı tarafından TBMM Başkanlığı'na verilen kanun teklifinde 2547 sayılı YÖK Kanununa "Yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir. Bu konuda yasaklayıcı veya sınırlayıcı düzenlemeler ancak açık bir kanun hükmüyle yapılabilir" maddesinin eklenmesi istendi. Kanun teklifinde bu kanunun yasalaşarak yürürlüğe girmesiyle birlikte, bu nedenle verilmiş tüm ceza ve hükümlerin ortadan kaldırılması, bu tür cezalarla sınavlarına giremeyen öğrencilere sınav hakkı verilmesi istendi.

Samsun Bölge İdare Mahkemesi'nin bayan hakimi Nermin Kurt ve 6 hakim arkadaşı hakkında, "eşleri başörtüsü taktığı ve toplu halde cuma ile teravih namazlarına gittikleri" gerekçeleriyle soruşturma açıldı. Bayan hakim Kurt da, 'eşi başörtülü olmak ve toplu halde cuma ve teravih namazı gitmek'ten yargılanıyor. Bayan hakime isnat edilen suçun komikliğinin yanı sıra, bu olayla ilk kez devletin resmî bir belgesinde cuma ve teravih namazına toplu olarak gitmek suç gerekçesi olarak gösterildi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün onayı ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)'na tevdi edilen ve altında Adalet Bakanlığı Müsteşarı İhsan Erbaş, Ceza İşleri Genel Müdürü Nihat Turan'ın imzaları bulunan "çok gizli" ibareli yazı ile haklarında soruşturma açılan hakimlere isnat edilen 'suçlar' şöyle sıralanıyor: "Adı geçen hakimlerin; eşlerinin kapalı ve başörtülü giyim tarzını benimsedikleri, kendilerinin sosyal ve özel yaşantılarında mesleğe yakışmayan davranışlarda bulundukları, toplu halde ve bir tören havasında cuma ve teravih namazlarına gittikleri.... Sosyal ve özel yaşantıları ve eşlerinin kapalı ve başörtülü giyim tarzı nedeniyle çevrede olumsuz imaj yarattıkları, başörtüsü taktıkları gerekçesiyle haklarında disiplin cezası uygulanan ya da bu nedenle okula alınmayan öğrenciler tarafından Samsun İdare Mahkemesi'ne açılan davalarda türbanlı öğrenciler lehine kararlar verdikleri, Atatürkçü, laik ve demokrat olduğu bilinen kişiler tarafından açılan davalarda ön yargılı davrandıkları..." Adalet Bakanlığı müfettişlerinin, soruşturulan hakimlerin hiçbirisinin ifadesine başvurmadığı, kendileriyle konuşmadığı ve birçoğunu tanımadığı ortaya çıktı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda soruşturmaları süren Samsun Bölge İdaresi Mahkemesi'nin eski 7 hakimi daha, önce başörtülü öğrenciler lehine karar verdikleri gerekçeleriyle görev yerlerinden alınarak değişik bölgelere sürülmüşlerdi. HSYK'dan ihraç kararları çıkarsa hakimler meslekten çıkarılıyor ve tıpkı Yüksek Askeri Şura kararlarında olduğu gibi kendilerine yargı yolu da kapanıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, Orta Öğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme, Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk, Açık İlköğretim, Açıköğretim Lisesi ve diğer sınavlara girecek öğrencilerin okul kıyafetleriyle bu sınavlara kabul edilmesini istedi. Sınavlarda görev alacak kişilerin yürürlükteki mevzuata uygun kılık-kıyafet ile görevlerine gelmeleri istenen genelgede, İlköğretim ve ortaöğretim seviyesinde yapılan sınavlara katılan öğrencilerin de okul kıyafetiyle sınava girmelerinin sağlanması uyarısında bulunuldu. Bu genelgeyle birlikte, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak yapılan tüm sınavlarda başörtüsü yasaklanmış oldu.

KAMU GÖREVLİLERİNE YÖNELİK BASKILAR

Malatya'da çeşitli okullarda görev yapan Nebahat Ünver, Ummiye Karaşin, Nurcan Berber, Selma Malkoç, Nezahat Özkan, Yeşim Ergül, Hülya Cenk ve Mefaret Kılıç adlı öğretmenlerin görevlerine başörtülü oldukları gerekçesiyle son verildi.

Eskişehir Salih Zeki Lisesi öğretmeni Kadriye Yılmaz, başörtülü olduğu gerekçesiyle açığa alındı.

Alanya Demirtaş İlköğretim okulunda görev yapan Fatma Aydın ile Erzurum Ziya Gökalp Lisesi Öğretmeni Aynur Çiftçi, başörtülü oldukları gerekçesiyle memuriyetten atıldılar.

ÜNİVERSİTELERDEKİ BASKILAR

Ülke genelindeki üniversitelerin tamamında başörtüsü yasağı devam etti. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitim Merkezi'nde yedi; Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde de 10 öğrenci hakkında başörtülü oldukları gerekçesiyle soruşturma açılırken Bilkent Üniversitesi'nde başörtülü 7 öğrenciye kınama cezası verildi.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili Bilal Dindar, başörtülü öğrencilerin başörtüsü yasağını protesto etmesi üzerine, önce okulun kapatılacağı tehdidinde bulundu; daha sonra da derslere başörtülü olarak giren öğrencilere bir uyarı yazısı göndererek, 20 Kasım tarihinden sonra başörtülü olarak derse giren öğrencilerin okuldan atılacağını söyledi.

ORTA ÖĞRETİM YAŞANAN BASKILAR

Okullarında sürdürülen başörtüsü yasağına direndikleri için Ankara Merkez İHL'de okuyan iki öğrenciye ikişer gün, Balıkesir İHL'deki 48 öğrenciye üçer gün, Kırıkkale İHL'de 20 öğrenciye üçer gün, Bartın İHL'de 80 öğrenciye üçer gün okuldan uzaklaştırma cezası verildi.

Denizli İHL'de sürdürülen başörtüsü yasağı nedeniyle 8 öğrenci okuldan ayrılmak zorunda kaldı.

KAPATILAN KURS/YURT/MESCİT/OKUL

Uşak'ta Özel Hilal İlköğretim Okulu ve Özel Hilal Lisesi, "irticai çalışmalarda" bulundukları iddiasıyla Uşak Valisi Ayhan Çevik'in istemiyle Milli Eğitim Bakanlığı'nca sürekli olarak kapatıldı. Kapatma gerekçesi olarak, yapılan denetimlerde, öğretmenlerin uyarılmalarına karşın derslere başörtüsüyle girdikleri, bütün sınıflarda öğrencilerin başörtüsü taktıkları belirtildi. İlköğretim okulundaki 107 öğrenciyle lisedeki 57 öğrencinin Uşak'taki başka okullara gönderileceği kaydedildi.

Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Talim ve Terbiye Kurulu'nun alt katındaki mescit kapatıldı. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından dizayn edilen mescitte Diyanet'in resmi imamları görev yapıyordu. Mescit 16 yıldır hizmet veriyordu.

YARGILAMALAR

Başörtülü olarak okula alınmadığı için dönemin Mimar Sinan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nur Alkış'ı darp ve tehdit ettiği iddia edilen Döndü Çoban adlı öğrencinin 1 yıl 7 aya kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Nihat Özer, YÖK'ün aldığı karar gereğince Mimar Sinan Üniveristesi'ne de öğrencilerin başörtülü olarak derslere girmesine izin verilmediğini söyledi. Savcı, Üniversitenin Matematik Bölümü'nde öğrenci olan Çoban'ın da bu nedenle bölümünün bağlı bulunduğu Fen Edebiyat Fakültesi'nin olay tarihindeki Dekanı Prof. Dr. Nur Alkış'a karşı husumet beslediğini iddia ederek sanığın "tehdit" ve "bir kişiye cismen zarar vermek" suçlarından 4 ay ile 1 yıl 7 ay arasında hapis cezasına çarptırılmasını istedi.

İstanbul Küçükköy Kazım Karabekir İHL'de eğitim sezonu başında uygulamaya başlanan başörtüsü yasağını protesto ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan ve daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan 10 öğrencinin yargılanmasına Gaziosmanpaşa Adliyesi'nde başlandı. Duruşmada biri hariç sanıkların tümü hazır bulunurken, sanıklar kendilerine yöneltilen suçlamaları reddettiler. Öğrenciler, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetten yargılanıyor.

GAYRİMÜSLİM AZINLIKLAR ÜZERİNDEKİ BASKILAR

Yazar Ilgaz Zorlu, nüfus kağıdındaki din hanesinde yer alan "İslam" ibaresini "Yahudi" olarak değiştirmek için açtığı davayı kazandı. Ilgaz Zorlu kazandığı davayla bir ilki gerçekleştirirken bir Sabetaycı dünyada ve Türkiye'de nüfus kağıdına ilk defa "Musevi" ibaresini koydurdu. Zorlu, avukat Salih Döğücü aracılığıyla İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davada "aslında Yahudi" olduğunu, Yahudi bir annenin çocuğu olduğunu ve dini inanışının Musevi olduğunu, yaşamını da bu inanç çerçevesinde devam ettirdiğini belirterek, nüfus kağıdında din hanesinde "Musevi" yazılmasını istemişti.

ÖĞRENİM ÖZGÜRLÜĞÜ

Danıştay 8. Dairesi, 19 Ekim 2000 tarihinde aldığı bir kararla, genel liseye geçişine izin verilmeyen İnan Mirasyedi adlı öğrenci ile ilgili işlem hakkında "yürütmenin durdurulması" kararı verdi. Oybirliği ile alınan kararda, genel liseye geçişleri yasaklayan MEB kararının hukukî dayanaktan yoksun olduğu vurgulandı. Danıştay 8. Dairesi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, daha önce de hazırlık sınıfından sonra genel liseye geçemeyen bir öğrenci hakkında aynı kararı vermişti. Milli Eğitim Bakanlığı, 19 Ekim 1998 ve 15 Eylül 1999 tarihlerinde yayınladığı 2 ayrı genelge ile meslek lisesi öğrencilerinin genel liselere nakillerini yasaklamıştı. MEB'in, meslek lisesinden genel liselere geçişi yasaklayan bir yönetmelik olmamasına rağmen genelgelerle yasağı sürdürmesi dikkat çekiyor.

Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi üyesi 12 kadın öğretmen hakkında Ankara'da düzenlenen "Yoksulluğa ve Şiddete Hayır" yürüyüşüne katılmak için izinsiz il dışına çıktıkları gerekçesiyle soruşturma açıldı.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'ndeki rektör atamasını protesto amacıyla izinsiz gösteri yaptıkları gerekçesiyle 85 öğretim üyesi ve öğretim görevlisiyle üniversite personeli hakkında Cumhuriyet Savcılığı'nca dava açıldı. 297 oy alan Prof. Dr. Osman Çakır'ın yerine, 71 oy alan Prof. Dr. Ferit Barnay'ın rektör olarak atanmasını protesto ettikleri gerekçesiyle 92 öğretim üyesinin daha önce ifadelerine başvuran Samsun Cumhuriyet Savcılığı, 85 kişi hakkında, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefetten dava açtı.

Selçuk Üniveritesi Eğitim Fakültesi öğrencilerinden M. Can Korkmaz ve Tevfik Büyüksarı, HADEP'in bir eylemine katıldıkları gerekçesiyle birer yarı yıl okuldan uzaklaştırıldılar. Çanakkale Onsekiz Mart Üniveristesi'nde okuyan 64 öğrenci hakkında, Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdikleri bir dilekçede yeralan ifadeler nedeniyle soruşturma açıldı.

İzmir Karşıyaka Behçet Uz Lisesi Müdürü Rasim Gönültaş, yardımcısı Ramazan Çetin ve iki öğretmen hakkında, öğrencileri "irticai örgütlenmelerle" ilişkilendirdikleri gerekçesiyle ikinci kez idari soruşturma açıldı.

FP Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın yazılı önergesini yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 116 okulun güvenlik nedeniyle hala öğretime kapalı olduğunu açıkladı.

Bursa'nın Gemlik ilçesinde Lale Kemal Kılıç İlköğretim Okulu'nun 2/B sınıfında okuyan 7 yaşındaki A.Y. adlı öğrenci, öğretmeni İlksever Figen Özkan'ın sorduğu "2+2 kaç eder?" sorusuna cevap veremeyince dayak yedi. Öğretmenin cetvelle dövdüğü A.Y.'nin kafasına Gemlik Devlet Hastanesi'nde 4 dikiş atıldı. 5 gün rapor verilen öğrenci daha sonra taburcu edildi.

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi öğrencilerinden Derya Aktaş, Yılmaz Akbulut, Oktay Vayiç ve Utku Altın hakkında, öğretmenlik haklarının ellerinden alınmasını protesto amacıyla gerçekleştirilen eyleme katıldıkları gerekçesiyle soruşturma açıldı.

Kafkas Üniversitesi'ne bağlı Iğdır Meslek Yüksek Okulu'nda okuyan üç öğrencinin Ülkü Ocaklarına bağlı olduğu belirtilen kişilerce dövüldüğü belirtildi.

ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ

DİSK Genel Sekreteri Murat Tokmak başkanlığında Türk-İş, Hak-İş ve KESK yöneticilerinden oluşan 1 Mayıs 2000 Tertip Komitesi'nin 7 üyesi "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet" suçundan yargılandıkları davada delil yetersizliği nedeniyle beraat etti. Duruşma Şişli 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sendikacıların 1 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyordu.

KAPATILAN SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ

İstanbul Mezopotamya Kültür Merkezi'nin tiyatro salonu, polis tarafından mühürlendi.

Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği, OHAL Yasası'nın 11. Maddesi uyarınca kapatıldı.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE YÖNELİK BASKILAR/SALDIRILAR

Tuncelililer Derneği Gebze Şubesi polis tarafından basıldı. Baskın sırasında dernekte bulunan Murat Tüzel isimli bir kişi polis tarafından gözaltına alındı.

Emeğin Partisi Menemen İlçe Örgütünün 14 Kasım Salı günü Menemen Halk Eğitim Merkezi'nde yapacağı "kuruluş şöleni" Menemen Kaymakamı tarafından engellendi.

SIĞINMA HAKKINA YÖNELİK İHLALLER

Çanakkale Bozcaada yakınlarında bir gemide 64; Edirne'de 254; İstanbul Eminönü'nde de 35 olmak üzere toplam 353 mülteci; çeşitli Avrupa ülkelerine iltica etmek isterlerken tekrar ülkelerine gönderilmek üzere gözaltına alındı.

ÇALIŞMA YAŞAMINA YÖNELİK İHLALLER

ÖLENLER: Malatya'da çalıştığı binanın tavanının çökmesi sonucu Ali Caşka adlı işçi; Konya Karapınar'da arızayı onarmak için elektrik direğine çıkan Halil Yarar, elektrik çarpması sonucu; TTK'ya bağlı Kilimli Kömür İşletmesi'ndeki göçük sonucu Hüseyin Abdireisoğlu adlı işçi; Tekirdağ'da bir inşaatın çatısından düşen Rıza Yılmaz adlı işçi; Oltu Kömür İşletmelerine ait bir ocakta taş düşmesi sonucu Köksal Yıldırım adlı işçi; Bolu Mengen'e bağlı Gökçesu Beldesi'ndeki bir maden ocağında göçük altında kalan 7 işçi; Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesi Organize Sanayi Bölgesi'nde bir fabrikada çıkan yangın sonucu Nazmiye İşlek ve Nazlı Acar adlı işçiler; Samsun'un Havza ilçesinde inşaattan düşen Veysel Taşdemir adlı işçi; Tokat'ın Erbaa ilçesinde çalıştığı fabrikada vagonların arasına sıkışan Rıfat Naz adlı işçi; Manisa'nın Soma ilçesindeki Soma Kömürler AŞ'ye ait bir maden ocağında meydana gelen göçük sonucu Davut Kabaaağaç adlı işçi hayatını kaybetti.

İŞTEN ATILANLAR: Takvim Gazetesi'nden 15 kişi; Ümraniye Organize Sanayi Bölgesinde kurulu Türksa'dan 20 işçi; Adana'da kurulu Çukobirlik'ten 175 işçi; Ankara Akyurt'ta kurulu Seray Mobilya'dan 8 işçi; Çine Çayı üzerinde baraj yapmakta olan Özkar İnşaat'tan 250 işçi (6 ay süreyle); Bursa'da kurulu Fine-Food Gıda Üretim AŞ'den sigorta isteyen Deniz Akyol ve Kazım Solmaz adlı işçiler; Ankara Çankaya Belediyesi'nden 16 yıllık memur Erdal Kurttaş; Ankara Sincan'da kurulu Hosta Tekstil'den 98 işçi; Ankara Sincan'da kurulu Arçelik Bulaşık Makinesi Fabrikası'ndan 45 işçi; Conrad International Otel'den 100 işçi; Eskişehir Arçelik Fabrikası'ndan 153 işçi; İzmir Karşıyaka Belediyesine bağlı Kent AŞ'den 18 işçi; İstanbul Tepeören'de kurulu Ramsey Mobilet Fabrikası'ndan 20 işçi; Bodrum Tansaş'tan 65 işçi; İzmir'de kurulu Özel Sağlık Hastanesi'nden 80 işçi; Ankara Polatlı'da kurulu ASTAŞ'tan 35 işçi; Marmara Üniversitesi Hastanesi'nden 5 işçi işten atıldı.

YARGI HABERLERİ

Yasadışı örgüt üyesi oldukları iddiasıyla İzmir DGM'de yargılanan ve kamuoyunda "Manisalı Gençler Davası" olarak bilinen davanın 15 sanığı beraat etti. Mahkeme heyeti, elde kanıt olmadığından Ayşe Mine Balkanlı, Sema Taşer, Levent Kılıç, Aşkın Yeğin, Özgür Zeybek, Jale Kurt, Münire Apaydın, Erdoğan Kılıç, Faruk Deniz, Abdullah Yücel Karataş, Ali Göktaş, Boran Şenol, Emrah Sait Erda Ve Hüseyin Korkut'un beraatlerine karar verdi.

7 Ekim'den beri tutuklu olan "Barış Anneleri" hakkında "PKK'ya yardım ve yataklık" iddiasıyla dava açılması üzerine avukatlar mahkemeye itiraz dilekçesi verdi. Başvuruyu değerlendiren DGM hakimliği talebi yerinde bularak tutuklama kararını kaldırdı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi "DHKP-C üyesi olduğu" iddiasıyla 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan Avukat Zeki Rüzgar hakkındaki kararı usulden bozdu. Ankara 1 nolu DGM, Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği Başkanı Ayşe Betül Gökoğlu ile eşi ve dernek yönetim kurulu üyesi Ali Ercan Gökoğlu ve Avukat Zeki Rüzgar'ı TCK'nın 168. Maddesi 2. fıkrası uyarınca "yasadışı örgüt üyeliğinden" 15'er yıl ağır hapis cezasına çarptırmıştı.

PKK'ya "yardım ve yataklık" ettikleri gerekçesiyle 3 yıl 9'ar ay hapis cezasına çarptırılan ve yaş ortalamaları 70 olan 6 tanığın temyiz istemi Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde görüldü. Türkçe bilmeyen sanıkların savunmaları Kürtçe bilen tercüman aracılığıyla alındı. Sanıklardan 76 yaşındaki Emine Kıyançiçek'in 3 kilometrelik yol giderek örgüte toplam 28 kilogram gıda ve erzak götürdüğü iddia ediliyor.

Adalet Bakanlığı, "Laiklik karşıtı düşüncelere yakın" olduğu iddia edilen İstanbul'da görevli iki yargıçtan savunma istedi. Adalet Başmüfettişleri Mustafa Kılıçhan ve İsmail Turgut imzası ile İstanbul 8. Vergi Mahkemesi Üyesi Ahmet Güler ve İstanbul 2. İdari Mahkemesi Üyesi Musa Abayrak'a göderilen yazılarda, "laiklik karşıtı düşüncelere yakınlık duyduğunuz hususunda kanaat uyandırdığınız ileri sürülmektedir" denildi. Hakim Ahmet Güler'in adliyedeki odasında radyo ve teypten dini yayınlar ve ilahi dinlediği, evine gelen misafirleri haremlik selamlık tabir edilen şekilde ayrı ayrı oturttuğu belirtilirken, hakim Albayrak'a gönderilen yazıda "Sosyal ve ailevi yaşantınız ile eşinizin benimsediği çağdaş olmayan giyim tarzı itibarıyla laiklik karşıtı düşüncelere yakınlık duyduğunuz hususunda kanaat uyandırdığınız ileri sürülmektedir" denildi.

Adalet Bakanlığı, zorunlu tasarruf kesintileri nedeniyle uğratıldığı zararların giderilmesi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuran eski Nevşehir Yargıcı Meltem Nizamoğlu hakkında inceleme başlattı. Yargıç Nizamoğlu, Haziran ayında da Nevşehir adliyesinde görevliyken 'yasadan kaynaklanan sorunların iç hukuk yoluyla çözümlenemeyeceği' gerekçesiyle AİHM'ye dava açmıştı. Dava dilekçesinde 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi Hakkında Yasa'nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olduğunu, çalışanların mülkiyet hakkını kullanmasını sınırladığını ve eşitlik ilkesini zedelediğini belirten Nizamoğlu, uygulamadan kaynaklanan zararlarının tazminini istemişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Tüm Yargı ve İnfaz Kurumları Çalışanları Sendikası'na (Tüm Yargı-Sen) üye Adalet Bakanlığı ve Ankara Adliyesi çalışanlarının 2 saatlik iş bırakma eylemi yapması üzerine soruşturma başlattı.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Cumhuriyet Gazetesi ve Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya'nın, Fethullah Gülen'e 200 milyon lira manevi tazminat ödemesine ilişkin kararını bozdu.

Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de 3999 mahkeme bulunmasına karşın 679 hakim ve savcı ve 4087 yargı personeli açığı bulunuyor. Bakanlık tarafından yaptırılan bir araştırmada da 1999'da 1211 yeni mahkemenin daha kurulması gerektiği saptandı. Bu mahkemelere de 2041 Hakim ve Cumhuriyet Savcısı ile 5852 yargı personeli atanması gerekiyor. 77 merkezde ise adli teşkilat kurulamadı.

Oltu Cumhuriyet Savcısı Halit Gölge, adliyede şoför olan Bahattin Yıldırım'a 'Ulan saygısız herif' dediği için 40 gün hapis cezasına mahkum oldu. Terzi dükkanında oturan Yıldırım, Savcı Gölge içeri girince ayağa kalktı ve tekrar oturdu. Buna kızan Gölge Yıldırım'a "Ulan saygısız herif, sizi hizaya getireceğim" dedi. Yıldırım'ın şikayetiyle açılan davada savcı 40 gün hapis cezasına çarptırıldı. Hapis cezası ertelenen Gölge 100 milyon lira tazminat ödeyecek.

AİHM'NİN TÜRKİYE YARGILAMALARI

AİHM'de başvurusu "kabul edilebilir" bulunan Leyla Büyükdağ'a Türkiye "dostane çözüm" olarak 6 milyar para teklif etti. Gözlerinin tedavisi için şartlı tahliye talepleri reddedilen Leyla Büyükdağ, "gözlerimi ve özgürlüğümü istiyorum" diyerek kendisini kör olma tehlikesiyle başbaşa bırakan devletin "dostluğunu" reddetti.

Türkiye AİHM'de "yaşam hakkını çiğnemek" ten mahkum oldu. Bekir Taş tarafından açılan davaya bakan mahkeme, şikayetçinin oğlu Muhsin Taş'ın 1993 yılında Cizre'de gözaltına alındıktan sonra kaybolmasında Türkiye'yi suçlu buldu. Mahkeme Muhsin Taş'a işkence yapıldığı iddiasını ise kabul etmedi. AİHM, Türkiye'yi Muhsin Taş'ın yakınlarına tazminat ödemeye mahkum etti.

İhsan Bilgin adlı kişinin Türkiye aleyhine açtığı davaya bakan AİHM, şikayetçinin Diyarbakır'daki evinin güvenlik güçlerince yıkıldığı ve eşyalarının harap edildiğine hükmederek şikayetçiye toplam 70,659 Euro maddi ve manevi tazminat ödemesine karar verdi. Mahkeme şikayetçiye AİHM'de dava açmaması için Türkiye'de baskı yapıldığına da hükmetti.

AİHM'de Öcalan'ın yargılanmasına başlandı. Duruşmada, asker yakınları da bulundu.

İçişleri, Sağlık ve Adalet Bakanlıkları arasında imzalanan ve avukatları da kapsayan birtakım kurallar getiren "üçlü protokol", AİHM'e taşındı. Farklı cezaevlerinde bulunan Nabi Kirman, Sadegül Özdemir, Fatma Acunbay, Muzaffer Acunbay, Seyit Ali Uğur, Ali Hıdır Polat, Hasan Dinler, Erkan Tepeli, Hasan Aksakal, Yeşim Taciroğlu, Hıdır Erbaş, Ulaş Dil ve Arif Çelebi, savunma haklarını kullanamadıkları için, avukatları Mihriban ve M. Ali Kırdök aracılığıyla, protokolü AİHM'e götürdü

İNSAN HAKLARI POLİTİKALARI

FP İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak, emekli Orgeneral Çevik Bir'in görevi sırasında, PKK'lı Şemdin Sakık'ın ifadeleri üzerine, HADEP, FP, birçok gazeteci, düşünce adamı ve politikacının PKK ile ilişkilendirilerek "yıpratılması planı" hazırlandığı yolundaki belgelere Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'ndan cevap alamadığını bildirdi. Ilıcak, Şemdin Sakık'ın ifadelerine Çevik Bir tarafından eklenen bir bilgi notu ile İHD eski Başkanı Akın Birdal, gazetecilerden Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Yalçın Küçük ile birçok Doğulu milletvekili ve bu arada HADEP ile FP'nin suçlandığı dönemi hatırlattı. Bu dönemde eline "Güçlü Eylem Planı" başlıklı ve Genelkurmay Başkanlığı kaynaklı olduğu iddia edilen bir belge geldiğini, bu belge ve iddiaları yazdığı halde bir tekzip almadığını anlatan Ilıcak, sağlam bir bilgi almak için Bakan Çakmakoğlu'na yönelttiği soru önergesinin de cevaplandırılmadığını açıkladı. Susarak sorunların çözülemeyeceğini belirten FP'li Ilıcak, Başbakan Bülent Ecevit'in bu sorulara cevap vermesini, Genelkurmay Başkanlığı'nın da bir açıklamada bulunması gerektiğini söyledi. Ilıcak, "Madem bir devamlılık esastır deniyor, o halde bir açıklama yapılmalıdır" dedi

FP İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak'ın gündeme getirdiği belgelerle ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği'nden yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi: ''Elde edilen analiz ve istihbarata dayalı olarak uygulamaya yönelik çeşitli karargah içi taslak çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar, elde edilen istihbaratın kesin teyidine bağlı olarak uygulama planlarına dönüştürülmekte veya uygulamaya sokulmamaktadır. Bir milletvekili tarafından illegal yollarla temin edilen ve basına dağıtılan belge de bu kapsamda bir belgedir. Belgede de görülebileceği gibi dokümanın başında 'andıç' kelimesi yer almaktadır. Andıç, karargah içi çalışmalarda kullanılan, bir emir ve uygulama dokümanından ziyade, karargah içi ve dışı bilgilendirme faaliyetini öngören bir format durumundadır. Terörle mücadele kapsamında uzun yıllar boyunca teröristlerin sorgulamaları sonucu elde edilen bilgiler değerlendirmeye tabi tutulmuş, bu bilgiler teyit edilmeye müteakip kesin istihbarat haline getirilerek yasal yollara başvurulmuş veya terör örgütüne karşı operasyonlar düzenlenmiş, bazen de teyit edilemediği için bir soru işareti olarak sorgulamalarda kalmıştır.''

Genelkurmay'ın bu açıklamasının, gündeme getirdiği belgenin doğruluğunu ispatladığını söyleyen Ilıcak, Genelkurmay'ın bu tür hukuk dışı işleri yapanlar hakkında gerekli takibatı yapması gerektiğini söyledi. Ilıcak, bu belgelerin tatbik edilmediği yönündeki ifadelere karşı çıkarak, "Bu taslak tatbikata konulmuştur. O tarihlerdeki gazetelere bakıldığında bu ortadadır. Sayın Birand ve Çandar'la ilgili bölüm gazetelerde yer almıştır." dedi. Belgelerin 'gayri kanuni' yollarla elde edildiği yolundaki ifadelere tepki gösteren Ilıcak, şöyle konuştu: "Ben aynı zamanda bir gazeteciyim. Bana postayla geldi. Bu belgeyi kışlaya girip almadım. Bu belgeler 28 Şubat'ı, 28 Şubat generallerini, yolsuzluk ekonomisini ve suni irtica gündemlerinin nasıl hazırlandığını ortaya koymaktadır." İddiaların muhatabı emekli Orgeneral Çevik Bir ise kendisini savunarak, "Ben görevimi yaptım." dedi.

Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Aslan Güner, Gazi Orduevi'nde basın mensuplarına, "Andıç"la ilgili olarak daha önce açıklama yaptıklarını ifade ederek, "Buna ilave edeceğimiz bir şey yok." dedi. Açıklamadan sonra bunun dava konusu olduğunu belirten Tümgeneral Güner, "Bu tamamen hukuksal bir şey. Onun üzerinde de konuşmak istemiyorum. Ama açıklamada, hiçbir kişi hedef alınmamıştır. Bir nedenle alınıp da dava açan varsa o kendi takdiridir." diye konuştu. Avrupa Birliği konusunda TSK'nın bakış açısının, defalarca Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ve son olarak da İkinci Başkan Org. Yaşar Büyükanıt tarafından dile getirildiğini belirten Güner şöyle konuştu: "TSK'nın AB'ye girişe karşı olması mümkün değil. Bazen eleştirenler oluyor, satır aralarında da olsa... Bu mümkün değil. Ama (bu kayıtsız şartsız mı olmalı) bölümünde belki farklı düşünüyoruz. Üniter yapı, demokratik, laik temel ilkeler... Bunlar bizim müessese olarak zaten hep savuna geldiğimiz konulardır. Bu tutumumuzda bir değişiklik olmadı. Ama onun dışındaki tartışma sizlerin takdirleridir."

CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Yerlikaya, "Barış ve Onarım Projesi" çerçevesinde bölgede çalışmalar yapan CHP'li yöneticiler hakkında Genelkurmay'ın MGK'ya sunduğu istihbaratın bir benzerinin Çevik Bir tarafından kendisi hakkında da yapıldığını belirtti. Genelkurmay'ın MGK'ya sunulan bu raporlarla kendisini "savcı" yerine koyduğunu kaydeden Yerlikaya, "Pertek'te yaptığım bir konuşmadan dolayı hakkımda Genelkurmay, benzeri bir rapor hazırlayarak MGK'ya sundu. O konuşmamda bölgedeki güvenlik güçlerine mensup bazı kişilerin hukuk devletine yakışmayacak hak ihlallerinde bulunduğunu, bölgedeki köy yakmaların, gıda ambargosunun barışa bir katkısının olamayacağını söylemiştim" dedi.

Adalet Bakanlığına ve yargıya yeterli kaynağın aktarılmadığını rakamlarla anlatan Hikmet Sami Türk, Adalet Bakanlığı'nın 1961'de yüzde 3 olan genel bütçeden aldığı payın 2000 yılında binde 7,7 ye düştüğüne dikkat çekti. Bakan Türk rakamlara bakıldığında ihmalin açıkça görüldüğünü belirterek şöyle konuştu: "Adalet hizmetlerinin sağlıklı şekilde yürütülmesi için daha çok kaynak ayrılması zorunludur. 2001 bütçe tasarısında Adalet Bakanlığı'na binde 9,4 pay öngörülmektedir. Yüksek yargı organları ve adalet hizmetlerini yerine getirecek olan Adalet Bakanlığı'na ayrılan toplam pay binde 9,73'tür; yüzde bir dahi değildir. Bu oran Türkiye'de, yargıya, adalete, Adalet Bakanlığı'nın görevlerini yerine getirmesine ne ölçüde önem verildiğini ifade etmektedir."

Selçuk Üniversitesi'nde, vatandaşların kamu kurum ve kuruluşları ve bunların yöneticileriyle etkileşimini irdelemek amacıyla yapılan bir araştırma, katılanların yüzde 22,4'ünün "başıma bir şey gelir" korkusuyla kamu kurumlarıyla etkileşime girmediğini ortaya koydu. Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Gökçe başkanlığında Araştırma Görevlileri Gülise Gökçe ve Akif Çukurçalış tarafından gerçekleştirilen araştırmada değişik yaş ve mesleklerden yüzde 37'si kadın 900 kişiye çeşitli sorular soruldu. Araştırma sonucunda vatandaşların yüzde 90'ının halk toplantılarına katılamadığı ortaya çıktı. Demokratikleşmede kamusal alanı biçimlendirmede söz sahibi olmak isteyen halkın, kent ölçeğinde de, hemen hemen bütün konularla etkinliklerin olumlu ya da olumsuz nitelikleri konusunda değerlendirme yaptığı bildirilen araştırma sonucunda, "halkın yüzde 84,6'sının demokratik düşündüğü ortaya çıktı" denildi.

İnsan haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Yücelen "KOB'daki İnsan Hakları ile İnsan Hakları Koordinasyon Üst Kurulu'nun raporu örtüşüyor. Gerekli izin alınırsa bir ay içinde Kürtçe yayın başlayabilir" dedi. Yücelen, AB ülkeleri büyükelçileriyle bir araya geldiği bir toplantıda da Katılım Ortaklığı Belgesi'nde (KOB) yer alan Kıbrıs şartının kaldırılmasını istedi. KOB'un Kıbrıs şartı hariç İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu'nun hazırladığı raporla aynı olduğunu dile getiren Yücelen ayrıca, "Eskiden vardı ama şimdi Türkiye'de işkence yok" iddiasında bulundu.

TRT Genel Müdürü Yücel Yener, "Kürtçe TV yayını konusunun siyasi bir karar olduğunu" belirterek "konu devlet kararı olarak bize intikal ederse ondan sonra değerlendireceğiz" dedi.

AB ile ilişkileri değerlendiren Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, "Avrupa Türkiye'yi AB'ye almak konusunda samimi ve tutarlı davranmıyor" dedi. MHP lideri Bahçeli, şöyle konuştu: "Türkiye'nin, birlik ve beraberliğini bozucu dayatmaları, kültürel haklar ve Kürtçe adı altında kabul etmesi mümkün değildir. PKK'yı siyasallaştırma çabası içinde olanlarla, onların yayın organlarıyla, ortaklık belgesindeki dayatmaların benzerlik taşıması, PKK'yı siyasallaştırma çabası içinde olanlarla AB'ye giriş konusunda dayatmaları öne sürenlerin aynı stratejiyi izlediklerini, aynı merkezden yönetildiklerini gösteriyor. Bölücü örgütün siyasallaşma sürecinde söylediklerini şimdi AB'ye söyletiyorlar. AB'nin bölücü örgütü siyasallaştırmayla aynı anlama gelecek dayatmaları ve Kürtçe'ye özerklik tanınmasını savunanların da ölçüsüne dikkat etmesi gerekir."

Fazilet Partisi, Türk Ceza Kanunu'nun 40. Maddesinde değişiklik yapılarak, "ne zaman ve hangi suç için olursa olsun gözaltı ve tevkif sürelerinin mahkumiyetten indirilmesini" öngören yasa önerisini TBMM Başkanlığına sundu.

Batı Çalışma Grubu'nun (BÇG)'nin sivil uzantısı olarak bilinen Başbakanlık Takip Kurulu'nun İçişleri, Milli Eğitim ve Adalet Bakanlıkları ile diğer kamu kuruluşlarından gelen bilgiler doğrultusunda adı, yıkıcı, bölücü faaliyetler ve irticai hareketlere katılan memurlarla ilgili yaklaşık beş bin kişilik bir liste hazırladığı belirtildi. TBMM'de görüşülmekte olan 'irticai ve bölücü faaliyetlere katılan memurların kamudan uzaklaştırılmasına ilişkin tasarı' yasalaştığı takdirde kısa sürede görevlerine son verilebilecek kamu personeli arasında 2 bini aşkın polis ve öğretmen, 500 yüzü aşkın hakim ve savcı, 100'ü aşkın vali ve kaymakam bulunuyor.

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, hakimler ve savcılar ile devlet memurları hakkında onları tedirgin edici uygulamalardan uzak kalınması gerektiğini belirterek, " Hiç kimsenin Türkiye'de Mc Carthy olayı başlatmaması gerekir. Biz bu konuda dikkatli olacağız." dedi.

Gazetecilerin "RTÜK olarak Kürtçe yayına karşı mısınız?" sorusuna RTÜK Başkanı Nuri Kayış, "Kürtçe yayına bizim kanunumuz izin vermiyor. O nedenle şu anda Kürtçe yayın yapılmasına izin veremeyiz. 3984 sayılı kanunun 4. Maddesi radyo ve televizyon yayınları Türkçe yapılması gerekir diyor. Ancak bir parantez açıyor. Evrensel kültür ve bilim eserlerinin oluşmasında katkısı olan yabancı dillerin de yayınlarda kullanılabileceği belirtiliyor. Biz Üst Kurul olarak bu maddeyi şu şekilde yorumluyoruz: Yayınlar Türkçe yapılır. Bunun dışında İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca gibi dillerde de yayın yapmak mümkündür. Kürtçe ise evrensel bir dil sayılamayacağı için kullanılamaz." dedi. Kayış "Bu yayınların içine müzik yayınları da giriyor mu?" sorusunu ise şöyle cevapladı: "Evet; bizim yaptığımız değerlendirmelere göre kanunda müzik, haber yayını diye bir ayrımda bulunulmamış. Bu nedenle Kürtçe müzik eserlerinin yayınlanması da yayın kapsamına girer diye düşünüyoruz."

FP İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak, Parlamento'da düzenlediği basın toplantısında, 'yeni andıç' diye nitelendirdiği bir belge ile Genelkurmay Başkanlığı'nın, MGK Genel Sekreterliği'ne gönderdiği bir başka belgeyi gazetecilere dağıttı. '1982 Anayasası Değişiklik Teklifleri' başlıklı ve "Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı" tarafından "komuta katına" hazırlandığı ibareleri bulunan birinci belge, FP'nin anayasa değişikliği teklifleri ile diğer partilerin tavrı ve TÜSİAD ile Yargıtay'ın anayasa değişikliği önerilerini değerlendiriyor. Genelkurmay'dan MGK Genel Sekreterliği'ne gönderildiği bildirilen ikinci belgede ise, CHP ile HADEP arasındaki işbirliği irdeleniyor. "Konu: Fikri Sağlar" ibaresi bulunan Haziran 2000 tarihli belgede, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki CHP teşkilatlarında Deniz Baykal'ın etkinliğinin kırılması için bazı kişilerin HADEP ile temasa geçtiği, CHP'den bazı kimselerin Avrupa'daki PKK mensupları ile görüştüğü öne sürülüyor. Ilıcak, Başbakan Ecevit ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevaplaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na iki yazılı soru önergesi de verdi. Ilıcak ilk önergesinde, başka 'andıç'ların olup olmadığını ve Genelkurmay Başkanlığı'nın halen benzer 'andıç'lar hazırlayıp hazırlamadığını sordu. Ilıcak ikinci önergesinde ise, "Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı EMİM adlı bir merkez var mıdır?" sorusuna cevap istedi. Basın toplantısının ardından Ankara Adliyesi'ne giden Ilıcak, Çevik Bir aleyhine ceza davası, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu hakkında ise tazminat davası açtı. Ilıcak, Bir hakkında, 'görevi kötüye kullanma, ifadeyi değiştirtmek ve görev makamını suiistimal etmek' suçlarını düzenleyen TCK ve Askeri Ceza Kanunu hükümleri uyarınca suç duyurusunda bulundu. Ilıcak, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun kendisine hakaret etmediğini açıklaması durumunda suç duyurusunu geri alacağını ifade etti.

İnsan Haklarından sorumlu Devlet Bakanlığı'nca çıkarılan "İnsan Hakları Kurullarının Görev, Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik", Resmi Gazete'de yayımlandı. Yürürlüğe Aralık ayında girecek yönetmeliğe göre "insan haklarının korunmasını sağlamak ve ihlalleri önlemek için gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve bunların sonuçlarını yetkili mercilere bildirmek, toplumu ve uygulayıcıları eğitmek, bu konuda ilgili devlet bakanının verdiği görevleri yerine getirmek" amacıyla il ve ilçelerde insan hakları kurulları oluşturulacak. İnsan Hakları İl Kurulu, Vali veya görevlendireceği bir Vali Yardımcısının başkanlığında, Belediye Başkanı, varsa üniversite rektörleri veya bu konuda görevlendirecekleri öğretim üyesi veya elemanı, İl Emniyet Müdürü, İl Jandarma Komutanı, İl Sağlık Müdürü, İl Milli Eğitim Müdürü, Sosyal Hizmetler İl Müdürü, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan bir avukat veya hukukçu, baro temsilcisi, tabip odaları temsilcisi, ticaret ve sanayi odası temsilcisi, esnaf ve sanatkarlar birlik başkanlığı temsilcisi, sivil toplum kuruluşlarından vali tarafından çağrılacak üyeler ve basın kuruluşlarının kendi aralarından seçtiği bir temsilciden oluşacak.

İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık'ın yayınladığı iki genelge üzerine Kafkas Çeçen Dayanışma Komitesi'nin bankada bulunan paralarının kullanılmasını yasakladı.

DÜNYA İNSAN HAKLARI RAPORU

Merkezi New York'ta bulunan İnsan Hakları İzleme/Helsinki (Human Rights Watch), Çeçenistan'da bir köyde oluşturduğu hastanede, Şamil Basayev ve yaralı Çeçen savaşçılar ile Rus askerlerini tedavi eden Çeçen doktor Hasan Bayev ile Uygur Türklerinden Rebiya Kadir'i ''2000 yılı insan hakları savunucuları ödülü''ne layık gördü. Kadir ve Bayev'in ödülleri, New York Doğa Tarihi Müzesi'nde düzenlenen törenle verildi. Ancak Çin'de hapiste bulunan Rebiya Kadir bu törende hazır bulunamadı ve onun yerine ödülü eşi Sıddık Ruzi aldı.

Uluslararası Af Örgütü (AI) aralarında Almanya'nın da olduğu 25 Avrupa ülkesinde insan haklarının ihlal edildiğini açıkladı. AI Almanya Bölümü Genel Sekreteri Monika Lochbihler, Bonn'da yaptığı açıklamada insan haklarının ihlal edildiği 25 Avrupa ülkesinden 20'sinin Avrupa Konseyi üyesi olduğunu belirtti. Lochbihler, Avrupa Komisyonu gibi bazı kuruluşların insan hakları ihlallerini önleme konusunda çok iyi çalışmalar yapmasına rağmen bu konuda iradenin yetersiz kaldığını savundu.

ABD: Teksas eyaletinde cinayet suçlusu bir mahkum idam edildi. Kuzey Carolina eyaletinde, tecavüz ve cinayetten mahkum olan bir kişi idam edildi. Michael Earl Sexton adlı 34 yaşındaki mahkumun cezası zehirli iğneyle infaz edildi. Dünyanın en büyük kolalı içecek üreticisi olan Amerikan Coca-Cola şirketi, bir grup zenci işçinin, yönetimin kendilerine karşı ırkçılık yaptığı suçlamasıyla açtığı davada, 192,5 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti. Teksas eyaletinde 11 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ederek öldüren Tony Chambers zehirli iğne ile idam edildi.

ALMANYA: 1997'de Almanya'nın Saksonya eyaletinde bir yüzme havuzunda boğulan babası Irak kökenli 6 yaşındaki Joseph'in, 50 aşırı sağcı tarafından herkesin gözü önünde öldürüldüğü ortaya çıktı. Bild gazetesi tanıkların korkudan ifade vermedikleri için bugüne dek katiller hakkında soruşturma açılamadığını yazdı.

BELÇİKA: Beringen Belediye Başkanı Marcel Mondelaers hakkında, başörtülü kadınlara kapı kimliği vermediği için dava açan bayanlar davayı kazandılar. Hassealt Mahkemesi, Mondelaers'ı 2500 dolar tazminat ödemeye mahkum etti.

BULGARİSTAN: Başkent Sofya'da bir otelde meydana gelen ve iki kişinin ölümüyle sonuçlanan patlamanın ardından Boyana semtinde meydana gelen patlamada da bir kişi hayatını kaybetti.

CEZAYİR: Fransa'ya karşı yürütülen bağımsızlık mücadelesinin yıldönümü dolayısıyla dört bin mahkum affedildi. Ülkedeki şiddet eylemleri devam etti.

ÇEÇENİSTAN: Müslümanlar'a uygulanan zulmü duyurmak ve savaşı barışçı yollarla sona erdirmek için başlatmak istediği "barış için sevgi yürüyüşü"nün engellenmesi üzerine 20 Ekim'de ölüm orucuna başlayan Uluslararası İnsan Hakları Derneği Çeçenistan Başkanı Said Emin İbragimov'un durumu her geçen gün kötüye gidiyor.

ENDONEZYA:Moluk Adaları'nda meydana gelen çatışmalarda 9 kişi öldü, 16 kişi kayboldu.

FİLİPİNLER: Gerillaların kampını basan askerler 10 gerillayı öldürdü.

FİLİSTİN: İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaları araştıracak uluslararası komisyonun başına ABD'li eski Senatör George Mitchell getirildi. Mitchell iki yıl önce Kuzey İrlanda'da imzalanan "Kutsal Cuma" anlaşmasında da arabuluculuk yapmıştı. Komisyon Mitchell'in yanı sıra eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ABD'li Senatör Warren Rudman, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik İşleri Şefi Javier Solana ve Norveç Dışişleri Bakanı Thorbjoern Jagland'dan oluşuyor.

FRANSA: Fransız eski Cezayir ordu komutanı general Jacques Massu, Fransa'nın 1957 Cezayir Savaşı sırasında işkence yaptırdığını resmen itiraf etmesini ve kınaması gerektiğini söyledi.

GÜNEY AFRİKA: Güney Afrika'da, 6 beyaz polisin, köpeklerini 3 siyahın üzerine saldırtmasının yer aldığı video görüntülerinin televizyonda yayımlanması, ülkede büyük tepki yarattı. Video görüntülerinin yayımlanmasının ardından 6 beyaz polisin gözaltına alındığı bildirildi. SABC televizyonunda ve gazetelerin birinci sayfalarında yayımlanan video kaydında, 1998 yılında Johannesburg dışındaki bir tarlada, 6 beyaz polisin, kaçak göçmen oldukları öne sürülen 3 siyahın üzerine kurt köpeklerini saldırtmalarının görüntüleri yer alıyordu.

HAİTİ: Başkent Portau Prince'in çeşitli yerlerinde 7 bomba patladı, patlamalarda bir kişi öldü, 14 kişi de yaralandı.

HOLLANDA: Hollanda polisi tarafından başlatılan Şimşek operasyonu çerçevesinde ülkenin çeşitli yerlerinde yapılan baskınlarda, çoğunluğu Türkiye kökenli 23 kişi gözaltına alındı. Başkent Amsterdam'da Ulu Cami Vakıfı'na ve vakıf bünyesinde faaliyet gösteren teşkilatlara da çevik kuvvet tarafından baskın düzenlendi; baskın sırasında çevik kuvvet ekiplerinin ellerinde arama izni olduklarını belirtip gençlik teşkilatının kapısını elektrikli testere ile keserek içeriyi aramak istemesi üzerine cami cemaatı ile aralarında tartışma yaşandı.

IRAK: Kuzey Irak'ın Erbil kentinde yapılan bir bombalı saldırıda 6 kişinin öldüğü, 17 kişinin yaralandığı bildirildi.

İNGİLTERE: Uluslararası Af Örgütü, İngiltere'yi çocuk asker kullanmakla suçladı. Örgütten yapılan açıklamada, İngiltere'nin 18 yaşından küçük askerleri silahlı çatışmalara süren tek Avrupa ülkesi olduğu ifade edildi. Açıklamada, İngiltere hükümetinden BM Çocuk Hakları Sözleşmesine bağlı bir protokol anlaşması imzalaması ve çatışma bölgelerine 18 yaşından küçükleri göndermemesi istendi.

İSPANYA: Eski Sağlık Bakanı Ernest Lluch, Barcelona'daki evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü.

İTALYA: Otranto kenti açıklarında bir gemide 1291 kaçak yolcu yakalandı.

KAZAKİSTAN: Evinin penceresinden atlayarak intihar ettiği açıklanan insan hakları savunucusu gazetecinin, öldürüldüğü ileri sürüldü. Polisin intihar olarak açıkladığı insan hakları savunucusu gazeteci Dulat Tölegenov, bir cinayete kurban gitti. Gazetecinin eşi "ölüm olayında birilerinin parmağı bulunduğunu" ve sürekli tehditler aldığını söyledi.

KIBRIS: Muhalif yayın çizgisi nedeniyle sık sık baskılara maruz kalan merkezi Lefkoşa'daki Avrupa gazetesinin Küçük Kaymaklı Bölgesi Halil Bahçeli Caddesi'ndeki matbaasında yangın çıktı. Gazetenin Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, hasara yol açan yangını kundaklama olarak değerlendirirken, bu olayın özellikle Kuzey Kıbrıs lideri Rauf Denktaş'ın görüşmelerden çekilmesine yönelik Ankara'da alınan karar sürecine denk gelmesinin düşündürücü olduğunu söyledi.

KOSOVA: Klina kasabasında Hazır Racı adlı bir kişi, kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü.

MISIR: Yapılan genel seçimlerde Müslüman Kardeşler'in bağımsız bir adayının yandaşlarıyla polis arasında çıkan çatışmada iki kişi öldü, 5 kişi yaralandı.

ÖZBEKİSTAN: 30 Ekim'de başlayan ve 9'u firarda 12 sanıklı rejim muhalifleri davasında 10 sanık hakkında idam istendi. İdamı istenenler arasında ERNK Partisi Genel Başkanı Muhammed Salih de bulunuyor.

PAKİSTAN: Pakistan'ın liman kenti Karaçi'de, bir gazete binasında bomba patlaması sonucu bir kişi yaşamını yitirdi. Polis, Urdu dilinde yayımlanan Nava-i Vakit gazetesinin, kentin doğusunda M.A Cinnah yolu üzerindeki binasında meydana gelen patlamada 4 kişinin de yaralandığını söyledi. Pencap eyaletinde 3 bombanın patlaması sonucu ilk berlirlemelere göre 19 kişi yaralandı.

RUSYA: Avrupa Birliği, Çeçen mülteciler için 5.6 milyon Euro (4.8 milyon dolar) yardım sağlayacak. Moskova'da bulunan Avrupa Birliği heyeti, yardımın savaş bölgesi ve çevresinde çalışan Avrupalı yardım kuruluşları aracılığıyla dağıtılacağını bildirdi. Kosova'da 28 Ekim'de düzenlenen yerel seçimleri kazanan Kosova Demokratik Birliği lideri Dr. İbrahim Rugova'nın danışmanı Cemal Mustafa, evinin önünde kimliği belirsiz silahlı kişiler tarafından öldürüldü.

Reuters için çalışan Çeçen asıllı kameraman Adam Tepsurgayev öldürüldü. Kremlin'in Çeçenistan ile ilgili sözcüsü Sergey Yastrjembski yaptığı açıklamada Tepsurgayev'in 21 Kasım gecesi öldürüldüğünü belirtti.

SOMALİ: Hasan Ahmed Elmi adlı parlamenter, Başkent Mogadişu'daki evinde kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü.

SRİ LANKA: Sri Lanka'nın doğusunda bulunan Muttur adasındaki Trincomalee bölgesindeki bir okula yapılan havan topu saldırısında 2 çocuğun öldüğü, 10 çocuğun da yaralandığı bildirildi.

SUUDİ ARABİSTAN: Başkent Riyad'da bomba yüklü olduğu sanılan bir araçta meydana gelen patlamada 3 İngiliz vatandaşının yaralandığı bildirildi.

TAYLAND: Başkent Bangkok'un güneyindeki Samut Sakhon cezaevinden 9 cezaevi görevlisini rehin alarak firar eden 9 Myanmarlı tutsak, Tayland polisi tarafından öldürüldü.

YUNANİSTAN: Batı Trakya Türk Azınlığı tarafından seçilmiş İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga, 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. Serez Temyiz Mahkemesi'nin "Yasadışı resmi unvan kullanma suçundan" verdiği 7 ay hapis cezasının parasal karşılığı olan 650 bin drahmi (yaklaşık 1 milyar 100 milyon TL) tutarındaki ödemeyi yapan Aga serbest bırakıldı.

________________________

(*) Bu Rapor, MAZLUMDER İnsan Hakları İhlallerini İzleme Komisyonu'nca hazırlanmıştır.

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt İçi RaporlarTarih 2000-11-30
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4647787