Kayseri'nin Yahyalı
İlçe Jandarma Komutanlığından yaklaşık üç ay önce firar ettiği öne sürülen Ali
Ünlü adlı asker, 01 Kasım 2000 tarihinde Seki Dağı mevkiinde ölü
bulundu.
04 Kasım 2000 tarihinde İstanbul Zeytinburnu'nda bir işyerinde İzzet
Damar ile ortağı Cengiz Batur'un cesedi bulundu. Kafalarına sıkılan
kurşunlarla öldürülen şahısların yanında bir de mektup bulundu. Cengiz Batur'un
imzasını taşıyan mektuptaki "Ölümümden kimse sorumlu değildir" ibaresini
dikkate alan polis, olayın bir intihar olduğunu açıklarken, ölen şahısların
yakınları buna ihtimal vermediklerini söylediler.
05
Kasım 2000 günü TEM Otoyolu
üzerindeki Sapanca - Adapazarı - Hendek üçgeni bir infaza daha sahne oldu.
İstanbul'da su ticareti yapan ve borçlu olduğu ileri sürülen Hasan Beğen,
kimliği belirsiz kişilerce acımasızca dövüldükten sonra başından kurşunlanarak
öldürüldü. Korkunç cinayet, bir vatandaşın Sapanca ile Maşukiye beldesi
arasındaki yolun hemen kenarındaki çalıların arasında bir ceset gördüğünü ihbar
etmesiyle ortaya çıktı.
07 Kasım 2000 akşamı İstanbul Beşiktaş'ta Çetiner Çalık adlı genç
evinde bıçaklanarak öldürülmüş bir halde bulundu.
09 Kasım 2000'de Adana'da, Seyhan nehrinden boğazı kesik bir ceset
çıkarıldı. Cesedin Cumali Yıldırım (20) adlı şahsa ait olduğu
belirlendi.
09 Kasım 2000 günü İzmir'in Buca ilçesinde Kıymet Yorulmaz (71)
adlı kadının cesedi evinde boğazı kesik olarak bulundu.
11 Kasım 2000 sabahı Samsun'da bir inşaatın girişinde Alman turist olduğu
belirtilen Zopp Christian'ın cesedi bulundu.
12 Kasım 2000 günü Antalya'nın Tarım Mahallesinde Ahmet Sever adlı
çiftçi, evinin yakınlarında öldürülmüş olarak bulundu. Sever'in başına sert bir
cisim vurularak öldürüldüğü belirlendi.
15 Kasım 2000 sabahı İstanbul Fatih'de yanan kamyonun kasasında bir
erkek cesedi bulundu. Kimliği belirlenemeyen şahsın, başından aldığı
darbeler sonucu öldüğü belirlendi.
23 Kasım 2000 günü Çanakkale Boğazında balık avlayan amatör balıkçı Mehmet
Koçan, teknesinde ölü bulundu. Çalıştığı kurumun mesai saatleri dışında ek
gelir elde etmek amacıyla Koçan'ın teknesiyle sürekli balık avına çıktığı
belirtildi.
24 Kasım 2000 günü İstanbul Eyüp'te, boş bir araziye atılmış karton kutu
içerisinde kimliği belirsiz bir erkek cesedi bulundu.
YERİNDE İNFAZ
ve İŞKENCE İLE ÖLÜM
7 Kasım 2000 günü
İstanbul Eyüp'te iki kapkaççıya uyarı ateşi açtıkları öne sürülen polislerin
silahlarından çıkan kurşunlarla, bir börekçide çalıştığı belirtilen Alican
Kaynak (14) adlı çocuk hayatını kaybetti.
Ağrı Valisi T. Cumhur
Ersoy, Türkiye-İran sınırından geçmek isteyen mültecilere açılan ateş sonucu Bangladeş
uyruklu 2 kişinin öldüğünü, 3 kişinin de yaralandığını duyurdu.
İstanbul
Ümraniye Dudullu Şehit İsmail Akkoyun Polis Merkezinde nöbet tutan polis memuru
ile elinde tabanca bulunan şüpheli bir kişi arasında kısa süreli çatışma çıktı.
Çatışmada söz konusu kişi polis tarafından vurularak öldürülürken, bu sırada
ölen kişinin üzerinde bulunan bomba patladı. Olay sırasında yoldan geçen 3.5
yaşındaki Furkan Kabadayı adlı çocuk sağ dizinden yaralanarak SSK Göztepe
Hastanesi'ne kaldırıldı.
OHAL
Bölge Valisi Gökhan Aydıner, bölgede sürdürülen operasyonlar kapsamında 10 ayda
351 PKK'lının öldürüldüğünü açıkladı.
İstanbul
Ümraniye'de bir polis karakoluna saldırı düzenlemek isteyen MLKP üyesi bir
kişi öldü. OHAL Valiliği'nin verilerine
göre de Bingöl kırsalında 5 PKK'lı öldürüldü.
Bitlis'in
Güroymak ilçesine bağlı Cevizyatağı köyü kırsalında odun toplamaya giden Ecvet
ile kardeşi Cavit Bozkurt, daha önce araziye döşenen mayına bastı. Mayının
patlaması sonucu Ecvet Bozkurt'un iki ayağı koptu; kardeşi Cavit Bozkurt ise
çeşitli yerlerinden yaralandı.
İstanbul
Bağcılar'da bir çöp kutusunda bulunan bombanın patlaması sonucu Özay Sırtbaş,
Hakan Akerdik ve adı öğrenilemeyen bir kişi daha yaralandı.
İstanbul'da
Adalet Bakanlığı Bakırköy Çok Amaçlı Eğitim Merkezi Tesislerine; Kağıthane'de
Anadolu ve Garanti bankaları ile Şişli'de İş Bankası'na; Esenler Nenehatun
Mahallesi Muhtarlığına; Bahçelievler'de eski Adli Tıp Kurumu binasına;
Esenler'de MHP lokaline; Adana'da Ocak
Temizlik Şirketine bomba atıldı.
Bölgedeki
çatışmaları durdurmak amacıyla Kuzey Irak'a geçen Rahime İnce, Şekernaz Çakar,
Azize Yıldız, Müesser Güneş ve Fahriye Bıkım adlı bayanların avukatları,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptıkları suç duyurusunda, müvekkillerinin
Silopi Jandarma Karakolu'nda gözaltında tutuldukları 3 gün boyunca işkence ve
cinsel tacize maruz kaldıklarını belirtti. Jandarma Karakolu'nda görevli er ve
komutanların TCK 243 ve 421. maddelerine göre cezalandırılmalarını talep eden
avukatlar, müvekkillerine yönelik tüm işkence ve taciz uygulamalarında
"Uzman Çavuş Hüseyin" isimli bir kişinin bizzat yer aldığını
belirterek, bu kişinin hazırlık soruşturması kapsamında tespitinin yapılmasını
talep ettiler.
26
Şubat 1997 yılında gözaltına alınan ve günlerce İstanbul Terörle Mücadele
Şubesi'nde tutulan Asiye Zeybek Güzel, burada yoğun işkenceler görmüş tecavüze
maruz kalmıştı. Güzel gerek İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde polisler
hakkında başlatılan işkence davasında, gerekse örgüt üyeliği iddiasıyla
yargılandığı İstanbul DGM de polislerin kendisine tecavüz ettiğini sıklıkla
dile getirmişti. İÜ Çapa Tıp Fakültesi'nin Güzel'in tecavüze uğradığına dair
verdiği rapor, Güzel için en önemli delil özelliği taşıyordu. Ancak Fatih
Cumhuriyet Başsavcılığı delil yetersizliğini öne sürerek takipsizlik kararı
verdi.
HADEP İstanbul Yönetim Kurulu üyeleri
Cemal Kavak ve Yıldız Aktaş, düzenledikleri basın toplantısında, gözaltına
alınarak işkence gördüklerini söylediler.
Çankırı
Valisi Ayhan Çevik'e düzenlenen saldırı ile ilgili olarak yapılan
operasyonlarda TKP/ML-TİKKO üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Beşir
Kasap, işkence zoruyla ajanlığa zorlandığını ve kabul ettiğini belirterek,
"Peşimi bırakmıyorlar, hayatımdan endişe duyuyorum" dedi. İHD İstanbul
şubesinde basın açıklaması yapan Beşir Kasap, 16 Mart 1999'da gözaltına
alındığında Samsun Emniyet Müdürlüğünde ağır işkencelere maruz kaldığını ve
ajanlığa zorlandığını belirtti.
"Özgürleşmek
için Özgür Genç" dergisini Kadıköy'de satarken 21 Kasım günü gözaltına alınan
ve 24 saat Kadıköy Merkez Karakolu'nda tutulan 5 kişi, polisin şiddetine maruz
kaldıklarını bildirdiler. Keyfi bir şekilde gözaltına alındıklarını söyleyen
dergi okurları, maruz kaldıkları uygulamadan sonra oluşan sağlık sorunlarının
raporlarda da görüldüğünü belirttiler. Gözaltına alınanlardan bir bayan ise
cinsel tacize uğradığını kaydetti. Okurlar, kendilerine kötü muamelede bulunanlar
hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ifade ettiler.
Rüştü
Aytufan'ın " Devletin anayasa ve temel nizamlarını bozmaya kalkıştığı"
gerekçesiyle idam istemiyle yargılandığı Umut Operasyonuna ilişkin açılan 4
sanıklı ikinci dava ile Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel'in yargılandığı ilk
açılan 17 sanıklı dava birleştirildi. Ankara 2 nolu DGM'de görülen davanın
duruşmasına tutuklu sanıklardan Rüştü Aytufan, yazılı olarak hazırladığı dokuz
sayfalık savunmasında, emniyette ifadesinin işkence altında alındığını
savunarak hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Aytufan, "Emniyette
bana 'biz bir duvar ördük. Ancak eksik tuğlaları var. Bunları da senin
tamamlaman gerekiyor. Necdet Yüksel ve Ferhan Özmen'in başına gelenlerin senin
de başına gelmemesi için dediklerimizi kabul et dediler" diyerek kendisini
tehdit ettiklerini öne sürdü. İsmi basında yer alınca korkudan ormanda
saklandığını anlatan Aytufan, " Bir örgüt üyesi ormanda saklanır mı? dedi.
Nurhak
İlköğretim Okulu'nda okuyan 8. Sınıf öğrencisi D.G (16) polislerin okul
müdürünün odasında kendisine işkence yaptığını söyledi. D.G yaptığı açıklamada
15 Kasım günü "okulda kavga çıkardığı" gerekçesiyle bir grup polis tarafından
okul müdürünün odasına götürüldüğünü ve kendisine işkence yapıldığını söyledi.
D.G kafasına telsiz vurulduğunu, hayalarının sıkıldığını ve cinsel tacize maruz
kaldığını ifade etti. Daha sonra götürüldüğü Nurhak İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde
de aynı uygulamalara maruz kaldığını kaydeden D.G savcılığa çıkarılmadan
serbest bırakıldığını belirtti.
Yazdığı
mektupta F tipi cezaevlerinin insan psikolojisi üzerindeki etkilerinin
denenmesi için Adalet Bakanı'ndan eşini evindeki 8 metrekarelik odaya bir hafta
süreyle kapatmasını talep eden Hasan Basri Aydın adlı şahıs tımarhaneye
yatırıldı. Aydın, mektubunda "eğer eşiniz keçileri kaçırmazsa biz de F tipi
cezaevlerini savunacağız" ifadelerine de yer verirken, mektubun Ankara'ya
ulaşmasından sonra harekete geçen Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Küçükçekmece
Cumhuriyet Savcılığından Aydın'ın akli dengesinin yerinde olup olmadığının
araştırılmasını istedi. Savcılığın talebi üzerine Küçükçekmece Emniyet
Müdürlüğü'ne bağlı polisler, ruh sağlığına dair raporun alınması için Aydın'ı
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Mazhar Osman Kliniği'ne yatırdılar.
31
Ekim tarihinde gözaltına alındığını ve işkence gördüğünü belirten Çanakkale On
Sekiz Mart Üniversitesi öğrencisi Veli Han, sorumlular hakkında suç duyurusunda
bulundu. Götürüldüğü Emniyet binasında küfür, kaba dayak, tehdit uygulamalarına
maruz kaldığını ifade eden Han, çırılçıplak soyularak tekmelendiğini,
hayalarının burkulduğunu söyledi.
(Adı yazılacak) Yenier savunmada,
"Polikliniğe muayene edilmek üzere Ulucanlar Cezaevi'nden bir hasta mahkûm
getirildi. Jandarmaların muayene odasından çıkmaması üzerine, onları uyararak
dışarı çıkmaları gerektiğini hatırlattım. Buna rağmen jandarmalar, Cezaevi
Protokolü'nü gerekçe göstererek dışarı çıkmadı. Ben de onlara, tıp mesleğinin
etik kuralları ve hasta haklarına göre bu şartlarda muayene yapamayacağımı
söyledim" dedi. Avukatı Özçelik de, Sağlık Bakanlığı'nın
yönetmeliklerinde, hastanın mahremiyet kurallarına uyularak muayene
edileceğinin hükme bağlandığını hatırlattı.
Mahkeme de jandarmaların 'görevi ihmal' suçlamasına dayanak olarak
gösterdiği Cezaevi Üçlü Protokolü'nün, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin önüne
geçemeyeceğini belirtti. Mahkeme, Dr. Yenier'in görevini ihmal etmediğini,
aksine jandarmaların doktorun görevini yapmasını engellediği sonucuna
varıldığını ve Dr. Yenier'in beraatine karar verildiğini açıkladı.
Manisa'da DHKP-C üyesi oldukları
iddiasıyla gözaltına alınan gençlere gözaltında ağır işkence yapan 10 polise
Manisa Ağır Ceza Mahkemesi, toplam 85 yıl hapis cezası verdi. Mağdur avukatı
Sema Pektaş, sanık gençlere işkence yaptıklarının kanıtlandığını ve bu nedenle
sanıkların her mağdur için ayrı ayrı 1 yıl ile 5 yıl arasında değişen ağır
hapisle cezalandırılmalarını istedi. Savcı, başkomiser ve polis memurlarının
ızdırap verici, bezdirici, fiziki ve manevi haysiyet kırıcı hareketlerde bulunduklarını,
bunun gözlem raporları ve özellikle Yargıtay 8. Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza
Genel Kurulu kararlarıyla sabit olduğunu ifade ederek, sanıkların TCK'nın 243/1
maddesi uyarınca cezalandırılmalarını talep etti. Mahkeme, polisler Levent
Özvez'e 120 ay, Turgut Demirel'e 60 ay, Engin Erdoğan'a 110 ay, Fevzi Aydoğ'a
110 ay, Musa Geçer'e 110 ay, Mehmet Emin Dal'a 110 ay, Turgut Özcan'a 70 ay,
Atilla Gürbüz'e 100 ay, Ramazan Kolat'a 110 ay, Başkomiser Halil Emir'e de 130
ay hapis cezası verdi.
"Sağlam" dediği mağdurların
DGM Adli Tabipliği'nden işkence gördüklerine dair toplam 25 gün rapor alması
sonrası Beyoğlu 9. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Nur Birgen'in
cezalandırılması istendi. Tüm delillerin sanık Nur Birgen'in işkenceyi
gizleyerek görevini kötüye kullandığını ortaya koyduğunu belirten savcı,
mütalaasında "Suçu sabit olduğu anlaşılan sanığın cezalandırılmasını kamu
adına talep ederim" dedi. Savcının 3 yıla kadar hapis istediği sanık
Birgen'in vekiline son savunmasını yapması için süre verildi. Nur Birgen, 18
Temmuz 1995'te gözaltından çıkarılan Mahir Karaçam, Fikret Korkmaz, Barış
Aslan, Tekin İnme, Gülsare Akkuş ve Asur Tavşan'ı muayene etmiş ve mağdurlara
"Herhangi bir darp ve cebir izine rastlanmamıştır" şeklinde rapor
vermişti. Daha sonra 19 Temmuz 1995'te DGM Tabipliği'ne sevk edilen
mağdur 6 kişiye işkence gördüklerine dair rapor verilmişti. Olay sonrası Av.
Metin Narin, Birgen aleyhine İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'na şikayet dilekçeleri vermişti. İstanbul Tabip Odası, yaptığı
soruşturma sonucunda Nur Birgen'e "İşkence izlerini gizleyerek, meslek
etiğine aykırı hareket etmek"ten 6 ay meslekten men cezası vermiş, bu ceza
Türk Tabipler Birliği (TTB) Onur Kurulu tarafından onaylanmıştı. TTB'nin 31
Mayıs 1998'de verdiği men cezasını uygulamayan Adalet Bakanlığı, Beyoğlu Adli
Tıp Şube Müdürü Nur Birgen'i terfi ettirerek Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu
Başkanlığı'na atamıştı. TTB, meslekten men cezasını uygulatmayan Adalet
Bakanlığı kararına iptal davası açmış, Ankara 9. İdare Mahkemesi isteği yerinde
bularak kararı iptal etmişti ancak bu sırada çıkarılan Memur Sicil affı ile
Birgen bir defa daha korunmuştu.
İstanbul
Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr. Şebnem Korur Fincancı'ya
bu kez de "Umut operasyonu" sanıklarına psikolojik rahatsızlık geçirdiği
yönünde rapor verdiği için soruşturma açıldı. Umut operasyonu sanıklarından
Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel'in raporlarını yorumlayarak "travma sonrası stres
bozukluğu" tespit edildiğini rapor eden Fincancı hakkında suç duyurusunda
bulunuldu.
Sendikacı
Süleyman Yeter'in işkencede öldürüldüğüne dair rapor veren Adli Tıp Kurumu 1.
İhtisas Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın, kendisinin görevden
alınması için başvuruda bulunan İstanbul Valisi Erol Çakır hakkında açtığı
tazminat davası mahkemece reddedildi.
TKP(ML)TİKKO
davasından tutuklu altı kişiye işkence yaptıkları gerekçesiyle yargılanan
polisler, 5 yıl sonra teşhis edildi. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
görülen duruşmada davacı Nurettin Kılıçarslan, polislerin işkence izlerini yok
etmek için vücuduna ilaç sürdüklerini belirterek, "yüzüme, cinsel organıma
elektrik verdiler, kaba dayak attılar, hayalarımı sıktılar. Yüzüme tazyikli su
tutarak boğmaya çalıştılar" dedi. Davacı Zübeyde Kayar da, duruşmada hazır
bulunan sanık polisler Ayhan Bektaş, Abdurrahman Kadir Demir ve Metin Öztürk'ün
kendisine işkence yaptığını ve cinsel tacizde bulunduklarını belirterek, ölümle
tehdit edildiğini söyledi.
DSP'li
Sema Pişkinsüt'ün başkanlığı döneminde TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
tarafından yayınlanan işkence raporlarından sonra TBMM'ne toplam 316 işkence
mağduru başvuruda bulundu. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu,
savcılıklara suç duyurusunda bulundu. 316 ihbar için yapılan suç duyurusundan
31'i için savcılık "zaman aşımını" gerekçe göstererek takipsizlik kararı verdi.
12 ihbar için soruşturma sürerken, 14'ü hakkında görevsizlik kararı alındı.
Diyarbakır'da
yakaladıkları zanlıları konuşturmak için işkence yaptıkları iddiasıyla
haklarında dava açılan 18 polisin yargılanmasına Diyarbakır 3. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde devam edildi. Sanıkların avukatlarının duruşmalara yayın yasağı
konulması ve basına kapalı olarak yapılmasını talebini mahkeme heyeti kabul
etmedi. Sanıklar hakkında yakalanan zanlılara işkence yaptıkları gerekçesiyle
5'er yıl hapis cezası isteniyor.
Diyarbakır
Cumhuriyet Savcılığı, Diyarbakır İl Sağlık Müdür Vekili Dr. Emirhan Yardan
hakkında, işkence raporu verilmemesi yolunda Devlet Hastanesi hekimlerine baskı
yaptığı iddiasıyla dava açtı. Dava, Diyarbakır Valiliği'nin, Yardan hakkında,
soruşturma izni vermemesi kararının Bölge İdare Mahkemesi'nce iptali üzerine
açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Muammer Özcan'ın işkence iddiasına
ilişkin hazırladığı iki ayrı iddianameye göre, Silvan'da ikamet eden Mehmet
Sait Dönmüş ile Mehmet Ali Kaplan 30.6.2000 tarihinde PKK'ya yardım ve yataklık
suçlamasıyla gözaltına alındı. Silvan Jandarma Komutanlığı'nda görevli kıdemli
başçavuş İdris Yıldırım ile kıdemli çavuş Tuncay Beden, sorgulama sırasında sanıklara,
penisinden elektrik verme, hayaların sıkılması, dayak vb. yöntemlerle "kötü
muamele"de bulundular. Sanıklar yüzleştirme için ertesi gün götürüldükleri
Diyarbakır'da Devlet Hastanesi'nde muayeneye alındılar. Sanıklarda darp ve
cebir izleri saptayan doktorlar, bu yönde rapor yazdılar. Ancak jandarma
görevlileri, Devlet Hastanesi'nin bu raporunu kabul etmediler. Raporun
değiştirilmesi için il Sağlık Müdür Vekili Dr. Emirhan Yardan devreye girdi.
Yardan doktorlara, "sağlık raporunu değiştirmelerini, aksi halde geriye dönük
tahkikatlar açılabileceğini ve üzüntü verici tayinler olabileceği" yönünde
tehditlerde bulundu. Ancak doktorlar işkence raporunda ısrar etti. Bunun
üzerine sanıklar Jandarma Alay Komutanlığı'na gönderildi. Ancak Jandarma Alay
Komutanlığı da işkence raporları nedeniyle sanıkları kabul etmedi. Sanıklar
tekrar Silvan Jandarma Komutanlığı'na gönderilerek burada sanıkların
vücudundaki darp izlerinin geçmesi beklendi. Sanıklar gözaltına alınmalarından
yaklaşık bir ay sonra 4.7.2000 tarihinde yazılı savunmaları alınarak DGM'ye
çıkartıldı. Diyarbakır Tabip Odası, olayla ilgili olarak İl Sağlık Müdür Vekili
Yardan hakkında soruşturma açılması için savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Ancak Diyarbakır Valiliği İl İdare Kurulu Dr. Yardan hakkında soruşturma
açılmasına izin vermedi. Ancak Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı bu karara itiraz
ederek Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Bölge İdare Mahkemesi, İl İdare
Kurulu'nun kararını bozdu ve sanıklar hakkında soruşturma açılması yönünde adım
atıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Muammer Özcan, önce 25.10.2000 tarihinde
Mehmet Sait Dönmüş ile Mehmet Ali Kaplan'a işkence yaptıkları ve doktor
raporlarını dosyaya koymadıkları gerekçesiyle, Silvan Jandarma Komutanlığı'nda
görevli kıdemli başçavuş İdris Yıldırım ile çavuş Tuncay Beden hakkında TCK'nın
64/1, 243/1 ve 31 (ikişer kez) maddelerinden 5 yıl hapis, ömür boyu kamu
hizmetlerinden men istemiyle dava açtı.
EMEP
Ceyhan İlçe Başkanı Muhsin Çapkın'ın bildiri dağıttığı gerekçesiyle jandarma
tarafından gözaltına alınarak tehdit edildiği belirtildi.
4
Kasım 1999'da Sarıkamış'ta askerlik yaparken "intihar" ettiği belirtilerek
cesedi ailesine teslim edilen Savaş Çiçek'in babası Süleyman Çiçek, İHD
İstanbul Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısında, davayı takip ettiği için
tehditler aldığını söyledi.
ADANA: Özdemir Sabancı Kapalı Yüzme Havuzunun açılışına katılan
Evrensel Gazetesi muhabirleri Halil İmrek ve Sinan Araman; Uğur Mumcu
Meydanı'nda Abdullah Öcalan lehine slogan atan üç HADEP'li; ev ve iş yerlerine
düzenlenen baskınlar sonucu HADEP Adana il yöneticisi 10 kişi; Özgür Barikat
Dergisi muhabiri Mahir Yılmaz Sarı;
ANKARA: YÖK'ün kuruluşunu protesto eden öğrencilerin 95'i; işten
atılmalarını protesto amacıyla Sincan Tansaş önüne giden işçilerin 30'u;
"şüpheli" görülen 262 kişi;
BİNGÖL: Karlıova ilçesine bağlı Aynik köyüne düzenlenen baskında,
aralarında 62 yaşında bir kadının da bulunduğu üç kişi;
BURSA: Uludağ Üniversitesi'nde YÖK aleyhine bildiri dağıtan 28
öğrenci;
ÇANAKKALE: Bozcaada yakınlarında bir gemide 64 mülteci;
DENİZLİ: EMEP'in Denizli İl Başkanı Nesim Aygün ve Manisa İl Başkanı
Bahriye Çay ile birlikte 5 kişi;
DİYARBAKIR: YÖK'ün kuruluşunu protesto eden Dicle Üniversitesi öğrencilerinin 20'si;
EDİRNE: 254 mülteci;
ELAZIĞ: Hozat'ın Türktaner köyünde Emir Orhan, Nurhak Orhan ve
Volkan Taş adlı köylüler;
İSTANBUL: Gülsuyu Mahallesinde evlerine düzenlenen baskınla Yusuf
Ayan, Ali Ayan ve Tamer Çoban adlı Alınterimiz Gazetesi okuyucuları; YÖK'ün
kuruluşunu protesto eden öğrencilerin 35'i; Bayrampaşa Cezaevi önünde F tipi
cezaevleri karşıtı açıklama yapmak isteyen 4 kadın; Devrim İçin Mücadele
Dergisi okuyucusu 9 kişi; mahkemeye çıkarılacakları gerekçesiyle HADEP Ümraniye
İlçe Başkanı Yusuf Filizer ile sekreter Mirhan Avcı; Eminönü'de 35 mülteci; Eyüp'te duvarlara yazı yazdıkları
iddiasıyla iki kişi; HADEP İstanbul il yöneticisi M. Cemal Kavak; F tipi
cezaevlerini protesto amacıyla Galatasaray Lisesi önünde toplananlardan 10
kişi; TÜYAP Kitap Fuarı'nda "Türkçe eğitim hakkı istiyoruz" diye bağıran
öğrencilerin 6'sı; Avcılar'da Abdullah Öcalan lehine gösteri yapan üç kişi;
'ölüm oruçlarına" kayıtsız kalan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunmak
isteyen yedi kişi;
İZMİR: F tipi cezaevlerini protesto amacıyla Konak'ta
toplananlardan Muhammet Pallavuç adlı şahıs; şüpheli görülen 226 kişi;
Narlıdere ilçesinde bir düğüne düzenlenen baskınla HADEP Gençlik Kolları üyesi
8 kişi;
KOCAELİ: Gebze Özel Tip Cezaevi'nde müvekkiliyle görüşmeye giden
avukat Elife Cemre; Metin Yurtsever'in mezarını ziyarete giden Bedriye
Yıldızeli, Nihat Değer adlı öğretmenler; Tuncelililer Derneği Gebze Şubesine
düzenlenen baskında Murat Tüzel adlı şahıs;
KÜTAHYA: Tavşanlı ve köylerine düzenlenen baskınlar sonucu
aralarında imamların da bulunduğu 20 kişi;
MUĞLA: YÖK'ün kuruluşunu protesto eden 17 öğrenci; Yatağan Termik
Santralinde Tes-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Erol Soğancı ile birlikte 22
işçi;
MUŞ: Varto'nun köylerine düzenlenen baskınlarda 80 köylü;
SİİRT: YÖK'ün kuruluşunu protesto eden Dicle Üniversitesi Eğitim
Fakültesi öğrencilerinin 100'ü;
TRABZON: Çimento fabrikasındaki işten atılmaları protesto eden üç
işçi; "Malatyalılar Şafak Değişim Grubu"
üyesi suçlamasıyla 4 kişi;
VAN: Abdullah Öcalan lehine gösteri yapmak isteyen HADEP üyesi 100 kişi
gözaltına alındı.
ADANA : Ev ve iş yerlerine düzenlenen baskınlar sonucu gözaltına
alınan 6 HADEP Adana il yöneticisi;
BİNGÖL: Karlıova ilçesine bağlı Aynik köyüne düzenlenen baskında,
aralarında 62 yaşında bir kadının da bulunduğu üç kişi tutuklandı.
İçişleri
Bakanlığı, İzmir'de geçen yıl gözaltında öldürülen Alpaslan Yelden'in ölümüyle
ilgili olarak haklarında soruşturma açtığı biri başkomiser dokuz polisi idari
yönden suçlu bulurken, ailenin açtığı tazminat davasında ise aksini savundu.
Yelden, 2 Temmuz 1999'da bir cinayet soruşturması kapsamında gözaltına alındı.
Bir süre sonra hastaneye kaldırılan ve 'meçhul erkek' olarak kayda giren
Yelden, beyin travması sonucu yaşamını yitirdi. Baba Halil ve anne Cennet
Yelden'in şikayeti üzerine Başkomiser İbrahim Peker, komiser yardımcıları
Tarkan Gündoğdu, Hakan Ergüden, memurlar Muharrem Çetinkaya, Ali Akyol, Hikmet
Kudu, Yusuf Oyan, Uğur Kocal ve Nevzat Sağoğlu hakkında idari ve adli
soruşturma başlatıldı. Sanıklar hakkında İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
sekizer yıl hapis istemiyle dava açıldı. İçişleri Bakanlığı başmüfettişleri
soruşturma yaptı. İki müfettişin hazırladığı raporda, ölümün nasıl meydana
geldiğinin yapılacak inceleme sonucu belirleneceği, ancak tıp ve ilkyardım
bilgisine sahip olmayan sanıkların, Yelden'i bayıldıktan sonra üç saat süreyle
büroda tuttuğu için kusurlu olduğu belirtildi. Raporda gözaltının usule aykırı
olduğu kaydedilerek, sanık polisler hakkında 'görevi ihmalden' de
yargılanmaları için savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Bu dava devam ederken
Yelden'in ailesi İçişleri Bakanlığı'na 45 milyar liralık tazminat davası açtı.
Bu davaya savunma dilekçesi gönderen bakanlık, kendi müfettişlerinin
hazırladığı raporun tersine, dilekçede, "Yelden aşırı sinirlenme sonucunda
depresyona girerek aniden bayılıp sandalyeden yere düşerek başını yere çarpması
sonucu ölmüştür" diyerek davanın reddini istedi. Yelden ailesinin
avukatları da cevap dilekçesinde "Yelden gözaltında fenalaşıp hastanede
kurtarılamayarak ölmüştür. Sadece bu gerçek bile, ölüm olayında idareyi sorumlu
tutar" dedi.
1994
yılındaki Nevroz gösterileri sırasında gözaltına alınan Velathan Gülşenoğlu
adlı şahsı, İstanbul Kasımpaşa Karakolu'nda tabancayla öldürdüğü gerekçesiyle
ve 8 aydır gıyabi tutuklu olarak aranan sanık polis Abdullah Bozkurt'un, halen
Isparta Eğridir Emniyet Müdürlüğü'nde polis olarak görev yaptığı ortaya çıktı.
Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Bozkurt'un tutuklanması kararını 17 Nisan
2000'de vermişti.
1994'te
gözaltına alınarak Gazi Karakolu'nda öldürülen Bayram Duran'ın davası Denizli
1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 7 polisin yargılandığı davada, biri karakol
amiri (Ahmet Şengül) 3 polis beraat etti. Mevlüt Salgar, Ahmet Aşıcıel, Ayhan
Köşker ve İsmail Usman isimli polis memurları ise "..... görevleri sırasında
katil kastı ile olmayan darp ve cebir eylemleri sonucu failce bilinmeyen
ahvalin birleşmesi neticesi faili gayri muayyen şekilde adam öldürmek" suçundan
2 yıl 9 ay 10 gün ağır hapis cezasına çarptırıldılar.
İçişleri
Bakanı Sadettin Tantan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde olayların
durmasından sonra köye geri dönüş için uygulamaya konulan projelerin devam
ettiğini ve bunun için bütçeye 3.2 trilyon liralık ödenek ayrıldığını söyledi.
Siirt
ve Eruh ilçesine bağlı 8 köyün arazileri korucular tarafından göçerlere kiraya
verildi. 1994 yılından beri kullanamadıkları arazilerinin 20 milyar
karşılığında kiraya verildiğini belirten Payamlı (Terhan), Çimenbaşı (Merge),
Avanos (Awanas), Bölüklü (Kezerok), Kasırcelo, Şıdada, Kuşdalı (Şaura) ve
Bilgili (Dıha kevin) köylüleri dava açacaklarını söylediler.
CEZAEVLERİNDE
YAŞANAN OLAYLAR
Adalet Bakanlığı'nın
1 Ekim tarihli verilerine göre cezaevlerinde 72.841 tutuklu ve hükümlü kalıyor
(toplam cezaevi sayısı 556 ve buraların kapasitesi 72.535). Ceza ve Tevkif
Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun da artık cezaevlerinin dolduğunu ve af çıkarılmaması durumunda ciddi
sıkıntılar doğacağını ifade etti. Ertosun özellikle Batı Anadolu ve Marmara
bölgesindeki cezaevlerinin diğer bölgelerdeki cezaevlerine oranla çok daha dolu
olduğunu belirterek, "Cezaevlerinin doluluğunun yanında bir de bölgesel dengesizlikler
var, bunların da çözülmesi gerekiyor" dedi.
Burdur Cumhuriyet Savcısı Tahsin Uyav,
"Cezaevi İdaresine karşı toplu isyan çıkardıkları" iddiasıyla 61 tutuklu ve
hükümlünün 7,5 yıla kadar ayrı ayrı hapis cezasına mahkum edilmesini istedi.
Tahsin Uyav hazırladığı iddianamede, tutuklu ve hükümlülerin cezaevini 30
milyar lira zarara uğrattığını öne sürdü. Uyav, mağdur durumdaki tutuklu ve
hükümlülerin operasyon sırasında koğuşlarda yangın çıkardıklarını, ellerine
geçirdikleri sopa, taş ve demirlerle güvenlik güçlerine mukavemet ederek, toplu
isyan çıkardıklarını iddia etti. İddianamede bazı tutukların mahkemeye ifade
vermek için çıkmamakta direnmeleri, diğer mahkumların da bu tutuklulara destek
vererek isyan başlatması üzerine operasyon yapıldığı belirtilerek,
jandarmaların tutukluların mahkemeye çıkartılmasının sağlanması ve isyanın
bastırılması için görevlendirildiği kaydedildi.
Cezaevlerinde
artış gösteren olaylar konusunda, TBMM Genel Kurulu'nda genel görüşme açılması
istemi, hükümet ortaklarının oylarıyla reddedildi. Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk, değişik cezaevlerinde 857 tutuklu ve hükümlünün açlık grevinde
bulunduğunu ve F tipi cezaevine dönük altyapının tamamlanması için affın
çıkması gerektiğini söyledi.
Açlık
grevi ve ölüm oruçlarının yaygınlaşması üzerine açıklama yapan Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk, Aralık'ta açılması planlanan F tipi cezaevlerinin "yakın bir
tarihte hizmete girmelerinin" beklenmediğini bildirdi.
Adalet
Bakanlığı Sincan F tipi cezaevini basın mensuplarına gezdirdi. Gezide basın
mensuplarının ilgisi 'hücre' eleştirisi getirilen tek kişilik odalarda
yoğunlaştı. Konuyla ilgili soruları yanıtlayan Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürü Ali Suat Ertosun, 'tek kişilik odaların aynı zamanda hücre olarak da
kullanılabileceğini' söyledi. Ertosun, "Tek kişilik odalar aynı zamanda
disiplin cezası almış mahkumlar için hücre olacak. Disiplini bozan mahkumlar
buraya konulacak ve izole edilecek" dedi.
İzmir
Barosu avukatlarından Gül Kireçkaya Buca Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlülerin
insanca yaşam taleplerinin yerine getirilmediğini söyledi.
Gaziantep E Tipi Cezaevinde kalan 10
hükümlü, affın gecikmesi ve kapsamının daraltılmasını protesto etmek için hap
içerek toplu intihar girişiminde bulundu.
Antalya
E Tipi Cezaevi'nde PKK davasından tutuklu bulunan Seyithan Akan adlı şahıs,
yaptığı yazılı açıklamada, Diyarbakır DGM'de 24 Ekim günü yapılan duruşmasına
götürülmediği için 9 Ekim günü açlık grevine başladığını duyurdu.
Yaptığı
bir konuşma nedeniyle bir yıl hapis cezasına çarptırılarak Ulucanlar Kapalı
Cezaevi'ne konulan SİP Merkez Yönetim Kurulu eski Üyesi Selahattin Akdağ'ın,
bulunduğu mekanda gardiyanların saldırısına uğradığı belirtildi.
Uşak
E Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Karagümrük çetesi başı Nuri Ergin (Nuriş) ve
adamları, çıkarttıkları isyanda, aynı cezaevindeki 5 mahkumu, bir başka çetenin
elamanı oldukları gerekçesiyle işkence ederek öldürdü. İsyan sırasında, cezaevi müdürü ile 4
yardımcısı ve geri kalanı gardiyanlar olmak üzere 29 kişi rehin alınırken, Cezaevi
2. Müdür Yardımcısı Ersin Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 9 kişi yaralandı.
Bu olayların yaşanmasından önce Emniyetin Adalet Bakanlığı'na bir uyarı yazısı
yazdığı ve Uşak Cezaevinde meydana gelebilecek olayları teker teker sıraladığı
belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele
Daire Başkanlığı'nca hazırlanan uyarı yazısında, sekiz mahkumun Uşak E tipi
cezaevine gönderilmesinin ardından Nuriş'in çetesinin cezaevinde olay
çıkaracağı yönünde istihbarat edinildiği belirtildi. Yazıda Adalet Bakanlığı
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün Uşak Cezaevinde meydana gelebilecek
olayların önlenmesi için tedbir alması istendi.
Çankırı
E Tipi Cezaevi'nde adli suçlardan hükümlülerin bulunduğu koğuşta iki mahkum
arasında çıkan ve daha sonra genişleyen olayda Mustafa Kılıç adlı mahkum
yaralandı.
Bingöl'de
yaptığı bir konuşma nedeniyle hakkında verilen bir yıllık hapis cezası onanan,
eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın karar düzeltme talebi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca
reddedildi. Bu durumda tüm hukuki yolları tüketen Erbakan, yasal bir düzenleme
yapılmadığı takdirde 14 Ocak 2001'de cezaevine girerek 4 ay 24 gün hapis
yatacak.
Cumhuriyet
gazetesi yazarları Sadullah Usumi ve Aydın Engin ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Fikret İlkiz, "Türk Silahlı Kuvvetleri ile Türkiye Cumhuriyeti'ni tahkir ve
tezyif etmek" suçlamasıyla yargılandıkları davadan beraat ettiler.
İSTENEN
CEZA
İstanbul DGM savcılığından, yeni açılan
Bağcılar Adliyesi'ne savcı olarak tayin edilen Mete Göktürk hakkında, 14 Temmuz
1999'da basında yer alan bir yazısında HSYK'na hakaret ettiği gerekçesiyle
Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeni bir dava açıldı. Savcı Göktürk konuyla
ilgili yaptığı açıklamada, 3 yıl içinde 3 kez görev yaptığı kürsüden indirilip
sanık sandalyesine oturtulduğunu hatırlatarak şunları söyledi: "Ön
soruşturmayı yapan Fatih Cumhuriyet Başsavcısının, sözkonusu yazıda suç unsuru
bulunmadığı yönündeki fezlekesine, bilirkişi raporuna, davanın zaman aşımına
uğradığı ve ilk celsede düşeceği bilinmesine karşın Adalet Bakanlığı emriyle
dava açıldı. Çünkü amaç, adil yargılama değil, mahkemece işin esasına girmeden
davanın düşmesini sağlamaktı. Böylece savunma hakkımdan yoksun bırakılacak,
temize çıkmam engellenmiş olacak, bu da başarılmış görünüyor." Göktürk, önceki
iki davadan berat etmişti.
Diyarbakır
Meryemana Kilisesi Papazı Yusuf Akbulut hakkında TCK'nın 312'inci maddesi
uyarınca 'halkı din, dil, mezhep ve bölge farklılığı gözeterek kin ve
düşmanlığa tahrik etmek' suçlamasıyla üç yıla kadar hapis istemiyle dava
açıldı. Akbulut ABD Temsilciler Meclisi'nde
Ermeni soykırımı yasa tasarısının tartışıldığı sırada "Ermeniler kadar
Süryaniler de soykırımdan geçirildi" açıklamaları yapmıştı.
Rize
eski Milletvekili Şevki Yılmaz için hazırladığı türküde, TCK'nın 312/1 maddesi
uyarınca 'kanunun suç saydığı bir fiili açıkça övmek' suçunu işlediği
iddiasıyla, türkücü İsmail Türüt'ün 2 yıla kadar hapsi istendi.
İstanbul'da
8 yıldan beri faaliyet yürüten Kürt Enstitüsü hakkında, "yasal olmadığı" gerekçesiyle
dava açıldı. Şişli Cumhuriyet Savcılığı, tarafından açılan davada Enstitü
Başkanı Hasan Kaya'nın 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Enstitüde, Kürtçe ders verildiği ve kurs açıldığı savunulan iddianamede, bunun
Anayasanın 42. Maddesi ve 625 sayılı
Özel Öğretim Kurumları yasasına aykırı olduğu belirtildi.
HADEP
Genel Başkan Ahmet Turan Demir'in de aralarında bulunduğu 16 eski HADEP
yöneticisinin, hazırladıkları bir bildiride yer alan ifadelerle "Devletin
bölünmezliği aleyhine propaganda yaptıkları" gerekçesiyle 3'er yıla kadar ağır
hapis istemiyle yargılanmalarına Ankara 2 Nolu DGM'de başlandı.
Evrensel
Gazetesi Yazı işleri Müdürü Fatih Polat ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Bülent
Falakaoğlu, Polat'ın 21 Nisan 2000 tarihinde "Ufuk" köşesinde yayınlanan "
Komuta altındaki Demokrasi" başlıklı yazısında "Cumhuriyet, TBMM ve TSK'yı
neşren tahkir ve tezyif" ettikleri gerekçesi ile Bakırköy 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde yargılandılar. Polat'ın 5680 sayılı yasanın 16/1 ve TCK'nın
159/1. Maddesinden yargılandığı duruşma sonunda mahkeme heyeti davayı 20 Mart
2001 tarihine erteledi.
Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı, kapatılan RP'nin Genel Başkan yardımcısı Şevket Kazan
hakkında, Kanal 7 televizyonunda yayınlanan bir programda yaptığı konuşmada,
Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı ve üyelerinin kişilik haklarına hakaret ettiği
gerekçesiyle 16 aya kadar hapis istemiyle dava açtı. Kanal 7 Televizyonu Haber
Dairesi Başkanı Ahmet Hakan Coşkun ve Siyah Beyaz programının yapımcısı Zahid
Akman'ın da 16'şar aya kadar hapisleri istendi. Kazan'ın Zahid Akman
yönetiminde canlı yayınlanan programda yaptığı konuşma ile müştekilerin kişilik
hakları, şerefleri ve onurlarına hakaret ettiği ifade edilen iddianamenin
sonunda ise, Şevket Kazan, Ahmet Hakan Coşkun ve Zahid Akman'ın TCK'nın "sövme"
hükmünü içeren 482/son ve "resmi sıfatlılara işlenen cürümler-cezayı artıran
hal" fiilini düzenleyen 273. Maddeleri uyarınca, 3 ay 15 er günden 16'şar aya
kadar hapisleri talep edildi.
F
tipi cezaevlerini insanlığa aykırı bularak karşı çıkan 51 kişi hakkında "Tüm
örgütlerin genel işlevine yardım" tanımıyla ceza yasasında bile bulunmayan bir
suç oluşturularak DGM'de dava açıldı. İddianame sonunda sanıkların hal ve
sıfatını bilerek "örgüte yardım ve yataklık" ettiği belirtilerek 4.5 yıldan 7.5
yıla kadar ağır hapis cezası istendi.
Cezaevinde
tutuklu bulunan Murat Dil ve Sevgi İnce'nin tedavilerinin yapılması için Adalet
Bakanlığı'na yazdığı dilekçede "Cumhurbaşkanına gıyaplarında hakaret" ettiği
gerekçesiyle öğretmen Hasan Basri Aydın hakkında dava açıldı. İstanbul 6. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında Aydın savunmasını yaparak
"Bu bozuk sistemle uyumlu hale gelmediğim için bana verilecek ceza ne olursa
olsun şeref madalyası olarak saklarım" dedi.
VERİLEN
CEZA
Erzurum
DGM'de yargılanan HADEP'li Van Belediye Başkanı Şahabettin Özaslaner'le Batman
Belediye Başkanı Abdullah Akın, "halkı bölge farklılığı göstererek kin ve
düşmanlığa tahrik etmek" suçlamasıyla 10'ar ay hapis cezasına çarptırıldılar.
Mahkeme heyeti, bu cezalarda 1/6 oranında indirim yaparak 10'ar ay hapis ve 1
milyar 260'ar milyon lira para cezasına çevirdi. Belediye başkanlarının ceza
almalarına neden olan konuşmalar, 3 Eylül 1998 yılında HADEP Ağrı İl
Kongresi'nde yapılmıştı.
HADEP
Genel Başkanı Ahmet Turan Demir'e, İzmir İl Başkanlığı döneminde Manisa'daki
bir konuşmasında "bölücülük propagandası" yaptığı gerekçesiyle İzmir DGM'ce 1
yıl hapis ve 800 milyon lira da para cezası verildi. Mahkeme Demir'in
duruşmalardaki iyi halini göz önünde bulundurarak, cezayı 10 ay hapis ve 666
milyon lira para cezasına indirdi.
CEZAEVİNE
GİREN DÜŞÜNCE MAHKUMU
Çağdaş
Gazeteciler Derneği İstanbul Şubesi eski Başkanı gazeteci Nevzat Onaran,
"Düşünceye Özgürlük
RTÜK
tarafından 90 gün süreyle kapatma cezası verilen Ufuk TV mahkeme kararıyla
yürütmeyi durdurma kararı aldı. Malatya'nın yerel televizyonlarından olan Ufuk
TV, 25 Haziran 2000 tarihindeki yayınında HADEP'in düzenlediği paneli haber
olarak vermişti.
Antalya'nın
Finike ilçesine bağlı Hasyurt Belde Belediye Başkanı Mahmut Esen ve 2 belediye
görevlisi, beldede çekim yapan "Arena" programı çalışanlarına saldırdıkları
gerekçesiyle jandarma tarafından gözaltına alındı.
RTÜK Başkanı Nuri Kayış, 2000 yılında 4087 gün
yayın durduklarını açıkladı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuşan Kayış,
2000 yılında 175 bin 200 saat televizyon, 21 bin saat radyo yayını
değerlendirildiğini ve radyo ve televizyonlara toplam 210 uyarı cezası ile 4087
gün yayın durdurma cezası verdiklerini söyledi.
KAPATILAN/TOPLATILAN/YASAKLANAN YAYIN VE ETKİNLİK
Yeni
Evrensel Gazetesi, İstanbul 1 Nolu DGM tarafından değiştirilmesi tartışılan
TCK'nın 312/2. maddesi uyarınca bir ay kapatma cezasına çarptırıldı. Karara
gerekçe olarak, 17 Mart 2000 tarihinde gazetenin 11. sayfasında Ender İmrek imzasıyla
yayınlanan "Ateşten bir bayram Newroz" başlıklı yazı gösterildi.
Hayri
Argav'ın yazdığı ve Peri yayınları tarafından yayınlanan "Batının Yeni Doğu
Seferi (NATO, Doğu, Türkiye, Kürtler) adlı kitap İstanbul 5 nolu DGM tarafından
toplatıldı. Toplama gerekçesinde, "Dünyanın hızla küçük devletlere bölündüğü
bir dönemde 40 milyonluk bir halk olarak Kürtlerin de bu gelişmenin dışında
kalamayacağı ve bir gün mutlaka bağımsız devlet kuracağı ana fikri detaylı
biçimde işlenmiştir" denilerek bunun 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8.
Maddesine göre suç oluşturduğu belirtildi.
Arayış
yayınlarının ilk kitabı olarak yayına hazırlanan "Faşizme Karşı Devrimci
Birleşik Cephe (FKDBC) 1982 Yazıları" isimli kitap, Ankara 1 nolu DGM'nin
kararıyla, basıldığı matbaada polis tarafından toplatıldı
Özgür
Gelecek Gazetesi'nin 24. sayısı; Özgür
Gelecek Gazetesi'nin 24 Kasım-7 Aralık tarihli sayısı; Devrimci Demokrasi Gazetesi'nin 19. ve 20.
sayıları toplatıldı.
OHAL
Valiliği, Kürtçe yayınlanan Rojeva Welat dergisinin satışını ikinci
haftada yasakladı.
Sabah
Gazetesi, köşe yazarı Cengiz Çandar'ın 'Suç İtirafı' başlıklı yazısını
yayınlamadı. Gazete, yayımlamadığı söz konusu yazı yerine Çandar'ın köşesinde,
Çandar'dan habersiz bir açıklama yaptı. Açıklamada, Çandar'ın yayınlanmayan
yazısında suç unsuru bulunduğu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hakaret içerdiği
belirtildi. Yazısını revize etmesi istenen Çandar'ın bu isteğe 'ben yazımı
çekmiyorum, isterseniz yayınlamayın' cevabı verdiği kaydedilen açıklamada,
ayrıca Çandar'ın 'Sabah'ta yayınlanmazsa, değişik yayın organlarında
yayınlanacaktır. Hem de Sabah'ı suçlayan ifadelerle....' diyerek şantajda
bulunduğu belirtildi. Gazete yönetiminin kendisini hedef gösterdiğini söyleyen
Cengiz Çandar'a bir sansür de katıldığı bir televizyon programından geldi.
İnterstar Televizyonunda yayınlanan ve Kürşat Başar'ın sunduğu "Her şey
yolunda" programına katılan Çandar, Çevik Bir ve Erol Özkasnak'ın baskısına
uğradığını anlatmaya başladığı sırada yayın bir klip ve reklam kuşağıyla
kesildi. 40 dakika daha sürmesi gereken ve banttan yayınlanan program Çandar'ın
"O dönemde gazetem beni arkamdan bıçakladı" diyerek Erol Özkasnak ve Çevik
Bir'den bugün hesap sorulmasını istemesi üzerine sansürlendi.
ETV'de
katıldığı açık oturumda RTÜK'deki yolsuzluk ve usulsüzlükleri gündeme getiren
İstanbul Milletvekili Erol Al'ın konuşması aniden kesildi.
MHP
Erzincan İl Başkanlığı'nda yapılan basın toplantısını izlemek üzere MHP
binasına giden yerel Öz Söz gazetesi muhabiri Halit Çalık MHP'liler tarafından
dayakla tehdit edilerek zorla toplantı salonundan dışarı çıkarıldı.
İstanbul
Bağcılar'daki Milliyet Gazetesi merkez binasına, kimin ya da kimlerin sıktığı
belirlenemeyen bir kurşun isabet etti.
Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'in Anayasa Mahkemesi ziyareti sırasında, bir polis memuru,
TGRT kameramanı Şakir Aksu'yu tartakladı.
Başbakana,
Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerini doğrudan atama yetkisini veren tasarı TBMM
Anayasa Komisyonu'nda kabul edildi. Tasarı yasalaşırsa, Başbakan istediği
kişiyi ihtisasına bakmaksızın Din İşleri Yüksek Kurulu'na atayabilecek. Şu
anda16 kişilik Yüksek Kurul üyelerini, Diyanet İşleri Başkanı, Başkan
Yardımcısı, Diyanet Daire Başkanları, İlahiyat Fakültelerinden ikişer hoca ile
taşradan 18 bölge temsilcisinden oluşan "Aday Tespit Kurulu" seçiyor.
Milli
Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, Milli Güvenlik Kurulu'nda 'İrticayla Mücadele
Stratejisi' kapsamında benimsenen, 'imam hatip liselerine kız öğrenci
alınmaması' önerisine karşı çıktı. Bu önerinin eğitim felsefesine aykırı
olduğunu savunan Bostancıoğlu "Bizim din eğitimi almış çağdaş kadınlara da
ihtiyacımız var" diye konuştu.
Üniversitelerde
uygulanan başörtüsü yasağının kanunla değil, yönetmelik ve tüzüklerle uygulandığını
belirten FP, bu uygulamaya son vermek için TBMM'ye kanun teklifi verdi. FP Grup
Başkanvekili Bülent Arınç ve bir grup
arkadaşı tarafından TBMM Başkanlığı'na verilen kanun teklifinde 2547 sayılı YÖK
Kanununa "Yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir. Bu konuda
yasaklayıcı veya sınırlayıcı düzenlemeler ancak açık bir kanun hükmüyle
yapılabilir" maddesinin eklenmesi istendi. Kanun teklifinde bu kanunun
yasalaşarak yürürlüğe girmesiyle birlikte, bu nedenle verilmiş tüm ceza ve hükümlerin
ortadan kaldırılması, bu tür cezalarla sınavlarına giremeyen öğrencilere sınav
hakkı verilmesi istendi.
Samsun
Bölge İdare Mahkemesi'nin bayan hakimi Nermin Kurt ve 6 hakim arkadaşı
hakkında, "eşleri başörtüsü taktığı ve toplu halde cuma ile teravih namazlarına
gittikleri" gerekçeleriyle soruşturma açıldı. Bayan hakim Kurt da, 'eşi
başörtülü olmak ve toplu halde cuma ve teravih namazı gitmek'ten yargılanıyor.
Bayan hakime isnat edilen suçun komikliğinin yanı sıra, bu olayla ilk kez
devletin resmî bir belgesinde cuma ve teravih namazına toplu olarak gitmek suç
gerekçesi olarak gösterildi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün onayı ile
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)'na tevdi edilen ve altında Adalet
Bakanlığı Müsteşarı İhsan Erbaş, Ceza İşleri Genel Müdürü Nihat Turan'ın
imzaları bulunan "çok gizli" ibareli yazı ile haklarında soruşturma
açılan hakimlere isnat edilen 'suçlar' şöyle sıralanıyor: "Adı geçen
hakimlerin; eşlerinin kapalı ve başörtülü giyim tarzını benimsedikleri, kendilerinin
sosyal ve özel yaşantılarında mesleğe yakışmayan davranışlarda bulundukları,
toplu halde ve bir tören havasında cuma ve teravih namazlarına gittikleri....
Sosyal ve özel yaşantıları ve eşlerinin kapalı ve başörtülü giyim tarzı
nedeniyle çevrede olumsuz imaj yarattıkları, başörtüsü taktıkları gerekçesiyle
haklarında disiplin cezası uygulanan ya da bu nedenle okula alınmayan
öğrenciler tarafından Samsun İdare Mahkemesi'ne açılan davalarda türbanlı
öğrenciler lehine kararlar verdikleri, Atatürkçü, laik ve demokrat olduğu
bilinen kişiler tarafından açılan davalarda ön yargılı davrandıkları..."
Adalet Bakanlığı müfettişlerinin, soruşturulan hakimlerin hiçbirisinin
ifadesine başvurmadığı, kendileriyle konuşmadığı ve birçoğunu tanımadığı ortaya
çıktı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda soruşturmaları süren Samsun Bölge
İdaresi Mahkemesi'nin eski 7 hakimi daha, önce başörtülü öğrenciler lehine
karar verdikleri gerekçeleriyle görev yerlerinden alınarak değişik bölgelere
sürülmüşlerdi. HSYK'dan ihraç kararları çıkarsa hakimler meslekten çıkarılıyor
ve tıpkı Yüksek Askeri Şura kararlarında olduğu gibi kendilerine yargı yolu da
kapanıyor.
Milli
Eğitim Bakanlığı, Orta Öğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme, Devlet
Parasız Yatılılık ve Bursluluk, Açık İlköğretim, Açıköğretim Lisesi ve diğer
sınavlara girecek öğrencilerin okul kıyafetleriyle bu sınavlara kabul
edilmesini istedi. Sınavlarda görev alacak kişilerin yürürlükteki mevzuata
uygun kılık-kıyafet ile görevlerine gelmeleri istenen genelgede, İlköğretim ve
ortaöğretim seviyesinde yapılan sınavlara katılan öğrencilerin de okul
kıyafetiyle sınava girmelerinin sağlanması uyarısında bulunuldu. Bu genelgeyle
birlikte, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak yapılan tüm sınavlarda
başörtüsü yasaklanmış oldu.
KAMU GÖREVLİLERİNE YÖNELİK BASKILAR
Malatya'da
çeşitli okullarda görev yapan Nebahat Ünver, Ummiye Karaşin, Nurcan Berber,
Selma Malkoç, Nezahat Özkan, Yeşim Ergül, Hülya Cenk ve Mefaret Kılıç adlı
öğretmenlerin görevlerine başörtülü oldukları gerekçesiyle son verildi.
Eskişehir
Salih Zeki Lisesi öğretmeni Kadriye Yılmaz, başörtülü olduğu gerekçesiyle açığa
alındı.
Alanya
Demirtaş İlköğretim okulunda görev yapan Fatma Aydın ile Erzurum Ziya Gökalp
Lisesi Öğretmeni Aynur Çiftçi, başörtülü oldukları gerekçesiyle memuriyetten
atıldılar.
ÜNİVERSİTELERDEKİ BASKILAR
Ülke
genelindeki üniversitelerin tamamında başörtüsü yasağı devam etti. Gazi
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitim Merkezi'nde yedi; Ankara
Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde de 10 öğrenci hakkında başörtülü oldukları
gerekçesiyle soruşturma açılırken Bilkent Üniversitesi'nde başörtülü 7
öğrenciye kınama cezası verildi.
Samsun
19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili Bilal Dindar, başörtülü
öğrencilerin başörtüsü yasağını protesto etmesi üzerine, önce okulun
kapatılacağı tehdidinde bulundu; daha sonra da derslere başörtülü olarak giren
öğrencilere bir uyarı yazısı göndererek, 20 Kasım tarihinden sonra başörtülü
olarak derse giren öğrencilerin okuldan atılacağını söyledi.
ORTA ÖĞRETİM YAŞANAN BASKILAR
Okullarında
sürdürülen başörtüsü yasağına direndikleri için Ankara Merkez İHL'de okuyan iki
öğrenciye ikişer gün, Balıkesir İHL'deki 48 öğrenciye üçer gün, Kırıkkale
İHL'de 20 öğrenciye üçer gün, Bartın İHL'de 80 öğrenciye üçer gün okuldan
uzaklaştırma cezası verildi.
Denizli
İHL'de sürdürülen başörtüsü yasağı nedeniyle 8 öğrenci okuldan ayrılmak zorunda
kaldı.
KAPATILAN KURS/YURT/MESCİT/OKUL
Uşak'ta
Özel Hilal İlköğretim Okulu ve Özel Hilal Lisesi, "irticai çalışmalarda"
bulundukları iddiasıyla Uşak Valisi Ayhan Çevik'in istemiyle Milli Eğitim
Bakanlığı'nca sürekli olarak kapatıldı. Kapatma gerekçesi olarak, yapılan
denetimlerde, öğretmenlerin uyarılmalarına karşın derslere başörtüsüyle
girdikleri, bütün sınıflarda öğrencilerin başörtüsü taktıkları belirtildi.
İlköğretim okulundaki 107 öğrenciyle lisedeki 57 öğrencinin Uşak'taki başka
okullara gönderileceği kaydedildi.
Milli
Eğitim Bakanlığı'na bağlı Talim ve Terbiye Kurulu'nun alt katındaki mescit
kapatıldı. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından dizayn edilen mescitte Diyanet'in
resmi imamları görev yapıyordu. Mescit 16 yıldır hizmet veriyordu.
YARGILAMALAR
Başörtülü
olarak okula alınmadığı için dönemin Mimar Sinan Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nur Alkış'ı darp ve tehdit ettiği iddia edilen Döndü
Çoban adlı öğrencinin 1 yıl 7 aya kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada esas hakkındaki görüşünü
açıklayan Cumhuriyet Savcısı Nihat Özer, YÖK'ün aldığı karar gereğince Mimar
Sinan Üniveristesi'ne de öğrencilerin başörtülü olarak derslere girmesine izin
verilmediğini söyledi. Savcı, Üniversitenin Matematik Bölümü'nde öğrenci olan
Çoban'ın da bu nedenle bölümünün bağlı bulunduğu Fen Edebiyat Fakültesi'nin
olay tarihindeki Dekanı Prof. Dr. Nur Alkış'a karşı husumet beslediğini iddia
ederek sanığın "tehdit" ve "bir kişiye cismen zarar vermek" suçlarından 4 ay
ile 1 yıl 7 ay arasında hapis cezasına çarptırılmasını istedi.
İstanbul
Küçükköy Kazım Karabekir İHL'de eğitim sezonu başında uygulamaya başlanan
başörtüsü yasağını protesto ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan ve daha
sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan 10 öğrencinin yargılanmasına
Gaziosmanpaşa Adliyesi'nde başlandı. Duruşmada biri hariç sanıkların tümü hazır
bulunurken, sanıklar kendilerine yöneltilen suçlamaları reddettiler.
Öğrenciler, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetten
yargılanıyor.
GAYRİMÜSLİM AZINLIKLAR ÜZERİNDEKİ BASKILAR
Yazar
Ilgaz Zorlu, nüfus kağıdındaki din hanesinde yer alan "İslam" ibaresini
"Yahudi" olarak değiştirmek için açtığı davayı kazandı. Ilgaz Zorlu kazandığı
davayla bir ilki gerçekleştirirken bir Sabetaycı dünyada ve Türkiye'de nüfus
kağıdına ilk defa "Musevi" ibaresini koydurdu. Zorlu, avukat Salih Döğücü
aracılığıyla İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davada "aslında
Yahudi" olduğunu, Yahudi bir annenin çocuğu olduğunu ve dini inanışının Musevi
olduğunu, yaşamını da bu inanç çerçevesinde devam ettirdiğini belirterek, nüfus
kağıdında din hanesinde "Musevi" yazılmasını istemişti.
Danıştay
8. Dairesi, 19 Ekim 2000 tarihinde aldığı bir kararla, genel liseye geçişine
izin verilmeyen İnan Mirasyedi adlı öğrenci ile ilgili işlem hakkında
"yürütmenin durdurulması" kararı verdi. Oybirliği ile alınan kararda,
genel liseye geçişleri yasaklayan MEB kararının hukukî dayanaktan yoksun olduğu
vurgulandı. Danıştay 8. Dairesi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu,
daha önce de hazırlık sınıfından sonra genel liseye geçemeyen bir öğrenci
hakkında aynı kararı vermişti. Milli Eğitim Bakanlığı, 19 Ekim 1998 ve 15 Eylül
1999 tarihlerinde yayınladığı 2 ayrı genelge ile meslek lisesi öğrencilerinin
genel liselere nakillerini yasaklamıştı. MEB'in, meslek lisesinden genel
liselere geçişi yasaklayan bir yönetmelik olmamasına rağmen genelgelerle yasağı
sürdürmesi dikkat çekiyor.
Eğitim-Sen
Diyarbakır Şubesi üyesi 12 kadın öğretmen hakkında Ankara'da düzenlenen
"Yoksulluğa ve Şiddete Hayır" yürüyüşüne katılmak için izinsiz il dışına
çıktıkları gerekçesiyle soruşturma açıldı.
Samsun
19 Mayıs Üniversitesi'ndeki rektör atamasını protesto amacıyla izinsiz gösteri
yaptıkları gerekçesiyle 85 öğretim üyesi ve öğretim görevlisiyle üniversite
personeli hakkında Cumhuriyet Savcılığı'nca dava açıldı. 297 oy alan Prof. Dr.
Osman Çakır'ın yerine, 71 oy alan Prof. Dr. Ferit Barnay'ın rektör olarak
atanmasını protesto ettikleri gerekçesiyle 92 öğretim üyesinin daha önce
ifadelerine başvuran Samsun Cumhuriyet Savcılığı, 85 kişi hakkında, 2911 Sayılı
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefetten dava açtı.
Selçuk
Üniveritesi Eğitim Fakültesi öğrencilerinden M. Can Korkmaz ve Tevfik
Büyüksarı, HADEP'in bir eylemine katıldıkları gerekçesiyle birer yarı yıl
okuldan uzaklaştırıldılar. Çanakkale Onsekiz Mart Üniveristesi'nde okuyan 64
öğrenci hakkında, Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdikleri bir dilekçede yeralan
ifadeler nedeniyle soruşturma açıldı.
İzmir
Karşıyaka Behçet Uz Lisesi Müdürü Rasim Gönültaş, yardımcısı Ramazan Çetin ve
iki öğretmen hakkında, öğrencileri "irticai örgütlenmelerle"
ilişkilendirdikleri gerekçesiyle ikinci kez idari soruşturma açıldı.
FP
Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın yazılı önergesini yanıtlayan Milli
Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 116 okulun
güvenlik nedeniyle hala öğretime kapalı olduğunu açıkladı.
Bursa'nın
Gemlik ilçesinde Lale Kemal Kılıç İlköğretim Okulu'nun 2/B sınıfında okuyan 7
yaşındaki A.Y. adlı öğrenci, öğretmeni İlksever Figen Özkan'ın sorduğu "2+2 kaç
eder?" sorusuna cevap veremeyince dayak yedi. Öğretmenin cetvelle dövdüğü
A.Y.'nin kafasına Gemlik Devlet Hastanesi'nde 4 dikiş atıldı. 5 gün rapor
verilen öğrenci daha sonra taburcu edildi.
İstanbul
Üniversitesi Fen Fakültesi öğrencilerinden Derya Aktaş, Yılmaz Akbulut, Oktay Vayiç
ve Utku Altın hakkında, öğretmenlik haklarının ellerinden alınmasını protesto
amacıyla gerçekleştirilen eyleme katıldıkları gerekçesiyle soruşturma açıldı.
Kafkas
Üniversitesi'ne bağlı Iğdır Meslek Yüksek Okulu'nda okuyan üç öğrencinin Ülkü
Ocaklarına bağlı olduğu belirtilen kişilerce dövüldüğü belirtildi.
DİSK
Genel Sekreteri Murat Tokmak başkanlığında Türk-İş, Hak-İş ve KESK
yöneticilerinden oluşan 1 Mayıs 2000 Tertip Komitesi'nin 7 üyesi "2911 sayılı
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet" suçundan yargılandıkları
davada delil yetersizliği nedeniyle beraat etti. Duruşma Şişli 8. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde görüldü. Sendikacıların 1 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına
çarptırılmaları isteniyordu.
KAPATILAN SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ
İstanbul Mezopotamya Kültür Merkezi'nin tiyatro salonu,
polis tarafından mühürlendi.
Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği, OHAL Yasası'nın 11.
Maddesi uyarınca kapatıldı.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE YÖNELİK BASKILAR/SALDIRILAR
Tuncelililer
Derneği Gebze Şubesi polis tarafından basıldı. Baskın sırasında dernekte
bulunan Murat Tüzel isimli bir kişi polis tarafından gözaltına alındı.
Emeğin
Partisi Menemen İlçe Örgütünün 14 Kasım Salı günü Menemen Halk Eğitim
Merkezi'nde yapacağı "kuruluş şöleni" Menemen Kaymakamı tarafından engellendi.
Çanakkale Bozcaada yakınlarında bir gemide 64;
Edirne'de 254; İstanbul Eminönü'nde de 35 olmak üzere toplam 353 mülteci;
çeşitli Avrupa ülkelerine iltica etmek isterlerken tekrar ülkelerine
gönderilmek üzere gözaltına alındı.
ÖLENLER:
Malatya'da çalıştığı binanın tavanının çökmesi sonucu Ali Caşka adlı işçi;
Konya Karapınar'da arızayı onarmak için elektrik direğine çıkan Halil Yarar,
elektrik çarpması sonucu; TTK'ya bağlı Kilimli Kömür İşletmesi'ndeki göçük
sonucu Hüseyin Abdireisoğlu adlı işçi; Tekirdağ'da bir inşaatın çatısından
düşen Rıza Yılmaz adlı işçi; Oltu Kömür İşletmelerine ait bir ocakta taş
düşmesi sonucu Köksal Yıldırım adlı işçi; Bolu Mengen'e bağlı Gökçesu
Beldesi'ndeki bir maden ocağında göçük altında kalan 7 işçi; Tekirdağ'ın
Çerkezköy ilçesi Organize Sanayi Bölgesi'nde bir fabrikada çıkan yangın sonucu
Nazmiye İşlek ve Nazlı Acar adlı işçiler; Samsun'un Havza ilçesinde inşaattan
düşen Veysel Taşdemir adlı işçi; Tokat'ın Erbaa ilçesinde çalıştığı fabrikada
vagonların arasına sıkışan Rıfat Naz adlı işçi; Manisa'nın Soma ilçesindeki
Soma Kömürler AŞ'ye ait bir maden ocağında meydana gelen göçük sonucu Davut
Kabaaağaç adlı işçi hayatını kaybetti.
İŞTEN
ATILANLAR: Takvim Gazetesi'nden 15 kişi; Ümraniye Organize Sanayi Bölgesinde
kurulu Türksa'dan 20 işçi; Adana'da kurulu Çukobirlik'ten 175 işçi; Ankara
Akyurt'ta kurulu Seray Mobilya'dan 8 işçi; Çine Çayı üzerinde baraj yapmakta
olan Özkar İnşaat'tan 250 işçi (6 ay süreyle); Bursa'da kurulu Fine-Food Gıda
Üretim AŞ'den sigorta isteyen Deniz Akyol ve Kazım Solmaz adlı işçiler; Ankara
Çankaya Belediyesi'nden 16 yıllık memur Erdal Kurttaş; Ankara Sincan'da kurulu
Hosta Tekstil'den 98 işçi; Ankara Sincan'da kurulu Arçelik Bulaşık Makinesi
Fabrikası'ndan 45 işçi; Conrad International Otel'den 100 işçi; Eskişehir
Arçelik Fabrikası'ndan 153 işçi; İzmir Karşıyaka Belediyesine bağlı Kent AŞ'den
18 işçi; İstanbul Tepeören'de kurulu Ramsey Mobilet Fabrikası'ndan 20 işçi;
Bodrum Tansaş'tan 65 işçi; İzmir'de kurulu Özel Sağlık Hastanesi'nden 80 işçi;
Ankara Polatlı'da kurulu ASTAŞ'tan 35 işçi; Marmara Üniversitesi Hastanesi'nden
5 işçi işten atıldı.
7
Ekim'den beri tutuklu olan "Barış Anneleri" hakkında "PKK'ya yardım ve
yataklık" iddiasıyla dava açılması üzerine avukatlar mahkemeye itiraz dilekçesi
verdi. Başvuruyu değerlendiren DGM hakimliği talebi yerinde bularak tutuklama
kararını kaldırdı.
Yargıtay
9. Ceza Dairesi "DHKP-C üyesi olduğu" iddiasıyla 15 yıl ağır hapis cezasına
çarptırılan Avukat Zeki Rüzgar hakkındaki kararı usulden bozdu. Ankara 1 nolu
DGM, Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği Başkanı Ayşe Betül Gökoğlu ile
eşi ve dernek yönetim kurulu üyesi Ali Ercan Gökoğlu ve Avukat Zeki Rüzgar'ı
TCK'nın 168. Maddesi 2. fıkrası uyarınca "yasadışı örgüt üyeliğinden" 15'er yıl
ağır hapis cezasına çarptırmıştı.
PKK'ya
"yardım ve yataklık" ettikleri gerekçesiyle 3 yıl 9'ar ay hapis cezasına
çarptırılan ve yaş ortalamaları 70 olan 6 tanığın temyiz istemi Yargıtay 9.
Ceza Dairesi'nde görüldü. Türkçe bilmeyen sanıkların savunmaları Kürtçe bilen
tercüman aracılığıyla alındı. Sanıklardan 76 yaşındaki Emine Kıyançiçek'in 3
kilometrelik yol giderek örgüte toplam
Adalet
Bakanlığı, "Laiklik karşıtı düşüncelere yakın" olduğu iddia edilen İstanbul'da
görevli iki yargıçtan savunma istedi. Adalet Başmüfettişleri Mustafa Kılıçhan
ve İsmail Turgut imzası ile İstanbul 8. Vergi Mahkemesi Üyesi Ahmet Güler ve
İstanbul 2. İdari Mahkemesi Üyesi Musa Abayrak'a göderilen yazılarda, "laiklik
karşıtı düşüncelere yakınlık duyduğunuz hususunda kanaat uyandırdığınız ileri
sürülmektedir" denildi. Hakim Ahmet Güler'in adliyedeki odasında radyo ve
teypten dini yayınlar ve ilahi dinlediği, evine gelen misafirleri haremlik
selamlık tabir edilen şekilde ayrı ayrı oturttuğu belirtilirken, hakim
Albayrak'a gönderilen yazıda "Sosyal ve ailevi yaşantınız ile eşinizin
benimsediği çağdaş olmayan giyim tarzı itibarıyla laiklik karşıtı düşüncelere
yakınlık duyduğunuz hususunda kanaat uyandırdığınız ileri sürülmektedir"
denildi.
Adalet
Bakanlığı, zorunlu tasarruf kesintileri nedeniyle uğratıldığı zararların
giderilmesi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuran eski Nevşehir
Yargıcı Meltem Nizamoğlu hakkında inceleme başlattı. Yargıç Nizamoğlu, Haziran
ayında da Nevşehir adliyesinde görevliyken 'yasadan kaynaklanan sorunların iç
hukuk yoluyla çözümlenemeyeceği' gerekçesiyle AİHM'ye dava açmıştı. Dava
dilekçesinde 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi Hakkında
Yasa'nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olduğunu,
çalışanların mülkiyet hakkını kullanmasını sınırladığını ve eşitlik ilkesini
zedelediğini belirten Nizamoğlu, uygulamadan kaynaklanan zararlarının tazminini
istemişti.
Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı, Tüm Yargı ve İnfaz Kurumları Çalışanları Sendikası'na
(Tüm Yargı-Sen) üye Adalet Bakanlığı ve Ankara Adliyesi çalışanlarının 2
saatlik iş bırakma eylemi yapması üzerine soruşturma başlattı.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Cumhuriyet Gazetesi
ve Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya'nın, Fethullah Gülen'e 200 milyon
lira manevi tazminat ödemesine ilişkin kararını bozdu.
Adalet
Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de 3999 mahkeme bulunmasına karşın 679 hakim
ve savcı ve 4087 yargı personeli açığı bulunuyor. Bakanlık tarafından
yaptırılan bir araştırmada da 1999'da 1211 yeni mahkemenin daha kurulması
gerektiği saptandı. Bu mahkemelere de 2041 Hakim ve Cumhuriyet Savcısı ile 5852
yargı personeli atanması gerekiyor. 77 merkezde ise adli teşkilat kurulamadı.
Oltu
Cumhuriyet Savcısı Halit Gölge, adliyede şoför olan Bahattin Yıldırım'a 'Ulan saygısız herif' dediği için 40 gün
hapis cezasına mahkum oldu. Terzi dükkanında oturan Yıldırım, Savcı Gölge içeri
girince ayağa kalktı ve tekrar oturdu. Buna kızan Gölge Yıldırım'a "Ulan
saygısız herif, sizi hizaya getireceğim" dedi. Yıldırım'ın şikayetiyle açılan
davada savcı 40 gün hapis cezasına çarptırıldı. Hapis cezası ertelenen Gölge
100 milyon lira tazminat ödeyecek.
AİHM'NİN TÜRKİYE YARGILAMALARI
AİHM'de
başvurusu "kabul edilebilir" bulunan Leyla Büyükdağ'a Türkiye "dostane çözüm"
olarak 6 milyar para teklif etti. Gözlerinin tedavisi için şartlı tahliye
talepleri reddedilen Leyla Büyükdağ, "gözlerimi ve özgürlüğümü istiyorum"
diyerek kendisini kör olma tehlikesiyle başbaşa bırakan devletin "dostluğunu"
reddetti.
Türkiye
AİHM'de "yaşam hakkını çiğnemek" ten mahkum oldu. Bekir Taş tarafından açılan
davaya bakan mahkeme, şikayetçinin oğlu Muhsin Taş'ın 1993 yılında Cizre'de
gözaltına alındıktan sonra kaybolmasında Türkiye'yi suçlu buldu. Mahkeme Muhsin
Taş'a işkence yapıldığı iddiasını ise kabul etmedi. AİHM, Türkiye'yi Muhsin
Taş'ın yakınlarına tazminat ödemeye mahkum etti.
İhsan
Bilgin adlı kişinin Türkiye aleyhine açtığı davaya bakan AİHM, şikayetçinin
Diyarbakır'daki evinin güvenlik güçlerince yıkıldığı ve eşyalarının harap
edildiğine hükmederek şikayetçiye toplam 70,659 Euro maddi ve manevi tazminat
ödemesine karar verdi. Mahkeme şikayetçiye AİHM'de dava açmaması için
Türkiye'de baskı yapıldığına da hükmetti.
AİHM'de
Öcalan'ın yargılanmasına başlandı. Duruşmada, asker yakınları da bulundu.
İçişleri,
Sağlık ve Adalet Bakanlıkları arasında imzalanan ve avukatları da kapsayan
birtakım kurallar getiren "üçlü protokol", AİHM'e taşındı. Farklı
cezaevlerinde bulunan Nabi Kirman, Sadegül Özdemir, Fatma Acunbay, Muzaffer
Acunbay, Seyit Ali Uğur, Ali Hıdır Polat, Hasan Dinler, Erkan Tepeli, Hasan
Aksakal, Yeşim Taciroğlu, Hıdır Erbaş, Ulaş Dil ve Arif Çelebi, savunma
haklarını kullanamadıkları için, avukatları Mihriban ve M. Ali Kırdök
aracılığıyla, protokolü AİHM'e götürdü
İNSAN HAKLARI
POLİTİKALARI
FP
İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak, emekli Orgeneral Çevik Bir'in görevi
sırasında, PKK'lı Şemdin Sakık'ın ifadeleri üzerine, HADEP, FP, birçok
gazeteci, düşünce adamı ve politikacının PKK ile ilişkilendirilerek
"yıpratılması planı" hazırlandığı yolundaki belgelere Milli Savunma
Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'ndan cevap alamadığını bildirdi. Ilıcak, Şemdin
Sakık'ın ifadelerine Çevik Bir tarafından eklenen bir bilgi notu ile İHD eski
Başkanı Akın Birdal, gazetecilerden Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Yalçın
Küçük ile birçok Doğulu milletvekili ve bu arada HADEP ile FP'nin suçlandığı
dönemi hatırlattı. Bu dönemde eline "Güçlü Eylem Planı" başlıklı ve Genelkurmay
Başkanlığı kaynaklı olduğu iddia edilen bir belge geldiğini, bu belge ve
iddiaları yazdığı halde bir tekzip almadığını anlatan Ilıcak, sağlam bir bilgi
almak için Bakan Çakmakoğlu'na yönelttiği soru önergesinin de
cevaplandırılmadığını açıkladı. Susarak sorunların çözülemeyeceğini belirten
FP'li Ilıcak, Başbakan Bülent Ecevit'in bu sorulara cevap vermesini,
Genelkurmay Başkanlığı'nın da bir açıklamada bulunması gerektiğini söyledi.
Ilıcak, "Madem bir devamlılık esastır deniyor, o halde bir açıklama yapılmalıdır"
dedi
FP
İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak'ın gündeme getirdiği belgelerle ilgili
olarak Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği'nden yapılan yazılı
açıklamada, şöyle denildi: ''Elde edilen analiz ve istihbarata dayalı olarak
uygulamaya yönelik çeşitli karargah içi taslak çalışmalar yapılmaktadır. Bu
çalışmalar, elde edilen istihbaratın kesin teyidine bağlı olarak uygulama
planlarına dönüştürülmekte veya uygulamaya sokulmamaktadır. Bir milletvekili
tarafından illegal yollarla temin edilen ve basına dağıtılan belge de bu
kapsamda bir belgedir. Belgede de görülebileceği gibi dokümanın başında 'andıç'
kelimesi yer almaktadır. Andıç, karargah içi çalışmalarda kullanılan, bir emir
ve uygulama dokümanından ziyade, karargah içi ve dışı bilgilendirme faaliyetini
öngören bir format durumundadır. Terörle mücadele kapsamında uzun yıllar
boyunca teröristlerin sorgulamaları sonucu elde edilen bilgiler değerlendirmeye
tabi tutulmuş, bu bilgiler teyit edilmeye müteakip kesin istihbarat haline
getirilerek yasal yollara başvurulmuş veya terör örgütüne karşı operasyonlar
düzenlenmiş, bazen de teyit edilemediği için bir soru işareti olarak
sorgulamalarda kalmıştır.''
Genelkurmay'ın
bu açıklamasının, gündeme getirdiği belgenin doğruluğunu ispatladığını söyleyen
Ilıcak, Genelkurmay'ın bu tür hukuk dışı işleri yapanlar hakkında gerekli
takibatı yapması gerektiğini söyledi. Ilıcak, bu belgelerin tatbik edilmediği
yönündeki ifadelere karşı çıkarak, "Bu taslak tatbikata konulmuştur. O
tarihlerdeki gazetelere bakıldığında bu ortadadır. Sayın Birand ve Çandar'la
ilgili bölüm gazetelerde yer almıştır." dedi. Belgelerin 'gayri kanuni'
yollarla elde edildiği yolundaki ifadelere tepki gösteren Ilıcak, şöyle
konuştu: "Ben aynı zamanda bir gazeteciyim. Bana postayla geldi. Bu
belgeyi kışlaya girip almadım. Bu belgeler 28 Şubat'ı, 28 Şubat generallerini,
yolsuzluk ekonomisini ve suni irtica gündemlerinin nasıl hazırlandığını ortaya
koymaktadır." İddiaların muhatabı emekli Orgeneral Çevik Bir ise kendisini
savunarak, "Ben görevimi yaptım." dedi.
Genelkurmay
Genel Sekreteri Tümgeneral Aslan Güner, Gazi Orduevi'nde basın mensuplarına,
"Andıç"la ilgili olarak daha önce açıklama yaptıklarını ifade ederek,
"Buna ilave edeceğimiz bir şey yok." dedi. Açıklamadan sonra bunun
dava konusu olduğunu belirten Tümgeneral Güner, "Bu tamamen hukuksal bir
şey. Onun üzerinde de konuşmak istemiyorum. Ama açıklamada, hiçbir kişi hedef
alınmamıştır. Bir nedenle alınıp da dava açan varsa o kendi takdiridir."
diye konuştu. Avrupa Birliği konusunda TSK'nın bakış açısının, defalarca
Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ve son olarak da İkinci Başkan Org.
Yaşar Büyükanıt tarafından dile getirildiğini belirten Güner şöyle konuştu:
"TSK'nın AB'ye girişe karşı olması mümkün değil. Bazen eleştirenler
oluyor, satır aralarında da olsa... Bu mümkün değil. Ama (bu kayıtsız şartsız
mı olmalı) bölümünde belki farklı düşünüyoruz. Üniter yapı, demokratik, laik
temel ilkeler... Bunlar bizim müessese olarak zaten hep savuna geldiğimiz
konulardır. Bu tutumumuzda bir değişiklik olmadı. Ama onun dışındaki tartışma
sizlerin takdirleridir."
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sinan
Yerlikaya, "Barış ve Onarım Projesi" çerçevesinde bölgede çalışmalar yapan
CHP'li yöneticiler hakkında Genelkurmay'ın MGK'ya sunduğu istihbaratın bir
benzerinin Çevik Bir tarafından kendisi hakkında da yapıldığını belirtti.
Genelkurmay'ın MGK'ya sunulan bu raporlarla kendisini "savcı" yerine koyduğunu
kaydeden Yerlikaya, "Pertek'te yaptığım bir konuşmadan dolayı hakkımda
Genelkurmay, benzeri bir rapor hazırlayarak MGK'ya sundu. O konuşmamda
bölgedeki güvenlik güçlerine mensup bazı kişilerin hukuk devletine yakışmayacak
hak ihlallerinde bulunduğunu, bölgedeki köy yakmaların, gıda ambargosunun
barışa bir katkısının olamayacağını söylemiştim" dedi.
Adalet Bakanlığına ve yargıya yeterli
kaynağın aktarılmadığını rakamlarla anlatan Hikmet Sami Türk, Adalet
Bakanlığı'nın 1961'de yüzde 3 olan genel bütçeden aldığı payın 2000 yılında
binde 7,7 ye düştüğüne dikkat çekti. Bakan Türk rakamlara bakıldığında ihmalin
açıkça görüldüğünü belirterek şöyle konuştu: "Adalet hizmetlerinin sağlıklı
şekilde yürütülmesi için daha çok kaynak ayrılması zorunludur. 2001 bütçe
tasarısında Adalet Bakanlığı'na binde 9,4 pay öngörülmektedir. Yüksek yargı
organları ve adalet hizmetlerini yerine getirecek olan Adalet Bakanlığı'na
ayrılan toplam pay binde 9,73'tür; yüzde bir dahi değildir. Bu oran Türkiye'de,
yargıya, adalete, Adalet Bakanlığı'nın görevlerini yerine getirmesine ne ölçüde
önem verildiğini ifade etmektedir."
Selçuk Üniversitesi'nde, vatandaşların
kamu kurum ve kuruluşları ve bunların yöneticileriyle etkileşimini irdelemek
amacıyla yapılan bir araştırma, katılanların yüzde 22,4'ünün "başıma bir şey
gelir" korkusuyla kamu kurumlarıyla etkileşime girmediğini ortaya koydu. Selçuk
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Gökçe
başkanlığında Araştırma Görevlileri Gülise Gökçe ve Akif Çukurçalış tarafından
gerçekleştirilen araştırmada değişik yaş ve mesleklerden yüzde 37'si kadın 900
kişiye çeşitli sorular soruldu. Araştırma sonucunda vatandaşların yüzde 90'ının
halk toplantılarına katılamadığı ortaya çıktı. Demokratikleşmede kamusal alanı
biçimlendirmede söz sahibi olmak isteyen halkın, kent ölçeğinde de, hemen hemen
bütün konularla etkinliklerin olumlu ya da olumsuz nitelikleri konusunda
değerlendirme yaptığı bildirilen araştırma sonucunda, "halkın yüzde 84,6'sının
demokratik düşündüğü ortaya çıktı" denildi.
İnsan
haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Yücelen "KOB'daki İnsan Hakları ile İnsan
Hakları Koordinasyon Üst Kurulu'nun raporu örtüşüyor. Gerekli izin alınırsa bir
ay içinde Kürtçe yayın başlayabilir" dedi. Yücelen, AB ülkeleri
büyükelçileriyle bir araya geldiği bir toplantıda da Katılım Ortaklığı
Belgesi'nde (KOB) yer alan Kıbrıs şartının kaldırılmasını istedi. KOB'un Kıbrıs
şartı hariç İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu'nun hazırladığı raporla aynı
olduğunu dile getiren Yücelen ayrıca, "Eskiden vardı ama şimdi Türkiye'de
işkence yok" iddiasında bulundu.
AB ile ilişkileri değerlendiren
Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, "Avrupa Türkiye'yi AB'ye almak konusunda
samimi ve tutarlı davranmıyor" dedi. MHP
lideri Bahçeli, şöyle konuştu: "Türkiye'nin, birlik ve beraberliğini bozucu
dayatmaları, kültürel haklar ve Kürtçe adı altında kabul etmesi mümkün
değildir. PKK'yı siyasallaştırma çabası içinde olanlarla, onların yayın
organlarıyla, ortaklık belgesindeki dayatmaların benzerlik taşıması, PKK'yı
siyasallaştırma çabası içinde olanlarla AB'ye giriş konusunda dayatmaları öne
sürenlerin aynı stratejiyi izlediklerini, aynı merkezden yönetildiklerini
gösteriyor. Bölücü örgütün siyasallaşma sürecinde söylediklerini şimdi AB'ye
söyletiyorlar. AB'nin bölücü örgütü siyasallaştırmayla aynı anlama gelecek
dayatmaları ve Kürtçe'ye özerklik tanınmasını savunanların da ölçüsüne dikkat
etmesi gerekir."
Fazilet Partisi, Türk Ceza Kanunu'nun
40. Maddesinde değişiklik yapılarak, "ne zaman ve hangi suç için olursa olsun
gözaltı ve tevkif sürelerinin mahkumiyetten indirilmesini" öngören yasa
önerisini TBMM Başkanlığına sundu.
Batı Çalışma Grubu'nun (BÇG)'nin sivil
uzantısı olarak bilinen Başbakanlık Takip Kurulu'nun İçişleri, Milli Eğitim ve
Adalet Bakanlıkları ile diğer kamu kuruluşlarından gelen bilgiler doğrultusunda
adı, yıkıcı, bölücü faaliyetler ve irticai hareketlere katılan memurlarla
ilgili yaklaşık beş bin kişilik bir liste hazırladığı belirtildi. TBMM'de
görüşülmekte olan 'irticai ve bölücü faaliyetlere katılan memurların kamudan
uzaklaştırılmasına ilişkin tasarı' yasalaştığı takdirde kısa sürede görevlerine
son verilebilecek kamu personeli arasında 2 bini aşkın polis ve öğretmen, 500
yüzü aşkın hakim ve savcı, 100'ü aşkın vali ve kaymakam bulunuyor.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk,
hakimler ve savcılar ile devlet memurları hakkında onları tedirgin edici
uygulamalardan uzak kalınması gerektiğini belirterek, " Hiç kimsenin Türkiye'de
Mc Carthy olayı başlatmaması gerekir. Biz bu konuda dikkatli olacağız." dedi.
Gazetecilerin "RTÜK olarak Kürtçe
yayına karşı mısınız?" sorusuna RTÜK Başkanı Nuri Kayış, "Kürtçe yayına bizim
kanunumuz izin vermiyor. O nedenle şu anda Kürtçe yayın yapılmasına izin
veremeyiz. 3984 sayılı kanunun 4. Maddesi radyo ve televizyon yayınları Türkçe
yapılması gerekir diyor. Ancak bir parantez açıyor. Evrensel kültür ve bilim
eserlerinin oluşmasında katkısı olan yabancı dillerin de yayınlarda
kullanılabileceği belirtiliyor. Biz Üst Kurul olarak bu maddeyi şu şekilde
yorumluyoruz: Yayınlar Türkçe yapılır. Bunun dışında İngilizce, Fransızca,
Almanca, İtalyanca gibi dillerde de yayın yapmak mümkündür. Kürtçe ise evrensel
bir dil sayılamayacağı için kullanılamaz." dedi. Kayış "Bu yayınların içine
müzik yayınları da giriyor mu?" sorusunu ise şöyle cevapladı: "Evet; bizim
yaptığımız değerlendirmelere göre kanunda müzik, haber yayını diye bir ayrımda
bulunulmamış. Bu nedenle Kürtçe müzik eserlerinin yayınlanması da yayın
kapsamına girer diye düşünüyoruz."
FP İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak,
Parlamento'da düzenlediği basın toplantısında, 'yeni andıç' diye nitelendirdiği
bir belge ile Genelkurmay Başkanlığı'nın, MGK Genel Sekreterliği'ne gönderdiği
bir başka belgeyi gazetecilere dağıttı. '1982 Anayasası Değişiklik Teklifleri'
başlıklı ve "Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı" tarafından
"komuta katına" hazırlandığı ibareleri bulunan birinci belge, FP'nin
anayasa değişikliği teklifleri ile diğer partilerin tavrı ve TÜSİAD ile
Yargıtay'ın anayasa değişikliği önerilerini değerlendiriyor. Genelkurmay'dan
MGK Genel Sekreterliği'ne gönderildiği bildirilen ikinci belgede ise, CHP ile
HADEP arasındaki işbirliği irdeleniyor. "Konu: Fikri Sağlar" ibaresi
bulunan Haziran 2000 tarihli belgede, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki CHP
teşkilatlarında Deniz Baykal'ın etkinliğinin kırılması için bazı kişilerin
HADEP ile temasa geçtiği, CHP'den bazı kimselerin Avrupa'daki PKK mensupları
ile görüştüğü öne sürülüyor. Ilıcak, Başbakan Ecevit ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın
cevaplaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na iki yazılı soru önergesi de verdi.
Ilıcak ilk önergesinde, başka 'andıç'ların olup olmadığını ve Genelkurmay
Başkanlığı'nın halen benzer 'andıç'lar hazırlayıp hazırlamadığını sordu. Ilıcak
ikinci önergesinde ise, "Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı EMİM adlı bir
merkez var mıdır?" sorusuna cevap istedi. Basın toplantısının ardından
Ankara Adliyesi'ne giden Ilıcak, Çevik Bir aleyhine ceza davası, Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu hakkında ise tazminat davası açtı. Ilıcak,
Bir hakkında, 'görevi kötüye kullanma, ifadeyi değiştirtmek ve görev makamını
suiistimal etmek' suçlarını düzenleyen TCK ve Askeri Ceza Kanunu hükümleri
uyarınca suç duyurusunda bulundu. Ilıcak, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin
Kıvrıkoğlu'nun kendisine hakaret etmediğini açıklaması durumunda suç duyurusunu
geri alacağını ifade etti.
İnsan
Haklarından sorumlu Devlet Bakanlığı'nca çıkarılan "İnsan Hakları
Kurullarının Görev, Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik", Resmi
Gazete'de yayımlandı. Yürürlüğe Aralık ayında girecek yönetmeliğe göre
"insan haklarının korunmasını sağlamak ve ihlalleri önlemek için gerekli
inceleme ve araştırmaları yapmak ve bunların sonuçlarını yetkili mercilere
bildirmek, toplumu ve uygulayıcıları eğitmek, bu konuda ilgili devlet bakanının
verdiği görevleri yerine getirmek" amacıyla il ve ilçelerde insan hakları
kurulları oluşturulacak. İnsan Hakları İl Kurulu, Vali veya görevlendireceği
bir Vali Yardımcısının başkanlığında, Belediye Başkanı, varsa üniversite
rektörleri veya bu konuda görevlendirecekleri öğretim üyesi veya elemanı, İl
Emniyet Müdürü, İl Jandarma Komutanı, İl Sağlık Müdürü, İl Milli Eğitim Müdürü,
Sosyal Hizmetler İl Müdürü, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan bir avukat
veya hukukçu, baro temsilcisi, tabip odaları temsilcisi, ticaret ve sanayi
odası temsilcisi, esnaf ve sanatkarlar birlik başkanlığı temsilcisi, sivil
toplum kuruluşlarından vali tarafından çağrılacak üyeler ve basın
kuruluşlarının kendi aralarından seçtiği bir temsilciden oluşacak.
İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık'ın
yayınladığı iki genelge üzerine Kafkas Çeçen Dayanışma Komitesi'nin bankada
bulunan paralarının kullanılmasını yasakladı.
Merkezi
New York'ta bulunan İnsan Hakları İzleme/Helsinki (Human Rights Watch),
Çeçenistan'da bir köyde oluşturduğu hastanede, Şamil Basayev ve yaralı Çeçen
savaşçılar ile Rus askerlerini tedavi eden Çeçen doktor Hasan Bayev ile Uygur
Türklerinden Rebiya Kadir'i ''2000 yılı insan hakları savunucuları ödülü''ne
layık gördü. Kadir ve Bayev'in ödülleri, New York Doğa Tarihi Müzesi'nde
düzenlenen törenle verildi. Ancak Çin'de hapiste bulunan Rebiya Kadir bu
törende hazır bulunamadı ve onun yerine ödülü eşi Sıddık Ruzi aldı.
Uluslararası
Af Örgütü (AI) aralarında Almanya'nın da olduğu 25 Avrupa ülkesinde insan
haklarının ihlal edildiğini açıkladı. AI Almanya Bölümü Genel Sekreteri Monika
Lochbihler, Bonn'da yaptığı açıklamada insan haklarının ihlal edildiği 25
Avrupa ülkesinden 20'sinin Avrupa Konseyi üyesi olduğunu belirtti. Lochbihler,
Avrupa Komisyonu gibi bazı kuruluşların insan hakları ihlallerini önleme
konusunda çok iyi çalışmalar yapmasına rağmen bu konuda iradenin yetersiz
kaldığını savundu.
ABD: Teksas eyaletinde cinayet suçlusu bir mahkum idam edildi.
Kuzey Carolina eyaletinde, tecavüz ve cinayetten mahkum olan bir kişi idam
edildi. Michael Earl Sexton adlı 34 yaşındaki mahkumun cezası zehirli iğneyle
infaz edildi. Dünyanın en büyük kolalı içecek üreticisi olan Amerikan Coca-Cola
şirketi, bir grup zenci işçinin, yönetimin kendilerine karşı ırkçılık yaptığı
suçlamasıyla açtığı davada, 192,5 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti.
Teksas eyaletinde 11 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ederek öldüren Tony
Chambers zehirli iğne ile idam edildi.
ALMANYA: 1997'de Almanya'nın Saksonya eyaletinde bir yüzme havuzunda
boğulan babası Irak kökenli 6 yaşındaki Joseph'in, 50 aşırı sağcı tarafından
herkesin gözü önünde öldürüldüğü ortaya çıktı. Bild gazetesi tanıkların
korkudan ifade vermedikleri için bugüne dek katiller hakkında soruşturma
açılamadığını yazdı.
BELÇİKA: Beringen Belediye Başkanı Marcel Mondelaers hakkında,
başörtülü kadınlara kapı kimliği vermediği için dava açan bayanlar davayı
kazandılar. Hassealt Mahkemesi, Mondelaers'ı 2500 dolar tazminat ödemeye mahkum
etti.
BULGARİSTAN: Başkent Sofya'da bir otelde meydana gelen ve iki kişinin
ölümüyle sonuçlanan patlamanın ardından Boyana semtinde meydana gelen patlamada
da bir kişi hayatını kaybetti.
CEZAYİR: Fransa'ya karşı yürütülen bağımsızlık mücadelesinin
yıldönümü dolayısıyla dört bin mahkum affedildi. Ülkedeki şiddet eylemleri
devam etti.
ÇEÇENİSTAN: Müslümanlar'a uygulanan zulmü duyurmak ve savaşı barışçı
yollarla sona erdirmek için başlatmak istediği "barış için sevgi yürüyüşü"nün
engellenmesi üzerine 20 Ekim'de ölüm orucuna başlayan Uluslararası İnsan
Hakları Derneği Çeçenistan Başkanı Said Emin İbragimov'un durumu her geçen gün
kötüye gidiyor.
ENDONEZYA:Moluk Adaları'nda meydana gelen çatışmalarda 9 kişi öldü, 16
kişi kayboldu.
FİLİPİNLER: Gerillaların kampını basan askerler 10 gerillayı öldürdü.
FİLİSTİN: İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaları araştıracak
uluslararası komisyonun başına ABD'li eski Senatör George Mitchell getirildi.
Mitchell iki yıl önce Kuzey İrlanda'da imzalanan "Kutsal Cuma" anlaşmasında da
arabuluculuk yapmıştı. Komisyon Mitchell'in yanı sıra eski Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, ABD'li Senatör Warren Rudman, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve
Güvenlik İşleri Şefi Javier Solana ve Norveç Dışişleri Bakanı Thorbjoern
Jagland'dan oluşuyor.
FRANSA: Fransız eski Cezayir ordu komutanı general Jacques Massu,
Fransa'nın 1957 Cezayir Savaşı sırasında işkence yaptırdığını resmen itiraf
etmesini ve kınaması gerektiğini söyledi.
GÜNEY AFRİKA: Güney Afrika'da, 6 beyaz polisin, köpeklerini 3 siyahın
üzerine saldırtmasının yer aldığı video görüntülerinin televizyonda
yayımlanması, ülkede büyük tepki yarattı. Video görüntülerinin yayımlanmasının
ardından 6 beyaz polisin gözaltına alındığı bildirildi. SABC televizyonunda ve
gazetelerin birinci sayfalarında yayımlanan video kaydında, 1998 yılında
Johannesburg dışındaki bir tarlada, 6 beyaz polisin, kaçak göçmen oldukları öne
sürülen 3 siyahın üzerine kurt köpeklerini saldırtmalarının görüntüleri yer
alıyordu.
HAİTİ: Başkent Portau Prince'in çeşitli yerlerinde 7 bomba patladı,
patlamalarda bir kişi öldü, 14 kişi de yaralandı.
HOLLANDA: Hollanda polisi tarafından başlatılan Şimşek operasyonu
çerçevesinde ülkenin çeşitli yerlerinde yapılan baskınlarda, çoğunluğu Türkiye
kökenli 23 kişi gözaltına alındı. Başkent Amsterdam'da Ulu Cami Vakıfı'na ve
vakıf bünyesinde faaliyet gösteren
teşkilatlara da çevik kuvvet tarafından baskın düzenlendi; baskın sırasında
çevik kuvvet ekiplerinin ellerinde arama izni olduklarını belirtip gençlik
teşkilatının kapısını elektrikli testere ile keserek içeriyi aramak istemesi üzerine cami cemaatı
ile aralarında tartışma yaşandı.
IRAK: Kuzey Irak'ın Erbil kentinde yapılan bir bombalı saldırıda
6 kişinin öldüğü, 17 kişinin yaralandığı bildirildi.
İNGİLTERE: Uluslararası Af Örgütü, İngiltere'yi çocuk asker
kullanmakla suçladı. Örgütten yapılan açıklamada, İngiltere'nin 18 yaşından
küçük askerleri silahlı çatışmalara süren tek Avrupa ülkesi olduğu ifade
edildi. Açıklamada, İngiltere hükümetinden BM Çocuk Hakları Sözleşmesine bağlı
bir protokol anlaşması imzalaması ve çatışma bölgelerine 18 yaşından küçükleri
göndermemesi istendi.
İSPANYA: Eski Sağlık Bakanı Ernest Lluch, Barcelona'daki evinin
önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü.
İTALYA: Otranto kenti açıklarında bir gemide 1291 kaçak yolcu
yakalandı.
KAZAKİSTAN: Evinin penceresinden atlayarak intihar ettiği açıklanan
insan hakları savunucusu gazetecinin, öldürüldüğü ileri sürüldü. Polisin
intihar olarak açıkladığı insan hakları savunucusu gazeteci Dulat Tölegenov,
bir cinayete kurban gitti. Gazetecinin eşi "ölüm olayında birilerinin parmağı
bulunduğunu" ve sürekli tehditler aldığını söyledi.
KIBRIS: Muhalif yayın çizgisi nedeniyle sık sık baskılara maruz
kalan merkezi Lefkoşa'daki Avrupa gazetesinin Küçük Kaymaklı Bölgesi Halil
Bahçeli Caddesi'ndeki matbaasında yangın çıktı. Gazetenin Sahibi ve Genel Yayın
Yönetmeni Şener Levent, hasara yol açan yangını kundaklama olarak
değerlendirirken, bu olayın özellikle Kuzey Kıbrıs lideri Rauf Denktaş'ın
görüşmelerden çekilmesine yönelik Ankara'da alınan karar sürecine denk
gelmesinin düşündürücü olduğunu söyledi.
KOSOVA: Klina kasabasında Hazır Racı adlı bir kişi, kimliği
belirsiz kişilerce öldürüldü.
MISIR: Yapılan
genel seçimlerde Müslüman Kardeşler'in bağımsız bir adayının yandaşlarıyla
polis arasında çıkan çatışmada iki kişi öldü, 5 kişi yaralandı.
ÖZBEKİSTAN: 30 Ekim'de başlayan ve 9'u firarda 12 sanıklı rejim
muhalifleri davasında 10 sanık hakkında idam istendi. İdamı istenenler arasında
ERNK Partisi Genel Başkanı Muhammed Salih de bulunuyor.
PAKİSTAN: Pakistan'ın liman kenti Karaçi'de, bir gazete binasında
bomba patlaması sonucu bir kişi yaşamını yitirdi. Polis, Urdu dilinde
yayımlanan Nava-i Vakit gazetesinin, kentin doğusunda M.A Cinnah yolu
üzerindeki binasında meydana gelen patlamada 4 kişinin de yaralandığını
söyledi. Pencap eyaletinde 3 bombanın patlaması sonucu ilk berlirlemelere göre
19 kişi yaralandı.
RUSYA: Avrupa Birliği, Çeçen mülteciler için 5.6 milyon Euro (4.8
milyon dolar) yardım sağlayacak. Moskova'da bulunan Avrupa Birliği heyeti,
yardımın savaş bölgesi ve çevresinde çalışan Avrupalı yardım kuruluşları
aracılığıyla dağıtılacağını bildirdi. Kosova'da 28 Ekim'de düzenlenen yerel
seçimleri kazanan Kosova Demokratik Birliği lideri Dr. İbrahim Rugova'nın
danışmanı Cemal Mustafa, evinin önünde kimliği belirsiz silahlı kişiler
tarafından öldürüldü.
Reuters
için çalışan Çeçen asıllı kameraman Adam Tepsurgayev öldürüldü. Kremlin'in
Çeçenistan ile ilgili sözcüsü Sergey Yastrjembski yaptığı açıklamada
Tepsurgayev'in 21 Kasım gecesi öldürüldüğünü belirtti.
SOMALİ: Hasan Ahmed Elmi adlı parlamenter, Başkent Mogadişu'daki
evinde kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü.
SRİ LANKA: Sri Lanka'nın doğusunda bulunan Muttur adasındaki
Trincomalee bölgesindeki bir okula yapılan havan topu saldırısında 2 çocuğun
öldüğü, 10 çocuğun da yaralandığı bildirildi.
SUUDİ ARABİSTAN: Başkent Riyad'da bomba yüklü olduğu sanılan bir araçta
meydana gelen patlamada 3 İngiliz vatandaşının yaralandığı bildirildi.
TAYLAND: Başkent Bangkok'un güneyindeki Samut Sakhon cezaevinden 9
cezaevi görevlisini rehin alarak firar eden 9 Myanmarlı tutsak, Tayland polisi
tarafından öldürüldü.
YUNANİSTAN: Batı
Trakya Türk Azınlığı tarafından seçilmiş İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga, 7 ay
hapis cezasına çarptırıldı. Serez Temyiz Mahkemesi'nin "Yasadışı resmi unvan
kullanma suçundan" verdiği 7 ay hapis cezasının parasal karşılığı olan 650 bin
drahmi (yaklaşık 1 milyar 100 milyon TL) tutarındaki ödemeyi yapan Aga serbest
bırakıldı.
________________________
(*) Bu Rapor,
MAZLUMDER İnsan Hakları İhlallerini İzleme Komisyonu'nca hazırlanmıştır.