Kan, Korku ve Vahşet'

Beş çocuk, yedi kadın, toplam on yedi kişi... Çocuklardan biri üç, diğeri beş yaşında, bir de hamile kadın var, doğumuna 13 gün kalmış...

Pazar akşamı Güngören'in trafiğe kapalı en işlek caddesinde kimi alışveriş yapar, kimi evine döner, kimi keyfe keder dolaşırken kör bir bombaya davet edildiler ve öldüler...

Alçakça katledildiler...

İlk bomba onları bir araya topladı, ikincisi paramparça etti...

Terör, şiddet böyle bir şey...

Ölenin nedeni yok, haberi yok...

Ama birilerinin var...

Neden sorusunun yanıtını vermek bu anlamda aslında pek zor değil.

Bu tür kör saldırılar, sokaktan insanları kurban seçen hamleler, sokağı ürkütmeye, karıştırmaya yönelirler...

Tespitler ve sözler klasiktir, ama bir o kadar da gerçek ve gerçekçidir:

İstikrarsızlaştırma, karıştırma, kaosa zemin hazırlama, korku ve kaygıları derinleştirerek otoriterleşme kapı açma...

Türkiye'nin yaşadıkları ortada, içinde bulunduğu siyasi ortam belli.

Bir yanda ağır suçlamalarla, sembolik tutuklamalarla, tabuların, korkuların içine uzanan temizlik hamleleriyle ülke tarihinin en anlamlı siyasi ağır ceza davalarından birisi görülüyor.

Buna bağlı olarak siyasi bir tartışma, siyasi bir gerginlik, dünün ve bugünün karanlıklarını açığa çıkarma süreciyle iç içe yaşanıyor.

Diğer yanda Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasi parti kapatma davalarından birisi karara bağlanmak üzere hafta sonunu bekliyor.

2002 yılından itibaren AB ekseninde izlediği reform politikalarıyla ülkede idielojik kimi temel taşların yerinden oynamasına zemin hazırlayan, askeri bir muhtıra karşısında aldığı oyla toplumun yüzde 47'sinin demokrasiye destek vermesine vesile olan, 12 Eylül askeri vesayet modelinin iflasını hızlandıran siyasi iktidar partisi kapatılmak üzere bulunuyor.

Neden açık:

Statüko ve aktörlerinin siyasi iktidarın kimliğini, kimi yanlışlarını, kimi politikalarını bahane kılarak bu değişim sürecini durdurmaya çalışmaları...

Böyle olunca, davanın açılması ve dava etrafında yaşanan tartışmalar bir yandan bir iktidar mücadelesine işaret ediyor, diğer yandan adeta bir iç savaş psikolojisini andıran toplumsal bir cepheleşmeye...

Göngören'deki bombalar işte bu ortamda patladı.

Bombaları, patlatılma amacını Türkiye'nin mevcut koşullarından bağımsız düşünmek mümkün müdür?

Bu yazının yazıldığı saatlerde henüz saldırıyı üstlenen olmamıştı, failin kimin olduğuna dair bir açıklama da yapılmamıştı...

Bu tür polisiye konular sıcak siyasi yoruma açık değildir...

Ama mantık yürütmemize bir engel yok...

Ankara'daki büyük patlama bir yana konacak olursa, büyük bir kentte, İstanbul'da ilk kez doğrudan sivil halkı, daha doğrusu bol ölümlü bir sonucu hedefleyen saldırı yapılıyor...

Bu önemlidir...

Kim yapmış olabilir bu saldırıyı?

Hızlı hüküm vermeyin...

Bu saldırı Türkiye'nin yaşadığı gerginlik zaafiyetini fırsat bilen türlü terör ve şiddet örgütleri tarafından da yapılmış olabilir, içeride yaşanan gerginliklerin tarafının işi de olabilir...

İlk bakışta bu saldırı ne El Kadie'nin saldırı tipine benziyor, ne de PKK eylemlerine...

Ama bu durum, saldırıyı onların yapmadığı anlamına gelmez...

Bu örgütlerin, örneğin PKK'nın ya da onun içinden bir grubun birilerinin taşeronluğunu yapmadığı anlamına da gelmez...

Ergenekon'un buzdağının altında kalan kısmı da olağan şüpheliler arasındadır...

Bu durumda akıl ve sükunet her zamankinden çok önemlidir...

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı MakalelerTarih 2008-07-29
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4812639