MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk ÜNSAL, 25 Mart gece yarısı Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Fas ve Körfez İşbirliği Konseyi üyeleri öncülüğünde Yemen’e askeri saldırı başlatılmasına ilişkin, aşağıda yer alan basın açıklamasını yapmıştır.
Yemen’de Ne İşgal Ne Darbe
25 Mart gece yarısı Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Fas ve Körfez İşbirliği Konseyi üyeleri öncülüğünde Yemen’e askeri bir saldırı başlatıldı. Saldırı başta ABD, İngiltere ve Fransa gibi Batılı büyük güçlerce desteklendi. Saldırı gerekçesi olarak ileri sürülen iddia, Arap Baharı isyanlarında istifası konusunda ikna edilen devlet başkanı Ali Abdullah Salih’in yerine 2012 yılında göreve getirilen Abed Rabbu Mansur Hadi’nin ordu ve İran destekli Husi milis güçleri tarafından 6 Şubat 2015’te devrilmesi. Husilerin iddiası ise 2012’den bu yana Mansur Hadi’nin anlaşmalara rağmen gerek ulusal uzlaşı hükümeti kurma, gerekse de yeni anayasa yazımı konusunda ayak sürümesi. Siyasi süreçlerin tıkanmasının 6 Şubat darbesine yol açtığı açık iken bu gün askeri operasyonu başlatanların 6 Şubat’a gelinen süreçte uzlaştırıcı rol oynamak bir yana kışkırtıcı oldukları aşikâr. Yemen’e saldıran güçlerin meşru hükümeti savunmak iddiasının inandırıcı olmadığını söylemek için sadece Mısır’ın seçilmiş hükumetine darbe yapan Sisi’nin koalisyonun bir parçası olduğunu görmek yeter.
Ayrıca Suudiler ve Körfez İşbirliği Konseyi üyelerinin Bahreyn halkının barışçı gösterilerini bastırmak için bu ülkeyi işgal ettikleri gerçeği de hatırdan uzak tutulmamalıdır. Saldırının başını çeken Suudilerin ve Mısır’ın ortak özelliği İslam dünyasının en kadim ve sivil İslami Direniş Hareketi olan İhvan düşmanlığı. Ayrıca Suudiler, Mısır, Fas ve Ürdün gibi saldırgan ülkelerin bir başka ortak yanları İsrail dostlukları. Saldırıya destek veren ABD, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin de ortak yönleri İsrail dostlukları.
Yemen saldırısının başta Yemen ve Suudi Arabistan olmak üzere İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde mezhep nefreti temelinde kör bir şiddeti tetikleme ihtimali son derece yüksektir. Bu durum ise 2003 Irak işgaliyle başlayan ve Suriye iç savaşıyla iyice su yüzüne çıkan mezhep temelli şiddetin yaygınlaşmasına ve kalıcılaşmasına sebep olacaktır. Tıkanan siyasi süreçleri aşmak ve ara bulmak için iki devleti bir araya getirmeyenlerin askeri müdahale için on devleti bir araya getirmesi yangına benzin taşımaktır, bölgenin ve İslam dünyasının yıllarca sürecek nefret ve kan davalarına mahkûm edilmesidir. İsrail’in güvenliğine yapılmış en büyük yatırımdır. 67 savaşında İsrail’e kaptırdığı Akabe körfezinin ağzındaki Tiran ve Senafir adalarının adını bile anmayan, geri almak için halen herhangi bir askeri operasyonu aklının ucuna getirmeyen Suudilerin, Babul Mendeb’in İsrail’in Hint Okyanusu’na güvenli bir çıkış olarak kalması amacıyla Yemen’in terbiye ve tasfiye edilmesine matuf katliama girişmesi, İsrail adına yürütülen vekalet savaşından başka bir şey değildir.
MAZLUMDER olarak İran destekli 6 Şubat darbesini kınıyor, Yemen’de Suud önderliğindeki işgali lanetliyor, harekâtın bir an önce sona erdirilmesi ve 2012’de başlayan ama kısa sürede tıkanarak darbelere ve işgallere sebep olan siyasi sürecin İslam İşbirliği Teşkilatı ve arabulucu devletlerin eliyle sona erdirilmesini talep ediyoruz.