Basın Açıklaması
Ankara, 8 Ağustos 2001

MAZLUMDER Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu, "ulusal güvenlik" tartışmaları ile ilgili olarak aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:

"Partisinin son kongresinde kendince birçok önemli konuya değinen Mesut Yılmaz, konuşmasının bir yerinde, "Yıkamayacağımız tabu yok" diyerek "ulusal güvenlik sendromu"nun Türkiye'nin önünü kestiği tespitinde de bulunarak parti delegelerinden oy istedi. Kongre salonunu dolduran 1210 delegenin 921'i de bu konularda Yılmaz'ı desteklediğini belli ederek onu yeniden parti genel başkanlığına seçtiler.

Sözkonusu konuşmasını aynı zamanda Başbakan Yardımcılığı sıfatıyla da yapan Yılmaz'a ilk tepkiler ortaklarından geldi. Gerek Başbakan Bülent Ecevit gerekse de Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli konuşmalarında "düşman" olgusuna vurgu yaparak "ulusal güvenliği"n önemine işaret ettiler ve Yılmaz'ı "uyumsuzlukla" suçladılar.

Ancak bu karşı çıkışlar askeri bürokrasiyi kesmemiş olmalı ki, Ecevit'in konuyla ilgili görüşlerinin gazete sayfalarını kapladığı gün Genelkurmay Başkanlığı bir bildiri yayınlayarak, başta Yılmaz olmak üzere tüm topluma Türkiye'de "tabular"ın kaderinin askeri bürokrasi elinde olduğunu bir kez daha hatırlatma ihtiyacı duydu.

Böylece, belki Türkiye'de ilk defa tartışılmaya başlanan "ulusal güvenlik sendromu" da askeri bürokrasinin "ulusal güvenlik" algılaması nedeniyle "açık tabu" haline dönüştürülmüştür. Ve bu da gösteriyor ki, daha uzun yıllar insan hak ve özgürlükleri, ulusal güvenlik gerekçesiyle bu ülkede "lüks" görülüp, dışlanacak, yok sayılacaktır.

İşte tam da bu nedenle "ulusal güvenlik kopseptine" karşı çıkmak gerekmektedir. Çünkü konseptin başbakan imzasıyla "Milli Siyaset Belgesi"nde yer alması, onun meşruluğundan çok, ülkeyi ve içinde yer aldığı sistemi ne ölçüde sarıp sarmaladığını gösterir. Böyle bir sistem içerisinde, bir partinin kongresine, düşüncelerin tartışıldığı, siyasetin belirlenmeye çalışıldığı "meşru zemin" olarak yaklaşılmaması da kimse tarafından yadırganmamaktadır. Çünkü, "Milli Siyaset Belgesi"nde olduğu gibi, böylesi bir sistem içerisinde siyaset "yukarı"da belirlenir ve "teba"ya da onları uygulamak düşmektedir.

Bu durum, siyasetin "kayıt" altında tutulmasına işaret etmektedir. Bunu, kimin veya kimlerin hangi organlar/mekanizmalar aracılığıyla gerçekleştirdiği önemli değildir. Önemli olan, o ülkede yaşayan insanların siyasete etkin katılımı ve devlet yönetiminin tek tip insan yönetimine dönüştürülmemesidir. Bunun yolu da, askeri bildirileri alkışlamaktan değil, tartışmaktan ve tek meşru tartışma zemini olarak, içeriği toplumdan saklı tutulan MGK toplantılarının topluma dayatılmasına karşı çıkmaktan geçmektedir."

BASIN BÜROSU