Türkiyede kayıp edilen Yabancılar

Ankara, 11 Kasım 2000

MAZLUMDER Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu, son dönemde arka arkaya kaçırılan ya da kaybedilen yabancı uyruklu 4 kişiyle ilgili olarak aşağıdaki mektubu, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Başbakan, Adalet, İçişleri ve İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na ve insan hakları kuruluşlarına göndermiştir.

"Kendi vatandaşlarının can güvenliğini korumakta tartışmalı bir tutum sergileyen Türkiye'nin, başta mülteciler olmak üzere oturma izni de olsa yabancı uyruklu insanlara dönük negatif güvenlik politikaları, Türkiye'nin müzmin insan hakları sorununun göbeğinde ciddiyetini korumaya devam etmektedir.

Avrupa'nın dışından gelenleri, mülteciden bile saymayan Türkiye, insan hak ve özgürlükleri yerine bağımlı çıkar ilişkileri üzerine kurguladığı dış politikası sayesinde, birçok açıdan aynı ortak paydalarda buluştuğu çeşitli ülke insanlarına yönelik hak ihlallerine, sessiz kalma bir yana zaman zaman katkı bile sağlamaktadır. Geçtiğimiz yıl içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin "ihtiyati tedbir" kararına rağmen iki Özbek muhalifin, bir gece yarısı ülkelerine gönderilmeleri, bu durumun tipik bir örneğidir.

Ülkemizde yabancılara yönelik olarak sözkonusu politikaların paralelinde gerçekleşen bir diğer hak ihlali alanı ise, kaçırma ya da kayıplardır. Kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce gerçekleştirilen bu eylemler çoğu kez kamuoyunun gündeminde dahi yer almamaktadır.

Son dönemde, bu yönde MAZLUMDER'e yapılan başvuru sayısı dörttür. 27 Eylül 2000 tarihinde, ailesiyle birlikte Konya'da ikamet etmekte olan Selçuk Üniversitesi öğrencisi Muhammed el-Dabbas, ekmek almak üzere ayrıldığı evine bir daha dönememiştir. Olayın üzerinden bir hafta geçince el-Dabbas'ın ülkesi Ürdün'e kaçırıldığı öğrenilmişse de neden, nasıl ve kimler tarafından kaçırıldığına bir türlü cevap bulunamamıştır. Olay üzerine müracaat edilen ilgili Cumhuriyet Savcılığı ise, her hangi bir açıklamada bulunmamıştır.

Derneğimize yapılan bir diğer kayıp başvuru olayı ise Silopi'de gerçekleşmiştir. 16 Ekim 2000 tarihinde Irak'a gitmek üzere İstanbul'dan otobüse binen Irak uyruklu Hassan Assi Omer, Silopi'de kaybolmuştur. En son bir arkadaşını arayarak Silopi'ye varmak üzere olduklarını söyleyen Hassan Assi Ömer'den beş gün boyunca haber alınamamıştır. Otobüs şoförü sözkonusu şahsın Silopi'de indiğini belirtirken, kimler tarafından kaçırıldığı ve beş gün boyunca nerede tutulduğu bir türlü öğrenilememiştir. Bu arada Omer'in cep telefonu sürekli açık tutulmuş ancak, yakınlarının ısrarlı aramalarına bir cevap verilmemiştir. Beş günün sonunda, serbest bırakılan Omer, Irak'a geçtiğinden şu ana kadar kendisiyle de doğrudan görüşme imkanımız olmamıştır.

Bu olaydan dört gün sonra ise, İstanbul'da da yabancı uyruklu iki şahıs herkesin gözü önünde kaçırılmıştır. Yasal oturma izni olup İstanbul'da elektronik eşya ticareti yapan Tunus uyruklu Selim Hüseyin bin Mahmud ve eşi Murade hanım, 20 Ekim'de Bosna Hersek uyruklu misafirleri Ali Nassarat'ı karşılamak üzere Esenler Metro durağına gittiklerinde, sivil bir araçtan inen kimliği belirsiz silahlı dört kişi, Selim Hüseyin bin Mahmud ile Ali Nassarat'ı kaçırmışlardır. Olaya müdahale etmek isteyen Murade hanıma sus işaret yapan kimliği belirsiz şahıslar, kimlik göstererek kadının üzerine yürümüşlerdir. Korkuya kapılan ve ikamet izninin süresi dolmuş bulunan Murade hanım da daha fazla itiraz edememiştir.

Olayı üzerinden yirmi günü aşkın bir süre geçmiş olmasına ve yerel ilgililerle görüşülmesine rağmen, kaçırılanların nerede oldukları, neden ve kimler tarafından kaybedildiklerine dair henüz bir haber alınamamıştır.

Bu olaydan başta İstanbul Emniyet Müdürlüğü olmak üzere tüm yetkililer sorumludur. Sözkonusu şahıslar Türkiye içinde veya dışında her hangi bir suç işlemişlerse, yapılacak veya izin verilecek olan kaçırma değil, en güvenilir şekilde hakim önüne çıkartmak olmak durumundadır. Bu nedenle, eylemi gerçekleştirenlerin Türkiye içinden veya dışından olmaları sonucu değiştirmemektedir. Resmi söylem düzeyindeki hukuk devleti iddiasının gerçekleştirilmesi şöyle dursun, bu tür olayların yaşandığı bir devletin yasa devleti olması bile mümkün değildir.

Umudumuz ve çabamız Türkiye'nin bir hukuk devleti olmasından yanadır. Bu ve bundan sonraki hak ihlallerinin önlenmesi konusunda gerekli ilgi ve duyarlılığı acilen göstereceğinizi umuyorum."

BASIN BÜROSU

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2000-11-11
Okunma Sayısı : 3059
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4922153