|
VAN CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA, SUNULMAK ÜZERE İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA
MÜŞTEKİLER : 1. Gülden SÖNMEZ ŞÜPHELİLER : 1. Van Valisi Özdemir Çakacak MAĞDURLAR: 1. Aşağıda açıklamalarda ismi zikredilen şahıslar SUÇ: - Kasten adam öldürme SUÇ TARİHİ : 22-23-24 MART 2008 DELİLLER :Mağdurların ve mağdur yakınlarının sunabileceği deliller, tanık beyanları, olayın geçtiği iller ve ilçedeki hastanelerin kayıtları, yerel-ulusal medyaya ait kamera kayıtları, kişisel ve kolluk kuvvetlerine ait kamera kayıtları, mağdurların sunabileceği özellikle maddi hasarlara yönelik mahkeme kararları, şüphelilerin kamuoyuna yaptıkları açıklamalar.
AÇIKLAMALAR 22.03. 2008 tarihinde Van'da yaşanan bu olaylar sırasında birebir tespit edilebilen vakalar şunlardır: Zeki ERİNÇ (1975) ; Evli 2 erkek 3 kız çocuğu babası olup, ayakkabı tamirciliği yapan, akrabalarının anlatımına göre, genel karakter itibariyle sessiz, sakin, hiçbir şeye karışmayan, ekmeğini kazanmanın peşinde olan biri olarak tanıtılmıştır. Olay günü Özbek fırını yakınlarında güvenlik güçleri tarafından vurularak bir ticari taksi tarafından SSK Hastanesine kaldırılmış ve yakınlarına haber verilmiştir. Zeki Erinç'in sağ kaburga altından giren kurşunun, karaciğer ve böbreğini tahrip ederek dışarı çıktığı, SSK Hastanesinde ameliyat edildikten sonra, Devlet Hastanesine kaldırıldığı tespit edilmiştir. Devlet hastanesinde 3-4 saat kaldıktan sonra Van Yüzüncü Yıl Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesine sevk edilmiştir. Gece saat 02.30 gibi hayatını kaybetmiştir. Ramazan DAĞ, hamallık yaparak hayatını idame ettirdiği, olay günü işi gereği dışarı çıktığı ve olaylar sırasında güvenlik güçlerinin rasgele etrafa ateş açması sırasında vurularak Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetmiştir. Mehmet ACIN (1983), güvenlik güçlerinin rasgele açmış olduğu ateş sırasında kolundan vurularak yaralanmış Y.Y.Üniversitesi Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır. Ayhan NOYAN (1971), güvenlik güçleri tarafından kafasına ve yüzüne aldığı darbeler neticesinde baygınlık geçirmiş Van Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır. Hüsnü ABİ (1970), güvenlik güçlerinin etrafa rasgele ateş etmeleri ve gaz bombaları atmaları sırasında başına isabet eden bir cisim sebebiyle yaralanarak Van Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır. Ferhat BARİĞ (1994) robokop tabir edilen güvenlik güçlerinin ateş etmeleri sonucunda bacağından yaralanarak yere düşmüş, çevredeki insanlar tarafından hastaneye kaldırılmış Van Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır. Harun GREVİ (1987), güvenlik güçlerinin attığı gaz bombalarından rahatsızlanarak uzaklaşmaya çalışırken sol karın boşluğundan vurularak yere düşmüş ve etraftaki insanlar tarafından hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştır. Bedri IŞIK (1974) olaylar esnasında dışarıda oynayan özürlü çocuğunu eve getirmek üzere evinden dışarı çıktığında kar maskeli silahlı özel tim mensuplarınca hedef gözetilerek ateş açılması üzerine başından yaralanmış, yerden kalkmaya çalıştığında özel harekât timinden birisinin kafasına tekmelerle vurmasından sonra ambulansla hastaneye kaldırılmış ve tedavi altına alınmıştır. Ayhan KURT (1980), olaylar sırasında gözünden silahla yaralanarak Devlet Hastanesi'ne kaldırılmıştır. Gülşen ASLAN (1987), evinin yanında akrep olarak bilinen güvenlik aracının içinden maskeli özel harekât tim mensupları tarafından etrafa rasgele ateş ettiklerini görmüş, bu sırada bir polisin kendisini hedef alarak silah doğrulttuğunu fark etmiş ve bu polisin ateş etmesiyle göğsünden silahla yaralanmış ve komşular tarafından komşusunun evine taşınmıştır. Arkalarından gelen özel tim mensuplarınca komşularının evlerinin camı kırılarak içeriye gaz bombası atılmıştır. Daha sonra içeri giren özel tim mensupları kardeşini copla darp etmiş, bu esnada Gülşen Aslan isimli bayan kan kaybından bayılmış ve daha sonra Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır. Selam YAŞAR (1995) olaylar esnasında evine yakın ekmek fırınından ekmek almaya gittiği sırada insanları kovalayan bir panzerin etrafa ateş açtığını, bu sırada kalçasından vurulduğunu beyan etmiştir. Etraftakiler tarafından Devlet Hastanesine kaldırılmış ve ameliyat edilmiştir. Ameliyat sonrasında kalçasından bir plastik mermi çıkarılmıştır. Resmi giyimli bir polis memuru tarafından hastanede ifadesinin alındığını belirtmiştir. Mehdi KURT (1992), Muavinlik yaptığı garaja ellerinde cop ve kalaslarla güvenlik güçlerinin geldiğini, orada bulunan herkese saldırdıklarını, yaklaşık 10 kişilik resmi giyimli güvenlik güçlerinin cop ve kalaslarla kendisine vurduklarını, yere düşe-kalka korunmaya ve kaçmaya çalıştığını, korkuluk demirlerinin içine sıkıştırılıp tekrar dövüldüğünü ve bu esnada kendinden geçerek bayıldığını belirtmiştir. Nazdar ASLAN (1958) olay günü evde temizlik yapmakta iken silah sesleri duyduğunu, bu sırada yatak odasının camından dışarı bakmak üzere odaya gittiğinde camın kırıldığını ve yatağın üstünde bir plastik merminin durduğunu, dışarıya baktığında polis aracını ve karşıda da çok sayıda polis ve asker gördüğünü belirtmiştir. Aysel YAKIN (1958) olay günü evinde iken camlarının kırıldığını, içeriye gaz bombalarının atıldığını, bundan çok etkilendiğini, evin diğer girişinden dışarı çıkmaya çalıştığı sırada iki panzerin eve su sıktığını ve bu tazyikli su nedeniyle evlerin tüm camlarının kırıldığını ve maddi hasarlar oluştuğunu belirtmiştir. Van'da yaşanan olaylar sırasında Zeki ERİNÇ ve Ramazan DAĞ hayatını kaybetmiş, yapılan tespitlere göre kesin olmamakla beraber 70 sivil, 18 polis olmak üzere toplam 88 kişi yaralanmıştır. Öte yandan yaralandığı halde, soruşturmaya tabii tutulacağı korkusuyla hastaneye başvurmayan çok sayıda yaralı ile de yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. 199 kişi de gözaltına alınmıştır. Hakkari'de yapılan görüşme ve verilere göre; 22.03.2008 gününe gelindiğinde ise çarşı merkezinde toplanan 200 kadar kadın, erkek her yaştan kişinin Newroz ateşi yakarak halay çektikleri, bu esnada şehrin tüm giriş çıkışlarının panzerlerle kapatıldığı ve şehrin her tarafında kolluk kuvvetlerinin konuşlandığı, Kutlamacıların, "Kutlamadan sonra sakince dağılacaklarını" belirttikleri halde, özellikle çarşı merkezinden başlamak üzere, dağılın ihtarı yapılmadan kutlama yapanların üzerine panzerler, coplar ve gaz bombası atılarak ve tazyikli su sıkılarak saldırıldığını, bu noktadan sonra gösterici - halk ayırımı yapılmaksızın toptan halkın üzerine ateş açıldığı, birçok kişinin açılan ateş sonucu yaralandığı, yaralıların bir kısmının hastanelere gidebildiği, birçok yaralının ise hastaneye gittiğinde haklarında soruşturma açılacağı ve güvenlik güçlerince gözaltına alınacağı kaygısı ile hastaneye gidemediği, Özel Sevgi Hastanesindeki çoğunluğu çocuk olan hastaların ve üst katlarda oturan sakinlerin gaz bombalarından zehirlendiklerini ve hastaların nakledildiğini, İnsan Hakları Derneği Hakkari Şubesinin bulunduğu binanın bodrum katına sığınan çok sayıda insanın üzerine onlarca gaz bombası atıldığı ve bu kişilerin dışarıya çıkmasına da izin verilmediğinden, onlarca kişinin bodrumda baygınlık geçirdiğini, bunların ancak yarım saat sonra bodrumdan çıkartılarak hastanelere götürülebildiklerini belirtmişlerdir. Güvenlik görevlilerinin aşırı ve orantısız güç kullanımı, ateşli silahla şehirde tedhiş havası yaratması üzerine olayların şehrin birçok mahallesine sıçradığı, şehrin birçok yerinde özellikle çocuklar ve kadınların şiddetli bir şekilde darp etmekle, şehirde yaygın olarak sokakta görülen herkesin darp edildiği ve karadan gaz bombası atıldığı gibi şehrin üzerinde dolaşan helikopterden atılan gaz bombaları ile bütün şehrin savaş alanına çevrildiği, güvenlik güçlerinin esnafa dahi "Apo'nun P..." şeklinde başlayan çok ağır küfürler ettiği, küfür ve hakaretin yaygın ve tahrik edici şekilde gerçekleştiği belirtilmiştir. Olaylar sadece sokaklarla sınırlı kalmadığı, kolluk kuvvetlerinin evleri taşladığı, evlerin camlarını kırarak evlere gaz bombaları attığı ve evlere girerek evlerinin içinde kadın - çocuk dâhil olmak üzere insanları darp ettiği, evlerdeki eşyalara zarar verdiği, çok sayıda esnafın da dükkânlarında maddi hasar meydana geldiği, park halindeki otomobillerin camlarının cop ve taşla kırıldığı belirtilmiştir. Bu olaylar esnasında 50 kişi hastaneye kaldırılmış, 7'si 18 yaşından küçük olmak üzere 28 kişi tutuklanmıştır. Hakkında soruşturma açılması korkusuyla çok sayıda yaralının da hastanelere gitmediği tespit edilmiştir. YÜKSEKOVA'DA YAŞANAN OLAYLAR : Öte yandan tüm bu olaylar sırasında göstericilerin de elle ve sapanla büyüklü küçüklü taşlar attıkları tespit edilmiştir. İkbal YAŞAR (1979), evli 2 çocuk babası olup, bu olaylar esnasında polis tarafından göğsünden vurularak o sırada bulunan bir taksi ile yakınları ve etraftakiler tarafından taksiye bindirilerek hastaneye götürülürken kolluk kuvvetlerince araç durdurulmuştur. Durdurulan araçtan araçtaki herkesin inmesi söylenmiş ve araçtaki herkes zorla araçtan indirilmiştir. Araçtan indirilen yaralı İkbal YAŞAR dahil herkes şiddetli bir şekilde cop, tekmelerle darp edilmiştir. Bu sırada bir polis tarafından "yaralı olduğunu ve öleceğinin" belirtilmesi üzerine o polisin de diğer polisler tarafından tepki gösterilerek itildiği belirtilmiştir. Bu arada İkbal Yaşar ağır yaralı bir şekilde hastaneye kaldırılmış ve akşam saat 18:00 sularında hayatını kaybetmiştir. Bu olayı yaşayan İkbal YAŞAR'ın amcası Süleyman Yaşar gözaltına alınmıştır. Süleyman Yaşar ile yapmış olduğumuz görüşme sırasında halen vücudundaki ekimozların siyah haliyle durduğu tespit edilmiştir. Hayatını kaybeden İkbal YAŞAR'ın gerek olay esnasında yanında olan amcası ve gerekse babası, eşi ve yakınları ile yapmış olduğumuz görüşmelerde ve medyaya da yansıyan verilere göre İkbal YAŞAR'ın ailesi cenazesini almak istemişlerdir. Ancak otopsisi yapılan İkbal YAŞAR gece 03:00 sularında ailesinin isteği dışında başka akrabalarının yanında bulunduğu şekilde kaymakamlık nezdinde güvenlik görevlileri tarafından kepçelerle açılan bir mezara konularak defnedilmiştir. 24 Mart 2008 de tekrar gerginlikler başlamıştır. İkbal YAŞAR'ın gizlice gece defin edildiğini öğrenen halk sabah 08:00 den itibaren DTP binasının önünde toplanmaya başlamıştır. Tekrar ilçede silah sesleri işitilmeye başlanmış, bu arada İkbal YAŞAR'ın ailesi, DTP milletvekilleri, İHD temsilcisi, yerel yöneticilerden oluşan bir heyet, Yüksekova Kaymakamı Mehmet ÜNAL ve o esnada Kaymakamlıkta bulunan Hakkari Valisi Ayhan NASUHBEYOĞLU ile görüşmeye gitmiş ve bu görüşmede cenazenin ailenin isteği doğrultusunda ve aile tarafından istedikleri yere defnedilmesi için cenazenin verilmesini ve böylelikle ilçedeki gerginliğin biteceği belirtilmiştir. Daha sonra ailenin Savcılığa başvurusunun avukatların da yardımı ile sonuçlanması üzerine mezardan çıkarılan cenaze aileye teslim edilmiş, cenaze işlemleri tamamlanarak ailenin talep ettiği şekilde mezarlığa cenazenin saat 14:00 sıralarında defni ile tüm gerginlik kesilmiş ve bütün ilçe halkı evlerine çekilmiştir. Savaş BABALITAŞ, 12 yaşındadır ve polisin saldırıları sırasında bir gözünü kaybetmiştir. Yusuf BOZKURT, 43 yaşındadır. Yüksekova'da ikamet etmektedir. Olay günü evinin bahçesinde 4-5 polis tarafından evinin camı kırılıp kapısı tekmelerle açılarak evine zorla sokularak silah kabzası ile kafasının 4 yerinden yaralanmış ve tekmelerle darp edilmiştir. Evinde dövülürken 2 çocuğu polisler tarafından tuvalete kapatılmış karısı ve bir çocuğu ise başka bir odada dövülmüştür. Çocuk yaştaki oğlu dövülerek gözaltına alınmıştır. Halen darp izleri kendisinin ve çocuğunun vücudunda bulunduğu tarafımızdan tespit edilmiştir. Oldukça kısıtlı maddi imkanlarla yaşamını zor idame ettirdiğini söyleyen Yusuf BOZKURT kiracı olduğu bu evi ev sahibinin bu olaylardan dolayı boşaltmasını istediğini ve her yönden mağdur edildiğini belirtmiştir. Fahrettin ŞEDAL, 32 yaşında evli 6 çocuk babası olup evinin giriş avlusunda karnından vurulmuş ve komşuları tarafından hastaneye götürülmek üzere bir battaniye ile taşınırken polis tekrar müdahale etmiş ve taşıyanları ve yaralı Fahrettin ŞEDAL'ı darp etmiştir. Fahrettin ŞEDAL hastaneye taşınmış ancak oradaki müdahale yetersiz kalmış ve VAN Devlet Araştırma Hastanesine kaldırılmış ve halen yoğun bakımdadır. Tarafımızdan Fahrettin ŞEDAL'ı yoğun bakımda hastanede görmüş, doktoru ile görüşmüş ve aynı zamanda Yüksekova'da evine giderek olaya şahit olan komşuları ile de görüşmeler gerçekleştirmiştir. Olaylar sonlandığında Yüksekova'da 1 kişi (İkbal YAŞAR) ölmüş, 4'ü ağır olmak üzere 11 kişi yaralanmış ve 20 kişi gözaltına alınmıştır. Yüksekova'da 20 kişi gözaltına alınmış ve daha sonra devam eden gözaltılar sonucunda 10 kişi serbest bırakılmış ve 15 kişi tutuklanmıştır. Van'da Zeki ERİNÇ 23.03.2008 günü, Ramazan DAĞ 01.04.2008 günü Yüksekova'da ise İkbal YAŞAR 23.03.2008 günü hayatını kaybetmiştir. Her üç ölüm olayı da ateşli silah yaralanması neticesinde olmuştur. Yüksekova'da İkbal YAŞAR'ın cenazesi önce ailesinin rızası dışında güvenlik güçlerince defnedilmiş, ailenin ısrarla talebi üzerine defnedildiği yerden çıkarılarak ailesinin rızasına uygun defnedilmesine izin verilmiş, aile bu süreçte mağdur edilmiştir. Zeki ERİNÇ'in de cenazesinin defninde aile belli saatte defin için zorlanarak mağdur edilmiştir. Van'da yapılan tespitlere göre kesin olmamakla beraber 70 sivil 18 polis olmak üzere toplam 88 kişi yaralanmıştır. Hakkari'de 50 kişi, Yüksekova'da 4'ü ağır olmak üzere 11 kişi yaralanmıştır. Öte yandan yaralanıp soruşturma korkusuyla hastaneye başvurmayan çok sayıda yaralı olduğu her 3 merkezde de tahmin edilmektedir. Yaralılar ile ilgili adli tıp incelemelerinde doktor muayenelerinde kolluk kuvvetlerinin bulunmaması gerekliliği kuralı ihlal edilmiştir. Van, Hakkari ve Yüksekova'da mülki amirliğin ve güvenlik güçlerinin görüşmeler sırasında olayların çıkması ve gerginliğin artmasında önleyici tutum içerisinde olmadıkları anlaşılmaktadır. Van, Hakkari ve Yüksekova'da evlere, evlerin dışındaki çanak antenlere, camlara kapılara taş, sopa, cop ve tekme kullanarak güvenlik güçlerince saldırılmış, evlerin içine girilmiş, evlerde kadınlar ve kız çocukları da darp edilmiştir. Sokaklarda, evlerde, işyerlerinde, okullarda ve her yerde her türlü küfür, hakaret ve tehdidin kolluk kuvvetleri tarafından önlerine gelen herkese yapıldığı, bu küfürlerin daha çok "sinkaflı" küfürler olduğu, açık ve ağır küfürler olduğu, bu küfürlerin namusa yönelik olduğu, küfredilirken kadın, erkek, çocuk yaşlı ayrım gözetilmediği, yine en çok kullanılan küfür ve tehdidin "Aponun p...leri", "o...... çocukları", "size burayı mezar edeceğiz" ve benzeri olduğu, Yüksekova'da ise bir polis memurunun umum halka karşı pantolonunu indirerek çıplak vaziyette küfür niteliği taşıyan hareket yaptığı beyan edilmiştir. Hastane önlerinde ve içinde asker ve polisin yoğunlukla bulunduğu, yaralıların hastaneye gitmekte güçlük çektiği ve birçok yaralının da hastanelere gitmekten sorgulanma ve suçlanma kaygısı ile geri durduğu, Hakkari'de çok sayıda yaralının gittiği Özel Sevgi Hastanesine polisin copla hastanenin camlarına saldırdığı, gaz bombalarının etkisi ile orada yatan çoğunluğu çocuk olan çok sayıda yaralının hastaneden başka yerlere nakledilmek zorunda kalındığı tespit edilmiştir. Hakkari merkezde Cüneyt ERTUŞ isimli çocuğun görüntülü olarak belgelenmiş şekilde polisler tarafından kolunun kırılacak şekilde büküldüğü, halen Cüneyt ERTUŞ'un o kolunu kullanamadığı ve kendisinin tutuklu bulunduğu tespit edilmiştir. Van, Hakkari ve Yüksekova'da yakalanan çocuk ya da büyük herkesi, etkisiz hale getirmenin çok çok ötesinde öldüresiye dövüldüğü, Van'da Mehdi KURT'un 10 polis tarafından ortaya alınarak birbirlerine pas ederek hep beraber cop ve kalaslarla dövdükleri, demir korkulukla sıkıştırılarak darp edildiği, benzeri fiilin birçok yerde gerçekleştiği tespit edilmiştir. Hakkari'de Memursen Şube Başkanı Abdulcebbar YAKAR'ın evine polisler tarafından saldırıldığı, kapı ve camlarının kırıldığı, maddi hasara uğradığı mahkeme yoluyla durumun tespit edildiği görülmüştür. Van, Hakkari ve Yüksekova'da çok sayıda işyerinde maddi hasar meydana gelmiş, olaylar nedeniyle 3 gün boyunca işyerlerini açamayan esnafın müspet maddi zarara da uğramış, çok sayıda özel araç maddi hasara uğramıştır. Yüksekova'da vefat eden İkbal YAŞAR'ın amcası Süleyman YAŞAR, yaralı yeğenini hastaneye götürürken küfür ve hakaretle darp edilerek gözaltına alınmıştır. Halen darp izlerini üzerinde taşıdığı tarafımızdan tarafından tespit edilmiştir. Bölgede bulunan milletvekillerine ve DTP temsilcilerine, yerel yöneticilere güvenlik güçleri tarafından hakaret edilmiş, yetki sınır ve sorumluluğunu aşan tavır ve davranışlar sergilenmiştir. NETİCE VE TALEP : Yukarıda izah edilen nedenlerle;
Gülden SÖNMEZ Cihat GÖKDEMİR Cüneyt SARIYAŞAR |