28.02.07/İstanbul
STK'LARDAN DARBECİLERE PROTESTO
28 Şubat'ın onuncu yılı dolayısıyla Beyazıt Meydanı'nda oturma eylemi yapan sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve 1000'i aşkın kişi , darbecileri protesto etti. "Bütün dünya darbecilerin zalimlerin yanında olsa biz mazlumların yanında olmaya, gerçekleri haykırmaya ve zulme dur demeye devam edeceğiz" diyen katılımcılar, hükümeti, başörtüsü yasağı ve diğer mağduriyetlere son vermeye çağırdı.
Beyazıt Meydanı'nda toplanan grup adına MAZLUMDER İstanbul Şube Başkan Yardımcısı Lütfü Yılmaz gurup adına bir basın açıklaması yaptı. Haksızlığa karşı adaletin, zorbalıklara karşı hukukun ve millete savaş açanlara karşı milletin yanında olduklarını göstermek için bir arada olduklarını ifade ederek sözlerine başlayan Yılmaz, "28 Şubat bir cümleyle; 'millete karşı açılmış bir savaştır'. Kimse unutmamalıdır ki tarihte kendi milletine, onun değerlerine ve iradesine savaş açıp da galip gelmiş hiçbir ordu hiçbir devlet yoktur" dedi.
Ardından ÖZGÜRDER Başkanı Hülya Şekerci, EĞİTİM-BİR-SEN İstanbul 2 No'lu Şube Başkanı Ünal Mamur, Başörtüsü davasından dolayı Üniversitedeki görevinden alınan Ahmet Ağırakça, Yeni Asya Gazetesi yazarı Mustafa Özcan, Yazar Abdullah Yıldız,Yazar Abdurrahman Dilipak, Sibel Eraslan, Vakit Gazetesi sahibi Mustafa Karahasanoğlu, TİYEMDER Başkanı Selahattin Yazıcı , ASDER Başkanı Adnan Tanrıverdi ve bir çok Sivil Toplum Kuruluşu temsilcisi ve yazarlar konuşmalar yaptı. Eylem Ömer Karaoğlu ve Grup Yürüyüş'ün ezgileri ile devam etti.
"28 ŞUBATLARA HAYIR!REKTÖRLER KIŞLAYA!", "ÜNİVERSİTELERDE KIŞLA DÜZENİ İSTEMİYORUZ!" gibi ifadelerin bulunduğu dövizlerle eyleme katılan insanlar, konuşmaların ardından dağıldı.
Basın metni ;
28 ŞUBAT HUKUKSUZLUĞU 10 YAŞINDA
Karanlığa karşı AYDINLIĞIN, zalime karşı MAZLUMUN, haksızlığa karşı ADALETİN , batıla karşı HAKKIN , zorbalıklara karşı HUKUKUN, ve millete savaş açanlara karşı milletin yanında olduğumuzu göstermek için yine bir aradayız. 28 Şubat bir cümleyle; "millete karşı açılmış bir savaştır". Kimse unutmamalıdır ki tarihte kendi milletine, onun değerlerine ve iradesine savaş açıp ta galip gelmiş hiçbir ordu hiçbir devlet yoktur.
28 Şubat 1997, halkın inancına, düşüncesine, kimliğine yönelik bir darbenin tarihidir. 1997 yılından bu yana devam eden süreçte siyasetten yargıya, ekonomiden, hak ve özgürlüklere kadar birçok alanda toplum bir cendereye sokulmuş, adalet ve özgürlükler askıya alınmıştır. Bu süreçte halktan en çok oy alan partiler kapatılmış, dernekler, vakıflar soruşturma geçirmiş; halk tarafından yaptırılan İHL'ler ve Kuran Kursları'na kilit vurulmuş, hukuksuzlukta sınır tanınmayarak binaları dahi gasp edilmiştir. Gazeteciler andıçlanmış, bağımsızlıkları anayasal teminat altında olmasına rağmen yargı mensuplarına brifingler verilmiş, akabinde darbe mantığına aykırı karar veren yargıç ve savcılar hakkında soruşturmalar açılmış, evrensel hukuk ilkeleri yerine darbe hukuku ikame edilerek mahkemeler insan hakkı ihlallerinin meşrulaştığı aygıtlara dönüştürülmüştür. Yargının siyasallaştığı, siyasetin felç olduğu bu süreçte, ekonomik hayat da dibe vurmuş; "laik cephe ve dayanışma" adı altında, bankaların içi boşaltılmış, hazine soyularak talan edilmiştir.
Söz konusu süreçte düzen güçleri "irtica karşıtlığı" kılıfı altında İslami kimlik ve sembollere karşı kendi deyimleriyle "topyekun savaş" başlatmışlardır. Başörtüsü, öncelikli hedef seçilmiştir. Çünkü, başörtüsü topluma yıllardır zorla kabul ettirilmeye çalışılan "şekilci modernleşme projesinin" karşısında varlığını devam ettirmektedir. Halk adına karar verebileceklerine inanan, kararlarına uymayanları da haklarından mahrum bırakarak cezalandırabileceklerini düşünen egemen güçler, toplumu dönüştürme çabalarının başarısızlığının göstergesi olarak gördükleri başörtüsünü hedef almışlardır.
Üniversitelerden başlatılarak hayatın tüm alanlarında yaygınlaştırılmaya çalışılan başörtüsü yasağına karşı her türlü hukuki mücadelenin önü kapatılmıştır. Hiçbir hukuk temeli olmayan sadece afaki yorumlarla meşrulaştırmaya çalışılan fiili durum oluşturularak uygulanan yasak, üniversite kampuslarından sonra kamu hizmeti alınan hastane, sürücü kursu vb. ortamlara dahi taşınmıştır.
2002 Kasım seçimlerinde özgürlük vaadiyle halktan yetki isteyen kadroların "iktidar" olmalarıyla, toplumda, bir umut dalgası belirmiştir. Aradan geçen yaklaşık beş yıl, bu umudu da sonuçsuz bırakmıştır
Bizler aşağıda imzaları bulunan kurumlar, darbe bağımlısı bir sistemde darbe söylentileri ile yaşamak istemiyoruz. Darbenin 10. yılında yasakların kesintisiz biçimde sürmesine rağmen halkın inancından, kimliğinden, başörtüsünden asla vazgeçmeyeceğinin anlaşılmasının gerekliliğini hatırlatıyoruz. İnsanlık onuruna aykırı, halkın iradesinin hilafına hukuksuz, zalimce dayatmalardan kurtulmanın yolunun darbeci geleneğin tüm kurumlarıyla ve işleyişiyle tasfiyesinden geçtiğini biliyoruz.
Bu nedenlerle darbe düzeninin tüm uygulamalarına ve hassaten barbarca sürdürülen başörtüsü yasağına son verilmesi için, başta hükümet olmak üzere tüm kişi, kurum ve kuruluşları göreve çağırıyoruz.
Tüm dünyaya sesleniyoruz ki; bütün dünya darbecilerin zalimlerin yanında olsa biz mazlumların yanında olmaya, gerçekleri haykırmaya ve zulme dur demeye devam edeceğiz. Adaletten haktan hukuktan yana taraf olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Söz veriyoruz ki; Bu haksız, hukuksuz dönem ve onun tüm artıkları ortadan kalkana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Her gün yeni bir foyası, yeni bir hukuksuzluğu, yeni bir yolsuzluğu ortaya çıkan bu dönemi sona erdireceğiz.
"Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, Hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar, vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar".
KATILAN KURUMLAR:
AKABE Vakfı, Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AKDER), Aksa Eğitim ve Dayanışma Vakfı (AKDAV), Araştırma Kültür Vakfı (AKV), Anadolu Gençlik Derneği (AGD) İstanbul Şubesi, Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER), Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON), Boğaziçi Üniversitelileri Derneği (BURA), Demokrat Hanımlar Derneği, Düşünce Suçuna Karşı Girişim Gurubu, Eğitim-Bir-Sen İstanbul Şubesi, Hikmet Vakfı, Hukukçular Derneği, İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD), İnsani Yardım Vakfı (İHH), Kafkas Vakfı, KALEMDER, Kültürlü Gençlik Derneği, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER), İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) İstanbul Şubesi, Medeniyet Derneği, Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (ÖZGÜRDER), Teknik Elemanlar Derneği (TEKDER), Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Enstitüleri Mezunları Derneği (TİYEMDER), Tüketiciler Birliği, Tüketici Hakları Merkezi (TÜMER), Türkiye Yazarlar Birliği, Zehra Vakfı