İçişleri Bakanlığı tarafından; Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk görevlerinden uzaklaştırılmış, yerlerine başkan vekili sıfatıyla, İl Valileri atanmıştır.
İçişleri Bakanlığı’nın belediye başkanlarının görevden alınmasına dair açıklamasında, görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarının PKK/KCK yöneticisi veya elemanı oldukları, örgütün propagandasını yaptıkları, örgütle irtibatlı veya iltisaklı olduklarına dair haklarında adli ve idari soruşturma ve kovuşturmaların bulunduğu belirtilmiştir. Belediye imkânlarının illegal amaçlar için kullanıldığı, militan kaynağı, mali kaynak ve araç-gerecin temin edildiği lojistik merkezlere dönüştürülmeye çalışıldığı belirtilip, buna dair iddia ve deliller kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Belediye başkanları da herkes gibi hukuka uymak ve görevlerini hukuk çerçevesinde kullanmak zorundadırlar. Suç işlemeleri halinde elbette ki gerekli hukuki süreçlere muhatap olup gerekli yaptırımlara tabi tutulacaklardır. Ancak henüz adil yargılama sonunda verilmiş bir mahkeme kararı yokken, masumiyet karinesine aykırı olarak, idari tasarrufla gerçekleşen uzaklaştırma işlemlerinin meşruluğundan bahsedilemez. Seçimler daha yeni bitmişken alınan bu kararlar seçmenin iradesini açıkça boşa çıkarmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir. Bu tür bir gelenek olağanlaşıp yaygınlaşırsa her iktidarın belediye seçimlerinden hemen sonra benzer tasarruflarla seçimleri etkisizleştirebileceği, seçmen iradesinin bu kadar basit bir şekilde çöpe atılmasının kimseye faydası olmayacağı da açıktır.
Bakanlık, Belediye başkanları hakkında 2016 yılından başlamak üzere 2017-2018 ve 2019 yıllarına ait soruşturma ve kovuşturma dosyalarına dair kısa bilgiler sunmuştur. Seçim öncesine ait iddialar açısından bu kişilerin seçime girmesine itiraz edilmediği; seçim sonrasına ait olan iddialar açısından bu kişiler hakkında halen kesinleşmiş yargı kararları bulunmadığı, bu kişiler hakkında tutuklama tedbirine bile ihtiyaç duyulmadığı dikkate alındığında söz konusu tasarrufların siyasiliğinin ağır bastığı ortadadır.
Belediye başkanlarının suç işlediklerinin kesinleşmesi durumunda dahi merkezi yönetimin doğrudan atama yoluyla valileri belediyenin başına tayin etmesi, kanuni olsa bile hukuki değildir. Böyle bir durumda bile olması gereken seçmenin iradesini esas alan çözümlere odaklanmaktır.
Görevden alınan belediye başkanları, 31 Mart seçimlerinde seçmenlerin yarısında fazla oy alarak seçilmişlerdir. Seçmenin iradesi ve seçme-seçilme hakkının korunması Anayasal meşru haklardır. Asıl olan halkın iradesiyle gelenlerin, halkın iradesiyle yani seçimle gitmesidir.
MAZLUMDER olarak;
MAZLUMDER