Ölüm Oruçları ile İlgili Son Açıklama

Ölüm Oruçları ile İlgili Son Açıklama

Ölüm oruçları kritik sınırı da geçmek üzere. Mahkumların durumlarının ağırlaşması ve hayatlarını kaybetmeleri olgusu ile karşılaşmaya doğru hızla yol alıyoruz. Göz göre göre bir grup insanın ölüme terk edilmesinin sorumluluğunu duyması gerekenlerin ürkütücü kayıtsızlığı ise yaşadığımız kâbusu derinleştiriyor.

"Geber"mesinler, Yaşasınlar

Bu süreçte devlet de ölüm oruçlarını yönlendirenler de bu insanların yaşama hakkına gereken önemi vermedikleri tespitini yapmak mümkündür. Ancak burada asıl sorumluluk, varlık sebebi vatandaşların can ve mal emniyetini sağlamak olan devlete düşmektedir. Devletin bu konudaki tutumu ise, insan hayatı pahasına dahi olsa, geri adım atmayı inatla reddetmektir. İnsan hayatı, "devletin onuru"na ve anlamsız bir "devlet ciddiyeti"ne kurban edilmektedir. Ölüm her geçen dakika daha fazla yaklaşırken, yetkililerin olaydan üzüntü duyduklarına ilişkin demeçlerin bir anlamı yoktur. Bu süreçte "gebersinler" diyen bir yetkili ile "ölümlerden hükümet sorumlu olmayacaktır" diyen başbakanın yaklaşımı arasında PRATİKTE bir fark yoktur. Dahası, Adalet bakanı'nın F Tipi cezaevlerinin açılışını ertediğine ilişkin olumlu adımı ölüm orucundakilere iletilerek uzlaşma sağlanmaya çalışılırken, aynı gün sayın başbakanın "F Tipine geçmekte kararlıyız" şeklindeki iletişimi koparıcı açıklamasında görüldüğü gibi sorumlulukla bağdaşmayan bir anlayış ve üslup da mevcuttur.

Yasadışı Örgütle Pazarlık Edilir

Devlet ve kamuoyuna sesleniyoruz. Bu açıklama, belki de ölümlerden önce yaptığımız son basın açıklaması olabilir. Milletçe yaşamak zorunda bırakıldığımız bu cinnete bir son vermek için herkesi bir kez daha göreve çağırıyoruz. Zaman geçiyor ve her an ölüm yaklaşıyor. Gelin, "Devlet yasadışı örgütle pazarlık etmez" diyen bir devlet anlayışını terk edelim. Devlet yasadışı örgütle pazarlık eder. İnsan hayatı söz konusu olduğunda, hatta yasadışı örgüt üyesi insanın hayatı söz konusu olduğunda devlet o örgütle pazarlık eder. Çünkü devlet, yasa dışı örgüt üyesi dahi olsa, vatandaşının hayatını korumakla yükümlüdür. Hukuka bağlı bir devleti yasa dışı örgütten ayıran bir fark da budur. Bizler sayın başbakandan olaydan duyguğu üzüntüleri ifade eden açıklamalar yerine somut adımlar atmasını bekliyoruz. Mahkumların şartları arasında bulunan DGM'lerin kapatılması gibi taleplerin çoğu, zaten demokratikleşme programları çerçevesinde muhalefette iken birçok partinin dile getirdiği taleplerdendir. Bu çerçevede, söz konusu talepleri peşinen imkansız olarak değerlendirip reddetmenin ahlakiliği de sorgulanmalıdır.

İnsan hayatının böylesine kolay harcanmadığı bir ülke için, çocuklarının ölümünü beklemek gibi ürkütücü bir kâbustan kurtarmak için, hayatı ölüme galip kılmak için herkesi, her kesimi, ama özellikle de siyasi iktidarı göreve çağırıyoruz.

F Tipi Protestocularına, TSİP'e ve ÖDP'ye Saldırıyı Kınıyoruz

Ankara'da ölüm oruçları ve F Tipi cezaevi eylemlerine müdahale eden polisin aşırı şiddet kullanması ve ardından provakatör bir grubun TSİP ve ÖDP binalarına saldırıda bulunmasını insan haklarına ve bu kapsamda düşünce ve ifade hürriyetine karşı girişilmiş bir saldırı olarak tanımlıyor ve kınıyoruz. Türkiye'de devletin öteden beri, toplumdan bağımsız olarak politika belirlediği konularda eleştiriyi kabul etmediği, kolluk kuvvetlerinin sivil itaatsizlik eylemlerine ve şiddet içermeyen gösterilere karşı aşırı şiddet kullandığı bilinmektedir. Ankara Kızılay'da gerçekleşen son olay da bu kapsamdadır ve hukuk, bu suçun sorumlularının cezalandırılmasını zaruri kılmaktadır.

Bu olayın ardından bir grubun önce göstericilere, ardından da TSİP ve ÖDP binalarına saldırması, saldıranların Ankara'nın merkezinde bunu rahatlıkla gerçekleştirebilmiş olmaları insan hakları ve hukuk devleti açısından ülkemizin geldiği durumu gösteren son örnek olmuştur. Bu olayda saldırgan grup kadar, saldırıya göz yuman görevliler de suçludur ve cezalandırılmalıdır. Bu yapılmadıkça Türkiye hukuk, evrensel insan hakları metinleri ve yürürlükteki anayasa tarafından tanınan sivil ve siyasi hakların fiilen engellendiği bir ülke olarak kalacaktır.

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2000-08-27
Okunma Sayısı : 2385
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4922131