Mısır'ın seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, 17 Haziran 2019 tarihinde, çelik tellerle güçlendirilmiş cam bir kafeste görülen duruşma sırasında hayatını kaybetmiştir. Mursi’nin ölümü şüpheli olup, bu ölüm bağımsız ve tarafsız uluslararası mekanizmalar tarafından incelenmelidir.
Mursi, 3 Temmuz 2013'te dönemin Savunma Bakanı ve ardından Cumhurbaşkanı olan Abdulfettah es-Sisi tarafından gerçekleştirilen askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştı. Darbeciler, başta Tahrir Meydanı olmak üzere birçok yerde sivil göstericileri yargısız olarak infaz etmiş, on binlerce kişiyi yaralamış ve binlerce kişiyi de Mısır hapishanelerinde adil olmayan yargılamalar sonucu haksız cezalara çarptırmıştı.
Darbeden sonra cezaevine konulan Mursi de, 6 yıl boyunca insani olmayan koşullarda yargılanmaktaydı. 7 Mayıs tarihli duruşmada “ölüm tehdidi altında olduğunu” ifade etmiş, bu vesileyle Mısır zindanlarında işkence ve kötü muamele yapıldığı, insani şartların sağlanmadığı kamuoyuna yansımıştı. Duruşma sırasında ise 67 yaşındaki Mursi fenalaşmasına rağmen, İngiliz Independent gazetesinin iddiasına göre 20 dakikaya yakın bir süre sağlık müdahalesinden kasten mahrum bırakılmıştır.
Mısırlı yetkililer: "Muhammed Mursi'nin iyi huylu bir tümörü bulunduğunu, sürekli tıbbi gözetim altında olduğunu ve ölümünün kalp krizinden kaynaklandığını" iddia etmiştir. Ancak ölüm tehdidi altında olduğunu ifade etmesi, vefatı sırasında tıbbi müdahalenin geciktiğine dair iddialar ve vefatın ardından otopsi yapılmadan gömülmesi, ölümü hakkında belirgin şüphe oluşmasına yol açmaktadır.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri: "Gözaltındaki herhangi bir ani ölüm, ölüm nedenini netleştirmek için, çabuk, tarafsız, kapsamlı ve şeffaf bir şekilde bağımsız bir kurum tarafından soruşturulmalıdır” dedikten sonra gözaltı koşulları konusundaki kaygılarını belirtmiş, Mursi'nin yeterli tedavi imkanlarına erişimi olup olmadığının ve uzun süre tek kişilik hücrede tutulup tutulmadığının incelenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ancak Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, BM'nin bağımsız soruşturma çağrısını "en güçlü şekilde kınadıklarını" belirtmiştir. Müslüman Kardeşler hareketi ise Mısır yetkililerini 6 yıldır hapiste olan eski cumhurbaşkanını "yavaşça ve kasıtlı olarak” öldürmekle suçlamaktadır.
Mursi, "Hakkı ve hukuku korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim" demişti; ödedi de!
İnsan hakları hukuku açısından tutuklu ve hükümlülerin sağlık ve güvenlik hakları başta olmak üzere insani yaşam koşullarına erişim hakları devletin güvencesi altındadır. Gözaltı merkezleri, cezaevi ve yargılama makamı uhdesinde olan “tutulma yerleri”ndeki ölümler “şüpheli ölüm” olup, yaşam hakkı ihlalidir.
MAZLUMDER olarak:
#Mazlumder
#İnsanHakları
#Mursi
#Mısır
#MursininÖlümüAraştırılmalıdır