Ankara, 30 Mayıs 2000

MAZLUMDER Genel Sekreter Yardımcısı Ömer Ekşi, TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nca geçtiğimiz Mart ayında İstanbul Küçükköy Karakolu'nda bulunan ve dün Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletilen "Filistin Askısı" ile ilgili olarak aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:

BİR İŞKENCE ALETİ BULDUK, KIYMETİNİ BİLELİM!

"TBMM'ye alınması dahi olay olan "Filistin askısı"nın kamuoyuna gösterilmesi ve ardından da savcılığa iletilmesi; Türkiye'deki yaygın işkence uygulamalarını kabullenmeyenler açısından bulunmaz bir fırsattır. İşkencenin "münferit" bir "uygulama" olduğunu ve bunu da "yeterince eğitilmemiş" memurların "kusuru" diye tanımlayan işkencetanımazların; 2 metre 15 santimetre uzunluğundaki "Filistin askısına" yakından bakmaları gerekmektedir. Aksi taktirde bu aleti "sopa" ile karıştırıp (!), yine bildiklerini okumaya devam edebilirler.

Malum İstanbul Valisi Erol Çakır, savcılar yerine milletvekilleri bulduğundan olsa gerek, "Birisi bir sopa bulmuş", Emniyet Genel Müdürü Turan Genç de sanki ilk kez duyuyormuş gibi, "Filistin askısı diye bir şey sözkonusu değil" tepkisini vermişti. Geleneksel tavrının bir gereği olarak Başbakan Bülent Ecevit "Uygulamada bazı aykırılıklar olabilir" derken, ilk adres durumundaki İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da zaten "kökünden karşı" olduklarını söylemişti. Geri kalanlar ise her zamanki gibi "büyük üzüntü" duymuşlardı...

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, "suç aletini" ilgili savcılığa göndermekle görevini yaptı; olayın hukuki prosedürü gereği bu şekilde davranılması kaçınılmaz olabilir... Ancak, bir işlemin daha yapılması gerekiyor: Emniyet Genel Müdürü Turan Genç'in "Eski mi, yeni mi müfettişler araştırıyor", İstanbul Valisi Erol Çakır'ın "Nerede kullanılmış, kime tatbik edilmiş bilinmiyor ... Filistin askısı olduğu iddia ediliyor. İnceleme sonucu ne olup olmadığı saptanacak", Başbakan Bülent Ecevit'in "Önemli olan bu gibi uygulamalar karşısında ilgili devlet kuruluşlarının gereken tepkiyi göstermesi, gereken önlemleri almasıdır" ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın "Devlet kurumlarının süratle bundan arındırılması için gerekli hukuki altyapının sağlanması gerekmektedir" şeklindeki ifadeleri, "Filistin askısının" bu kişilerin adreslerine gönderilmesini zorunlu kılıyor.

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun görevini başarıyla yerine getirdiğinden ve Adli sistemimizin içinde bulunduğu maddi krizi de gözönünde bulundurarak, askının posta masraflarını biz MAZLUMDER olarak karşılamaya hazırız. Posta ağı bu kişilerle de sınırlı kalmamalı, tüm kolluk kuvvetlerinin yanısıra il il dolaştırılarak aletle hangi işin görüldüğünden tüm kamuoyu "eldeki tek örnek"(!) üzerinden haberdar edilmelidir.

Abartıyor muyuz? İşkencenin sistematik olarak uygulandığı bir ülkede her zaman, "Filistin askısı" bulunmaz (!)... Kıymetini bilelim!..."

BASIN BÜROSU