25 Haziran 2004

MAZLUMDER Genel Başkanı Ayhan Bilgen aşağıdaki açıklamayı yapmıştır.:

Hukuk Devletinde Başbakanın Sivil Toplumu Hedef Göstermesi

NATO zirvesi yaklaşırken keyfi gözaltılar artıyor ve daha önemlisi başbakanın sivil toplum tepkilerini yorumlama biçimi hayal kırıklıklarını doğurmaktadır. İnsan hakları ile ilgili açılımlar ve özgürlükler konusunda mevcut hükümet ve onun başbakanı geçmişinden kaynaklanan durumu bir çok kesimin yanında uluslar arası kamuoyunda da büyük beklentileri beraberinde getirmişti. Ancak sayın Başbakan'ın son bir hafta içerisinde sarfettiği sözler ciddi endişeleri gündeme getirdi. Zirveye ev sahipliği yapacak ülkenin başbakanı olma sorumluluğu ile hareket ederken sivil topluma bakış açısındaki bazı eğilimler kendini gösterdi. Sayın Başbakan unutmamalı ki, büyük ABD' de acımasızca eleştirilerek, Amerikan yönetimleri Beyazsaray önünde protesto gösterileri ile kınanabiliyor. Irak'ta ki uygulamaları dolayısı ile yüz binlerce insan yollara döküldü. Dolayısı ile Başbakan'ın sivil toplum tepkisinden rahatsızlığını hissettiren sözleri yersizdir. Hukukun egemen olduğu devletlerde sivil toplum davranış ve tepkilerinin sorumluluğu Başbakana ait olmadığı gibi bunun hesabını da kimse ona sormaz.dolayısı ile halkına sahip olabilen bir devlet adamı edası ile geliştirilen refleksler 1900'lü yılların ilk yarısında kalmış rejimlerde söz konusu olabilir.

Protestoları organize edenleri tanımlarken "malumumuz olan bir takım marjinal çevreler" ifadesi ile kimi kastettiğini bilmiyoruz ama sayın Başbakan ve partisinin de hala aldığı oy ve parlamentoda temsil gücüne rağmen bazı platformlarda marjinal tanımlamasından kurtulamadığını unutmaması gerekir.

Sayın Başbakan ısrarla misafirperverlikten bahsetmekte ve arkasından da misafirperverliği yapmayan ev sahipleri gözaltına alınmakta. Bu abartılı misafirperverliğin ne derece toplumsal tabanı olduğunu Sayın Başbakan dikkate alması gerekmektedir. Öncelikle protesto haklarını kullananları neden İKÖ zirvesini ya da başka benzer zirveleri protesto etmeyip de NATO zirvesini ve özellikle ABD yönetimine tepkili olduğunu değerlendirmesi gerekir. Eğer bunlar Başbakan'ın da gençlik heyecanıyla bir zamanlar yaptığı marjinal tutumlarsa neden birileri de zirveyi destekleyen gösteriler yapmamaktadır. Hangi kesimden olursa olsun sivil toplumu hedef gösteren siyasetçi ancak kendi konumunu tehliye atar. Bürokratik oligarşinin operasyonlarının genellikle, siyasetçinin sivil toplumu kendi elleri ile boğmasından sonra gerçekleştiği unutulmamalıdır.

Misafirleri memnun etmek uğruna ev sahiplerini rencide etmeye kimsenin hakkı yoktur. Başbakan'ın toplumun içerisinde bulunduğu burukluk ve öfkeyi daha tahammülkar karşılaması gerekmektedir. Aksi halde son günlerde yaşanan patlamalar beraberinde başka şiddet eğilimlerini de getirecek bu ise haklı tepki ve gösterilere de gölge düşürecektir. Şiddet yolu ile politik dil geliştirenlerin tercihlerinin faturası sivil topluma çıkarılmamalı ve en temel hakların rahatça kullanılması güvence altına alınmalıdır.

Düzenlenen saldırılar bahane edilerek gösteriler engellenirse asıl o zaman şiddet yoluyla mücadele edenlerin istediği olacak ve bu da akıllara sivil toplumun tepkilerine tahammül edemeyen çevrelerin provokasyonu ihtimalini getirecektir.

Gerek siyasi sorumluluğu üstlenenlerin gerekse güvenlik görevlilerinin olaylara müdahale ederken bir hakkın kullanılmasını engellememeye ve karşı şiddeti tahrik etmemeye özen göstermeleri gerekmektedir. Misafirleri memnun etmek adına Türkiye'yi şiddet ve terörün hedefi haline getirip bile bile toplumsal barışı zedeleme lüksümüz olamaz, bu riskin sorumluluğunu da hiçbir siyasetçi üstlenemez.

Bu olaylar çerçevesinde Genç Birikim Dergisi yöneticilerine yapılan gözaltıları kınıyor hükümetin daha fazla ateşe körükle gitmemesi gerektiğini hatırlatıyoruz.

BASIN BÜROSU