Ankara 1 Haziran 2000
MAZLUMDER Genel Sekreter Yardımcısı Ömer Ekşi, bir gazetenin insan hak ve özgürlükleriyle bağdaşmayan "Yine tıraşı gelmiş" ve "Eğitimi engellemeye 6 AY HAPİS" başlıklı iki haberi üzerine aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
"Türkiye gibi hukuka mesafeli durmayı tercih eden ülkelerde, basının ayrı bir yeri ve önemi bulunmaktadır. Otoriter yönetim karşısında her yönüyle kuşatılmış durumdaki kamuoyunun daha etkin olabilmesi ve bireyin hak ve özgürlüklerinin ihlalinin önüne geçilebilmesi için yönetimin keyfiliklerini hukuk eksenli bir yayın politikasıyla ifşa, basının bu gibi ülkelerde önemini artıran temel nedendir.
Çoğu kimsenin de belirttiği gibi Türkiye de hukuka mesafeli durmayı tercih eden ülkeler grubundadır. Hiç kuşkusuz Türkiye'nin bu tercihinde, kurumsal kimliğe bürünmüş, yasal olan ve olmayan oluşumların yanısıra, basının da büyük payı bulunmaktadır. Basının bu yöndeki tercihi, mevcut sistemin "düşman", "tehlikeli" vs. yaftalarıyla "topyekün mücadele" ettiği kesimlere ilişkin yayın politikasında kolaylıkla görülmektedir. Zaten basın da "mücadele"nin, "topyekün" aşamasını oluşturan bir unsur olarak devreye girdiğinden, kişi hak ve özgürlükleri gibi "lüks" değerlerin herhangi bir önemi kalmamaktadır(!). Nitekim, geçtiğimiz günlerde bir vali, "İnsan hakları insan olanlara gösterilecek bir haktır" diyerek konuya açıklık getirmiştir.
Basın doğrudan böyle demiyor ancak, bahse konu kesimlere ilişkin bazı haberler, anlatılanlara iyi bir vesika teşkil etmektedir. Bunun bir örneğini, bir gazetenin bugünkü sayısında yer alan "Yine tıraşı gelmiş" ve "Eğitimi engellemeye 6 AY HAPİS" başlıklı haberlerde görmek mümkün.
Gazetenin "Yine tıraşı gelmiş" haberinin konusu, İBDA-C'nin lideri olmak suçlamasıyla cezaevindeki Salih İzzet Erdiş'in, arkadaşlarıyla birlikte Metris Cezaevi'nde tutuklu bulunduğu sırada yaşanan olaylara ilişkin mahkemedeki duruşmasıdır. Gazete duruşmanın içeriğinden ve sonucundan ziyade, Erdiş'in sakallı bir resmini haberin ortasına koyarak, "Erdiş'in sakalı ve saçı yeniden uzadı", "Devlete meydan okudukları Metris'teki isyan sonrasında Erdiş'in saçı ve sakalı kesilmişti" spotlarına yer veriyor. Haberin hemen yanında da, Erdiş'in Ocak ayındaki operasyon sonrası saçı ve sakalının kesildiği, baş kısmında morluklar olduğu halde çekilen resmi veriliyor. O tarihlerde, benzer basın organları Erdiş'in "Adama benzediği"ni ve kafasındaki darbeleri "traş olurken" aldığını yazmışlardı. Gazete, resimlerle de yetinmeyerek, sakallı olanın altına "dünkü duruşma", diğerine de "isyan sonrası" ifadelerini eklemiştir. Gazete, "ilgili" ve "yetikili" kimselere "Ne duruyorsunuz... Bir daha..." mesajları vermeye çalışıyor.
Aynı gazete, "Eğitimi engellemeye 6 AY HAPİS" başlıklı haberinde de, başörtülü olduğu için derslerden uzaklaştırılan; üniversite yaşamı sona eren Nuray Canan Bezirgan'a, mahkemenin "eğitimi ve öğretimi engellemek" suçundan (!) verdiği cezayı alkışlıyor. Gazete o kadar heyecanlı ki, başlığın ceza kısmını büyük harflerle veriyor.
Bir haberinde "Ne duruyorsunuz", diğerinde "Oh olsun" diyen ve yakın zamanda, herkes tarafından kabul gören "basın ahlak ilkeleri"yle yetinmeyerek kendine özgü "ahlak ilkelerini" kurumlaştırma becerisini gösteren bir gazetenin içinde bulunduğu bu ruh hali, insan hakları savunucuları yabancı değildir. Mevcut sistem de kendine özgü "ilkeler" gereği, sürekli insan hakları ihlalleri üretiyor ve bunları görmezden geliyor. Sistem bunu ne adına yapıyorsa, gazete de aynı amaçla yapıyor.
Kuşkusuz sorun; yapılan haksızlıkları alkışlamak yerine, "Hortum Süleymanlar" konusunda gereken hassasiyeti göstermemiz halinde çözümlenecektir."