Mazlumder Genel Başkanı Ayhan Bilgen, Adalet Bakanı Cemil Çiçek Ve Emekli Korgeneral İzzettin İyigün'ün Açıklamalarını Değerlendirdi: "Devletin Sopası Olduğunu da, Tankı Olduğunu da Hatırlatanlara Teşekkür Ediyoruz."
1930'lu yıllardan bu yana devam ede gelen politikaların toplumsal ihtiyaçları karşılamadığı ve sosyal barışı sağlayamadığı ortadadır.Kamu gücünü kullananların uygulamada hukuk sınırını zorlayan davranışları henüz hafızadan silinmiş değildir. Eğer bir "demokratik tövbe" söz konusu olacaksa bunun demokrasiye balans ayarı yapma cesaretini kendinde görenlerden gelmesi gerekir.
Gerek ülke genelinde gerekse bölgede devletin sopasını keyfi olarak kullanma yetkisini kendinde gören yönetim anlayışının değil hukuk devletinde kanun devletinde bile meşru görülmesi düşünülemez.
Yapılan yasal iyileştirmeleri bir "lütuf" olarak tanımlamak provakatif bir yaklaşımdır ve karşı refleksleri de beraberinde getirir.
İki yanlıştan bir doğru çıkmadığını insan haklarından yana olan herkes çok iyi bilir, halkımızda bunu ağır bedel ödeyerek tecrübe etmiştir.
Kırmızı çizgilerin, tehdit tanımlamalarının seçilmişler tarafından yapılamadığı 4 kez farklı şekillerde askeri müdahale ile karşılaşılmış bir ülkede "devletin sopasının" bazen başbakanları, bakanları ve milletvekillerini de hedef aldığını unutmadık.
Emekli bir generalin Kara kuvvetleri komutanının "suç" niteliği taşıyan emrini uygulaması gazete manşetlerinden itiraf ve ifşa edilirken, bu ülkede yargının sadece hükümetten değil ama gerçekten bürokrasiden de bağımsız olup olmadığını göreceğiz.
Savcılar harekete geçebilecek yada adalet bakanlığı bu konuda adım atacak mı? En azından bu cesareti gösterecek yargı mensuplarını koruyabilecek mi?
DEP'li milletvekilleri ile ilgili son kararlar hakkında "AB yolunda bahane kalmadı" diyenler şimdi daha gerçekçi bir sınavla karşı karşıyalar.
Unutmayalım ki herkes için insan hakları, adalet ve hukuk toplumsal barışın olmazsa olmaz şartıdır.
Basın Bürosu