
06.04. 2008/Kocaeli
Bir gelenek gibi her on yılda bir halkın iradesini kontrol altında tutan, bir lütufmuş gibi hak ve özgürlükleri kendi zihin ölçülerine vurarak kullanım alanına kıstas koyma yetkisini kendinde gören, demokrasinin kılıcını halkın tepesine diken tek tipçi, dayatmacılar Türkiye ye geçmişte ağır bedeller ödettiği gibi, bugünde ödetmeye devam ediyor.
Ülkenin rotasında kendisini belirleyici görenler, hukukun ve demokrasinin kara deliklerinden müteşekkil, "nefes almaya" istinaden bu gemide açtıkları gedikler için günah keçisi arıyorlar. Zira açtıkları gediği ancak bir yaygara ortamı kapatabilmektedir. Kendi ideolojilerini devlet ideolojisi varsayıp , "Cumhuriyetçilik", "Laiklik", "eşitlik" ilkeleri ile bu kendi dayatmalarını koruma hevesinde olanlar, ayakları yere basan bir mantık ve izan silsilesi dışında tüm tavır ve yorumlarını, iki soruna endeksleyerek varlık ve hükümranlık sürdürme gayretindeler. Zalimane uygulamaların altına adını koyanların çetelerle, derinliği kalmamış Devlet ile nasılda iş kuşağı kurduğu gün yüzüne çıkıyor.
Darbenin; tanklısı, postallısı, post moderni, sarı kızı, andıcı, balansı, e-muhtırası gelişen ve değişen çağımızda hukuk yolu ile yapılır ola geliyor. Değişmeyen tek şey ise niyet okuyucu ve kendilerini her şeyin sahibi gören kişilerin bitmez tükenmez iktidar hırsıdır.. Bir sağa, bir sola vuran, bir Türk'e bir Kürde bir Çerkez'e bir Laz'a vuran, durup bunları birde birbirine vuran bunun adına da "birlik ve beraberlik" diyen, "huzur ve refah" diyen ülke bekçileri halkı aldatmaktan vazgeçmelidir. Dinlerinin, inançlarının, dillerinin, kimliklerinin tek bir anlayışın presine kurban verilmesini istemeyenler bu ülke topraklarında var olma ve var kalma mücadelesi veriyor.
Ne için? Kim için? Ne AKP, ne DTP, ne MHP, ne CHP, nede herhangi bir parti için. Halk da biliyor ki bir parti gider öbürü gelir. Bugün Anayasa mahkemesi Yargıtay Başsavcısı'nın başvurusunu kabul etmiş olsa da, velev ki AKP kapanmış olsa da Türkiye sorunlarını bitirebilecek mi? Sorun bir siyasi partinin kapatılması sorunu değil, sorun halkın gözünün içine bakarak onu ahmak yerine koyma sorunudur. Sorun Cumhuriyet adı altında, Demokrasi adı altında Cumhur'u da, Demokrasi'yi de Hukuk'u da keyfi uygulamalarına alet etme sorunudur, bu halkı kuklaya çevirme sorunudur.
Yıllardır hak ve hukuk adına, mutlak adalet uğruna her fırsatta Türkiye'nin can yakıcı sorunlarının çözümüne dair irade geliştiren kitlelerin üzerine giderek baskı ve dayatmada ısrar edenler halkın dayanma gücünü ölçmüşlerdir. Sindirme ve bastırma politikaların ne derece tuttuğunu görmüşlerdir.
Bugün kapatılması talep edilen partilerin sorunları onlara oy veren seçmen kitlenin de sorunudur aynı zamanda. Onların, iradelerini ipotek altına alanlara tavrı kendilerine yapılan muameleye nasıl yaklaştıklarının tezahürüdür aynı zamanda. Biz insan hakları örgütleri kim tarafından gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın haksızlığa karşı tavır koymak ve bu tavrı sürdürmek adına tepkimizi koyar ve doğru yapılması gerekeni gösteririz. Gerisi fert fert bekledikleri muamelede diretenlerin iradesindedir. Vekiline de, oyuna da, geleceğine de, kimliğine de onlar sahip çıkacaklardır.
Nigar Gümrükçüoğlu
MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanı