Cumhurbaşkanı’nın aylardır süren ısrarlı talebi ve HDP dışındaki siyasi partilerin de talepleri doğrultusunda Anayasanın yasama dokunulmazlığını düzenleyen 83. Maddesinde değişiklik yapmak üzere TBMM'de süreç başladı. 1. tur oylaması tamamlanan değişiklik ile milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için yeni bir usul getirilmek istenmektedir.
Halen yürürlükte olan usule göre hakkında fezlekesi TBMM'ye gelen milletvekili Karma Komisyon olarak toplanan Anayasa ve Adalet Komisyonlarının önünde fezlekesine dair kendisini savunur, Karma Komisyon uygun görürse milletvekilinin dosyasını TBMM Genel Kurulu’na gönderir, son kararı Genel Kurul verir, Karma Komisyon uygun bulmazsa dönem bitene kadar milletvekilinin dokunulmazlık meselesi kapanmış olur. Eğer Anayasanın 83. Maddesi değişirse hakkında fezleke düzenlenen milletvekili için, dokunulmazlığı kalkmış olacağından doğrudan yargılamaya başlayacak. Bu durumda hakkında bir ya da birden fazla fezleke düzenlenen milletvekili her bir suçlama için kendini ne Karma Komisyon'da ne de TBMM Genel Kurulu'nda savunamamış olacak ve doğrudan yargı önüne çıkarılacaktır.
Getirilmek istenen yeni dokunulmazlık rejiminin, hukukun ve demokrasinin evrensel ilkeleriyle uzlaşmaz çelişkileri ortadadır ve şayet değişiklik kabul edilirse bu çelişkilerin büyük siyasal ve toplumsal kaos oluşturması muhtemeldir. Şöyle ki;
1. Önceki dokunulmazlık rejimine göre suç isnadına/iddiasına konu olan milletvekilinin o rejime göre dosyasının yürümesi gerekirken yeni değişikliğe göre işleme tabi olacak, yani yeni yasayla, eski durumuna ilişkin işlem yapılmış olacaktır. Bu, yasaların geriye işlemezliği ilkesinin açıkça çiğnenmesidir.
2. Yeni dokunulmazlık rejimi eski rejime göre kendini TBMM süreçlerinde savunma hakkı olan milletvekilini savunma hakkından mahrum bırakarak doğrudan yargı önüne atacağı için, TBMM’deki savunma hakkının açıkça ihlalidir.
3. Milletvekilinin parlamento süreçlerinde savunma hakkını kullanamayacak olması, herhangi bir savcı/hakimi bundan sonra siyaset üzerinde doğrudan belirleyici kılacaktır. Bu durum hakim/savcı bağımsızlığının tartışmalı olduğu ülkemizde yasamanın yürütme merkezli baskı altına alınması olarak algılanacaktır.
4. Dokunulmazlığı kaldırıldığı halde milletvekilliği devam eden ve tutuklanan bir milletvekili yasama faaliyetine katılmak istediğinde ya cezaevi kapıları açık tutulacak ve TBMM çalışmalarına katılması sağlanacak ya da çalışmalara katılmasına izin verilmeyecektir. İzin verilmemesi halinde, açıkça yasama faaliyeti engellenmiş olacaktır. Her iki durum da ciddi siyasal krizlere neden olacaktır.
5. Gerek Cumhurbaşkanı, gerekse de dokunulmazlıkların kaldırılmasını isteyen diğerleri, yolsuzluk ya da başka suç isnatları üzerinden değil bölünme ve şiddet isnatları üzerinden taleplerini dile getirmektedirler. Şayet teklif referandum bandında kalır ise, kampanya süresince meselenin hukuk ve demokrasinin temel değerleri üzerine değil bir siyasal kesimin şeytanlaştırılması üzerine yoğunlaşacağı anlaşılmaktadır. Bunun ise toplumsal ve siyasal kutuplaşmayı ve kitleler arasında husumeti arttıracağı açıktır.
Yukarıda mahsurlarını özetlemeye çalıştığımız yeni dokunulmazlık rejimi, kaosa doğru gidilmekte olduğuna dair kuşkuları güçlendirmektedir. 90’lı yıllarda bu tecrübeyi yaşamış ve dokunulmazlıkların kaldırılmasının şiddeti yükselttiğini tecrübe etmiş bir ülke olarak yanlışta tekrarın hayır doğurmayacağını düşünüyoruz. MAZLUMDER olarak; 20 Mayıs'ta milletvekillerini, teklife red oyu vererek tarihi sorumluluklarının gereğine uygun davranmaya davet ediyoruz.
MAZLUMDER Genel Merkezi