28 Şubat Ruhunu Taşıyan Fişleme Genelgesi Derhal Geri Çekilmelidir

Başbakanlığın 17.02.2016 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan “Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında” başlıklı genelgesi, Hukuk devleti, hukuk güvenliği ve hukuki öngörülebilirlik ilkeleri ile insan haklarına açık aykırılıklar içermektedir. Bu genelgede; “terör örgütleri yanında legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten” yapılarla hukuki zeminde mücadele yürütüldüğü;  “devletin ve ülkenin menfaatlerini korumakla yükümlü olan kamu çalışanlarının hizmet içi ve dışındaki davranışlarının, resmi sıfatlarının gerektirdiği niteliklerle bağdaşır” olması gerektiği;  “amirlerin maiyetlerinde çalışanların görevlerini anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirip getirmediğini takip ve kontrol etmekle yükümlü oldukları” ifade edilmiştir. Ayrıca genelge sabit suçu olmayan kamu çalışanları ile herhangi bir yasal kısıtlaması bulunmayan sivil toplum kuruluşlarının da “terör örgütlerine yardım ettiği” iddiasıyla onları zan altında bırakmaktadır.

Yasal olanı belirleme yetkisine sahip yasama organı ile yasal olmayanın karar vericisi olan yargı organının yetkilerinin yürütme eliyle yürütmeye devredildiği bu genelge, bu yönüyle kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal etmekte, anayasaya ve evrensel normlara açıkça aykırı bir kategori olan “legal görünümlü illegal” kategorisi oluşturarak da hukuk güvenliği, hukuki öngörülebilirlik ve hukuk devleti ilkelerinin açıkça çiğnenmesi sonucunu doğurmaktadır. Hukukla bağdaşmayan bir şekilde uydurulan “legal görünümlü illegal” kategorisi ile legal alan flulaştırılıp hukuki güvence ortadan kaldırılmaktadır. Yine genelgede belirsizliğin ve keyfiliğin şiddetini daha da artıran “yapı”, “ilişki kurmak”, “eylem birliği içerisinde olmak”, “propaganda” gibi her türlü yoruma ve kullanıma açık kavramların kullanılması da hukuka ve insan haklarına aykırıdır. 

Zira Türkiye’nin ve başka ülkelerin tarihleri, siyasal iktidarların bu tür soyut ve her türlü kullanıma müsait nitelemelerinin dönemsel olarak ciddi mağduriyetlere neden olduğunu, basit kurum içi kişisel/ideolojik çekişmelerin insanları işinden, aşından ve sağlığından ettiğini sayısız örneklerle doludur. Yine bu tür yuvarlak ifadelerin hukuk güvenliği ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde hak ihlali oluşturacak nitelikte olduğu, örgütlenme özgürlüğü bağlamında özellikle kamu personelinin örgütlenmesinde tereddütlere yol açacağı ve bu hakkın ihlali sonucunu doğuracağı, hukuken kurulmuş ve resmi kayıtlarda mevcut olan sivil toplum kuruluşlarına katılımı engelleyeceği, özellikle küçük şehirlerde insanları kutuplaştırarak kamu personelinin özel hayatını fişleme vb. yöntemlerle baskılama potansiyeli taşıdığı açıktır. 

Gerek Türk Ceza Kanunu ve bağlantılı ceza mevzuatı gerekse Devlet Memurları Kanunu ve bağlantılı disiplin mevzuatı, genelge içeriğindeki suç konusu eylemlerle alakalı detaylı düzenleme ve yaptırımlar içermekte olmasına rağmen, devlet erkinin bu genelgedeki gibi hukuk dışı yöntem ve araçlara başvurmasının tipik örnekliğini ve bu yaklaşım ve uygulamaların zulmünü bu toplum ile şu anda bu genelgeyi yayınlayan hükümet ve müntesipleri de dahil olmak üzere yakın tarihimizdeki menfur 28 Şubat sürecinde çok acı bir şekilde tecrübe etmiştir.

MAZLUMDER olarak; Özellikle Türkiye’de faaliyet gösteren sivil oluşumları ve bu oluşumlarda üyelik ya da gönüllülük bağlamında yapılan çalışmaları tehdit eden ve cezalandırmayı öngören boyutu, yine bu alanda faaliyet yürüten insanları ve örgütlenme çabalarını ciddi anlamda zora sokma potansiyeli taşıyan bu ayrıma açıkça itiraz ediyoruz. Tüm bunların yanı sıra siyasal iktidarların her türlü gayri hukuki ve toplumun adalet beklentilerine aykırı etkinliklerini, demokratik denge ve denetleme mekanizmasının önemli bir unsuru olan sivil toplum örgütlenmeleri üzerinden denetlenmesini zaafa uğratacak olan bu genelgenin, diğer taraftan da bu tür sivil dayanışma yapılarından hukuki, ekonomik, sosyal destek alan büyük bir kitleyi de mağdur edeceği açıktır.

Ayrıca genelge ile hedeflendiği iddia edilen güvenlik, kamu düzeni, ulusal bütünlük gibi alanlarda da tam tersine sonuçlar doğacaktır. Tecrübe ile sabittir ki insan haklarını destekleyerek hareket eden ülkelerde bütün bu hususlarda daha olumlu sonuçlar alınırken, bu tür baskılama mekanizmalarını tercih eden ülkelerin durumları ise çok daha kötüdür. Genelge ile oluşturulan korku atmosferinde kendini riskte gören kamu çalışanlarının üstünde kimliklerini, farklılıklarını ve fikirlerini gizleme, otosansür gibi ifade özgürlüğüne aykırı durumların ortaya çıkacağı ve bu genelgenin iş yerlerinde mobbing aracı olarak kullanılabileceği de  rahatlıkla öngörülebilmektedir.

MAZLUMDER olarak bütün bu nedenlerle, kamu yararına aykırı olan;  içeriğinde bulunan hukuk devleti, hukuk güvenliği ve hukuki öngörülebilirlik ilkelerini ihlal eden, kişilerin hak ve özgürlüklerine aykırı uygulamalara zemin hazırlayacak müphem ifadelerin ve bu ifadelere bağlı talimatları içeren söz konusu genelgenin yürürlükten kaldırılmasını talep eder, talebimizin yasal ve yargısal bütün kanallardan takipçisi olacağımızı da kamuoyuna saygıyla duyururuz. 

MAZLUMDER Genel Merkezi

İlgili Genelgenin Linki:
http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/02/20160216.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/02/20160216.htm
FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2016-02-22
Okunma Sayısı : 3280
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4929999