Diyarbakır'da Yaşananlara Dair İnsan Hakları Heyeti Raporu


İNSAN HAKLARI HEYETİ RAPORU

LİCE İLÇESİ HEDİK KÖYÜNDE YAŞANANLARA DAİR İNSAN HAKLARI HEYETİNİN HAZIRLADIĞI RAPOR

25 Ağustos 2008 Diyarbakır


Diyarbakır ve Batman Milletvekilleri ,

Lice Belediyesi,

İnsan Hakları Derneği,

Diyarbakır Barosu,

Diyarbakır Tabip Odası,

MAZLUMDER,

DTP Diyarbakır İl Teşkilatı

İNSAN HAKLARI HEYETİ

1- Av. Aysel TUĞLUK- DTP Diyarbakır Milletvekili

2- Av. Ayla AKAT ATA- DTP Batman Milletvekili

3- Av. Şeyhmus BAYHAN- Lice Belediye Başknı

4- Av. Nesip YILDIRIM- Mazlum Der Genel Bşk. Yardımcısı

5- Av. Muharrem ERBEY- İHD Diyarbakır Şube Başkanı

6- Dr. Selçuk MIZRAKLI- Diyarbakır Tabip Odası Başkanı

7- Av. Rauf ÇİÇEK- Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi

8- Nejdet ATALAY- DTP Diyarbakır İl Başkanı

9- Zeynel BAĞIR- DTP Diyarbakır İl yöneticisi

OLAY

Diyarbakır ili Lice ilçesine bağlı olan Hedik köyünün 22 Ağustos 2008 Cuma akşamı saat: 18.15 civarında korucu, asker, özel tim tarafından yerleşim alanlarına, evlere ve orada bulunan insanların üzerine rast gele yarım saat süreyle silahla taranması ve köyün 15 saat süreyle abluka altında tutulması olayı.

ARKA PLAN

Türkiye'nin doğu ve Güneydoğusunda 1984 yılında başlayan çatışmalarla beraber bölgede bulunan iller sırasıyla OHAL kapsamına alındı. OHAL Valisinin yetkileri gittikçe artırıldı. 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname OHAL Valiliğine bir çok yetki veriliyordu. Bunlardan birisi de köy boşaltma yetkisiydi.

OHAL Valisi'ne bu yetkileri tanıyan ünlü 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK), vali ve onun kararlarına dokunulamayacağını şu cümlelerle garanti altına alıyor: "Bu KHK ile İçişleri Bakanı'na, OHAL Bölge Valisi'ne ve OHAL Bölgesi dahilindeki il valilerine tanınan yetkilerin kullanılması ile ilgili her türlü karar ve tasarruflarından dolayı bunlar hakkında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz."

Diyarbakır ili Lice ilçesine bağlı olan Hedik köyü de bunlardan nasibini aldı. 1988 yılında zorla boşaltıldı. Boşaltılan Hedik köyü aslında aşağı Hedik olarak biliniyor. Birde hemen yakınında bulunan yukarı Hedik köyü ile Seyrek köyleri var. Daha önceleri birbirine çok yakın olan bu üç mezraya bağlı 2 okul, 2 cami, su elektrik vardı. Her üç yerleşim alanında çoğunluğu tarıma dayalı bir yaşam sürmekte olan Aşağı Hedik köylülerini 1988 yılından itibaren büyük şehirlerde çok bir zor hayat bekliyordu. Köylülerin bazıları Antalya, İstanbul Adana, İzmir gibi büyük illere bir çoğu da Diyarbakır'a gelip zor koşullarda yaşama başladılar.

1999 yılından itibaren göreceli de olsa çatışmaların azalması ile birlikte köylüler köylerine geri dönmeye başladılar. 2003 yılı yazı ile birlikte topluca tahminen 30-40 hane haziran ayında gelip köye yerleşip çadırlarda kalmaya, bahçelerini sulayıp domates, biber, salatalık, patlıcan, fasulye ekmeye ve bunları başta Lice ilçesi ile Diyarbakır iline götürüp satmaya kışın soğuk gecelerinde büyük şehirlerdeki gecekondularını ısıtmak odun, kömür almak ve geçimlerini sağlamak için kendi topraklarına çekine çekine iğreti çadırlar kurarak birkaç ay geçirmeye başladılar.

Bölgenin başka bir sorunu ise Geçici Köy Korucuları ve gönüllü köy korucularıdır. Ülkenin doğu ve Güneydoğusundaki iller ile ilçe ve köylerde şu anda 65 bin kişilik sayısıyla küçük bir ordu olan korucular bir çok yasa dışı olayda karşımıza çıkmışlardır. Hedik köyüne ateş edilme olayında ateş edenlerin arasında var olan korucuların da ele alınması gerekir.

HEYETİN OLUŞUMU

Olayın telefonla insan hakları derneği Diyarbakır Şube Başkanı Av. Muharrem ERBEY ve diğer kurum temsilcilerine ulaşılması ile birlikte yoğun telefon görüşmeleri yapıldı ve İnsan Hakları Heyetinin oluşturulmasına 23 Ağustos 2008 cumartesi günü basın mensuplarıyla beraber Lice ilçesi Hedik köyüne gitme kararı alındı. Heyette bulunanlar ise ; Av. Aysel TUĞLUK- DTP Diyarbakır Milletvekili, Av. Ayla AKAT ATA- DTP Batman Milletvekili, Av.. Şeyhmus BAYHAN- Lice Belediye Bakanı, Av. Nesip YILDIRIM- Mazlum Der Genel Bşk. Yardımcısı, Av. Muharrem ERBEY- İHD Diyarbakır Şube Başkanı, Dr. Selçuk MIZRAKLI- Diyarbakır Tabip Odası Başkanı, Av. Rauf ÇİÇEK- Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi, Nejdet ATALAY- DTP Diyarbakır İl Başkanı, Zeynel BAĞIR- DTP Diyarbakır İl yöneticisi.

HEYETİN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR

1- HEYETİN HEDİK KÖYÜNE YAPTI ZİYARET

HEDİK KÖYÜ

Oluşturulan İnsan Hakları heyeti 23 Ağustos cumartesi günü İnsan Hakları Derneğinde buluşarak saat 13.30'de yola çıktı. Diyarbakır'dan Lice yol ayrımına gelindiğinde Bingöl'e doğru giden yol üzerinden bir süre gittikten sonra yolun sağından saptığımız toprak yoldan yaklaşık8-10 km gittikten sonra Hedik köyüne vardık. Köyün girişinde bazı ağaçlık bölgelerin yanmış olduğunu gördük.

İki saat sonra köye varan heyet üyelerini köylüler koşarak karşıladılar. Köy yüksek dağların arasında, bir tepenin sırtında bulunan betonarme 2 tane olmak üzere diğerlerinin tamamı mavi renkli brandadan köyün değişik yerleşim alanlarında oluşturulmuş 35 civarında çadır ile birlikte 37-40 civarında evden oluşmaktaydı. Köylülerin panik halde olduğu, 22 ağustos 2008 Cuma akşamı saat 18.00 civarında birden başlayan ateşin tahminen 30 dakika aralıksız sürdüğünü, sonra da köye gelen korucu ve askerlerin yanlışlık oldu, kusura bakmayın dediklerini, daha sonra da diğer gün cumartesi sabahı saat 08.00'e kadar köyde evlerin üstünde, çevresinde beklediklerini sonra da gittiklerini ifade ettiler.

Köyde birkaç araç, dışında elektriğinde olduğu, suyun motorlarla nehirlerden zor koşullarla çekildiğini, kısmen uzaktaki nehirden kovalarla su taşıdıklarını ifade ettiler. Yerleşim yerinde ekili alanların olduğu, yeni biçilen buğday tarlası ile sulu arazilerin olduğu, ekili bahçelerin mevcut olduğu, ağaçlı ve yeşil alanların dışında çadır evlerin küçük tepelerin üstünde mavi brandayla dikdörtgen şeklinde odacıklar halinde oluştuğunu, çok ilkel koşullarda olmasına rağmen insanların kendi doğdukları köylerinde olmalarından dolayı mutlu olduklarını gördük.

HEDİK KÖYLÜLERİN BEYANLARI

1- M. Ali DAĞ(67): "Cuma akşamıydı. Saat 6.15 civarındaydı. Henüz güneş batmamış, her taraf aydınlıktı. Yetişkinlerin nerdeyse hepsi kendi bahçelerindeydiler. Çocuklar ise dışarıdaydı. Oyun oynuyorlardı. Birden köyün sol tarafına düşen tepenin üstünden bizlere çok yoğun ateş açıldı. Sol elimi bir kurşun sıyırdı. Tahminen 30 dakika boyunca hiç durmadan ateş ettiler. Daha önce bizimle hiç konuşma, uyarma olmadı. Diğer gün cumartesi sabah 8 civarında abluka bitti, köyden gittiler. Sabahleyin 5 tane askeri panzere binip gittiler. Tahminen 50'den fazla kişi vardı. Saymadım. Kalabalıktılar. İçlerinde korucular, askerler ve özel tim vardı. Hepsi de askeri kıyafetle idiler. 1988'de köyümüzü zorla boşaltmışlardı. 2003'de geri döndük. Yazın 3-4 ay kalıp bahçeleri ekip ürünleri alıp satmak amacıyla Diyarbakır'a götürüyoruz. Bunu yapmazsak çoluk, çocuk hep aç kalacaklar. Kendi köyümüzü seviyoruz, ama huzurumuz yoktur. Olaylar olmazsa köye dönüp yerleşmek daimi kalmak istiyoruz." Dedi

2- Şirin AKDEMİR (40-Hedik Köyü Muhtarı): "Olay akşam saatlerinde oldu. Daha önce bu yakınlarda hiç olay olmadı. Uzakta bazı çatışmalar yaşanmış. Bizlere en yakın abalı karakolu vardır. Ama bu gelenler nereye bağlıydı bilmiyoruz. Korucu ve askerlerdi. Tahminen başka yerden geliyorlardı. Köy yoksuldur. Geçimini tarım, bahçe işleriyle yapıyor. Herkes çok korktu. Sonrada bizlere yanlışlık olmuş dediler. Kusura bakmayın dediler. Sabaha kadar köyde kaldılar. Biz uyumadık. Onlar da uyumadı." Dedi.

3- Ahmet DAĞ(64) : "Akşam üstü saat 6 civarındaydı. Henüz güneş batmamıştı. Her taraf aydınlıktı. Ben odun kırıyordum. Silah sesleri birden gelmeye başladı. Kendimi evin arkasına attım. Bağırma, çağırma, ağlama sesleri gelmeye başladı. En çok kadınlar ve çocuklar bağırıyordu. Sonra ateş bitti. Komutan geldi köye. Sordum nedir neden köyümüzü sebepsiz taradınız, ya biri vurulsaydı, niye yapıyorsunuz diye sordum. Komutan "yanlışlık" olmuş dedi. Bizlere hakaret etmediler. Kötü davranmadılar. Sabaha kadar beklediler. Uyumadık. Bizlere neden uyumuyorsunuz diye sordular. Biz uyursak olay yine olabilir dedik. Bize ateş açabilirsiniz dedik." Dedi.

4- Ramazan ATALAY(39): "Ateş anında ben bahçedeydim. Akşama doğru, karanlık çökmeden ateş açıldı. Saat 6 civarındaydı. İlk ateşte elimdeki kürek sapına isabet eden kurşun küreğin sapını parçaladı. Çok korktum. Yere yattım. "Teslim ol" diye çağırıyorlardı. Ben ayağa kalktım, el ettim kendimi onlara gösterdim. Köylü olduğumu anlasınlar istedim. Ateş devam edince yine yere yattım. Çocuklar bağırıyordu. Sonra ateş bitti. Köye geldiler. Kusura bakmayın dediler. Onları kaçırdık. 3 kişiydiler. Ayaklarından onları yaraladık dediler. Bazıları bizlerle alay ediyorlardı." Dedi.

5- Bahri ÇELİK(70): "Ateş anında kendi tarlamdaydım. Sanırım saat 5'i geçiyordu.Silah sesi geldi. Şaşırdım. Ayağa kalkıp niye ateş ediyorsunuz? Diye bağırdım. Cevap vermediler. Torunlarımı aradım. Epey devam etti ateş. Sonra köye geldiler." Dedi.

6- Onur DOĞMUŞ(11): "Akşama doğruydu. Diğer çocuklarla top oynuyorduk. Ateş edilince silah seslerinden korktuk. 6 çocuk kendimizi orda bulunan taşların arkasına attık. Orada epey bekledik. Sonra ateş durunca çıkıp köye geldik.. Asker de korucu da vardı." Dedi.

7- Baran DAĞ(12): "Akşamdı. Eve su içmeye gidiyordum. Yani çadıra doğru gidiyordum.Birden ateş edildi. O anda taşların arkasına saklandım. Dedem çağırdı. Çok korktum." Dedi.

8- Mahsun DAĞ(38). "Ateş anında kendi tarlamdaydım. Akşama doğruydu. Karanlık çökmemişti. Sanırım saat 6 idi. Köyün sol tarafında bulunan tepeden köye doğru ateş açıldı. Köyün içine doğru rast gele ateş açıldı. İçlerinde korucular vardı. Asker ve özel tim de vardı. Bir de üsteğmen vardı. Askerler "Üsteğmenim" diye ona sesleniyorlardı. Hepimiz onlara neden yapıyorsunuz diye sorduk. Herkes çadırlara diye seslendiler. Çadırlara gittik. Ama uyumadık. Bir şeyler yaparlar diye bekledik. 10 gün önce karşı tepede bizden uzakta çatışma oldu. Ama bizden uzaktı, neydi bilmiyorum." Dedi.

9- Mevlüde DAĞ( 75): "Kendimize ait tarladaydık. Ben gelinim ve torunlarım vardı. Silah sesiyle kendimizi yere attık. Yarım saat yerde kaldık. Sonra koşarak çadırlara gittik. Çocuklar çok ağladı." Dedi.

10- Şengül ŞAŞMAZ(27): "Ateş anında evdeydim. Panikledim. Çocuklarımı aradım. İçeride korkuyla bekledim. Yarım saat kadar sürdü." Dedi.

11- Selma DAĞ(36): "Ateş anında tarladaydım. 2 çocukla kendimi yere attım. Çadıra gittik. Hala ateş ediyorlardı. 10'danfazla korucu asker ve özel tim vardı. Sanırım Temeltepe Karakolundan geldiler. O gece kaldılar. Sabah gittiler." dedi

12- Sultan ÇELİK(9): "Evdeydim. Çok korktum ve ağladım. Onlardan çok korktum. O gece uyumadım. Büyüdüğümde bebeklerin hemşiresi olacağım." Dedi.

13- Hünsa ÇELİK(9): "Ağacın yanında oyun oynuyorduk. 3 arkadaştık. Silah sesi geldi. Çok korktuk. Yere attık kendimizi. Ben büyüyünce doktor olacağım". Dedi.

14- Nurdan ŞERAR( 12): "Ağacın üstünde iple salıncak yapıyordum. Silah sesi geldi. Sultan ile bekledim. Ben ağacın üstünde bekledim. Korktum. Bağırdım. Yengem gelip beni aldı. Avukat olacağım." Dedi.

15- Esma DAĞ(29): "Tepede salça yapıyordum. Ateş anında kalabalıktılar. Ben 4 yaşındaki çocuğum Muhammet'i aradım. 100 m ilerdeydi. Ona doğru koştum. Anne beni kurtar diye bağırıyordu. Ona uzanıp aldım. 15 yıldır evliyim. İlk çocuğum oldu. Onu kaybetmekten korktum. 7 yıldır Antalya'daydık. Eşim kahvede çalışıyor. Domates, biber, fasulye ekiyoruz. Haziranda gelip ekimde gidiyoruz. Su yok. Toplu gidip toplu geliyoruz. Dönmek istiyoruz" Dedi.

16- Ali DAĞ(32) : "Ateş anında tarladan eve geliyordum. Evin yakınındayken ateş başladı. Eve koştum. Köyden çıkıp gidelim dedik. Komutan izin vermedi. Giriş çıkış yasak, çadırlara girin dedi. Çocuklar bağırıp çağırdı,Özür dilediler. Kusura bakyaın dediler." Dedi.

17- Serdar DAĞ(14): "Ateş anında köyün dışında top oynuyorduk. Korktuk. Eğildik. Taşların arkasına saklandık." Dedi.

2- ABALI K(A)RAKOLU YOL KONTROLÜ

Saat 16.20 civarında Hedik köyünde incelemelerimizi tamamlayıp köyden çıktık. Yol üstünde Abalı Karakolunun yanındaki kontrol noktasında bekleyen askerler bizlere kimlik kontrolü yaptılar. Milletvekili ve avukatlara kimlik bakılmadı. Ama ısrarla üstü yeşil tişört altında asker postalı ve pantolunu bulunan biri kamera ile izleri çekiyor ve arada MHP'lilerin yaptığı bozkurt işaretini yapıyordu. Bunu yolda bekleyen komutan Başçavuş Oğuzhan Canaydın'a aktardık. Önce çekme tamam geç içeri dedi. Sonra o asker kamere ile bizleri minibüsü çekmeye, gülüşmemeye ve arasıra bozkurt işareti yapmaya devam etti. Bunu yine komutana aktardık. Yapmamasını ortalığı provake ettiğini ifade ettik. Komutan "ne yapayım ona söz geçiremiyorum o bizden değil" dedi. Sonra da bizimle beraber olan basın mensuplarının kayıtlarından örnek alacağını söyledi. Bizler Cumhuriyet Savcısıyla görüşmek üzere Lice gittiğimizi, ona vereceğimizi söyledik. Ama ısrarla emir aldığını kopyalarını almak için bizleri bekletti.

O arada Lice İlçe Jandarma komutanı olan Binbaşı Yüksel OĞUZ ile başçavuşun cep telefonu heyet üyelerinden olan Av. Muharrem ERBEY'e uzatmasıyla kendisiyle telefonda görüştü. Binbaşıya HEDİk köyü olayını sorduğumuzda, resmi başvuru yaparlarsa ele alıp değerlendireceğini, ellerindeki görüntüleri karakola vermelerini istedi. Bizde hayır savcıya vereceğiz dedik. Bu gerginlik yarım saat sürdü. Savcının devreye girmesiyle tutanakla görüntüleri vermeyeceğimizi belirterek Lice Savcısıyla görüşmek üzere yola çıktık. Arkamızdan gelen araçla 2 askeri gönderdiler.

3- LİCE CUMHURİYET SAVCISI M.KEMAL ÇOLAK İLE GÖRÜŞME:

Heyetimiz Lice Savcısı ile görüşmek hükümet konağına gitti. Savcı ile odasında görüşüldü. Köyde çocukların bir poşete bırakıp bize verdiği 148 adet uzun namlulu silaha ati boş kovan ile bir adet dolu uzun namlulu mermi ile boş bir yumurta büyüklüğünde olan tahminen aydınlatma kovanı savcıya teslim ettik. Savcı 2008/888 soruşturma numarasıyla soruşturma açtı. Heyet üyelerinden Av. Muharrem ERBEY'in ihbar beyanlarını aldı. Özetle olay aktarılıp girişimde bulunulmasını istendi. Savcı beyde ısrarla görüntüleri istedi. Tahminen iki saate kadar İHA muhabirinin elinde bulunan kamerasındaki görüntüleri almak istediğini, bu amaçla muhabir ilçe jandarmaya gitti ve kayıt örnekleri verildikten sonra heyete katıldı.

4-TESPİT

Diyarbakır ili Lice ilçesine bağlı olan Hedik köyünde 22 Ağustos 2008 Cuma akşamı saat: 18.15 ile saat 18.30 civarında içlerinde korucuların, askerlerin ve özel timin bulunduğu kalabalık bir grubun hiçbir uyarı, ikazda bulunmadan rast gele yerleşim alanların üzerine, evlere ve orada bulunan çocuklar dahil tüm insanların üzerine yarım saat süreyle silahla tarandığı ve köyün diğer gün sabaha kadar giriş çıkışlara izin verilmeyip herkesi iradeleri dışında evlerinde zorla tutuldukları tespitini yapmıştır.

5- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

1- Bölgede son dönemlerde özellikle yaz aylarında köylerine geçici olarak dönen insanların üzerinde baskıların yoğunlaştığı, geri dönmeye çalışanların üzerindeki baskının arttığını gözlemlemekteyiz.

2- İnsan Hakları ihlalleri 2008 yılının başından itibaren bölgemizde çok yoğun artmıştır. Köye geri dönmeye çalışan insanlar üzerindeki baskılar karşısında yapılan girişimler sonuçsuz kalmıştır.

3- Çatışmalarla beraber bölgede çalışmalarını yürüten Asker, özel tim ve GKK'ların köylülere, yurttaşlara davranışlarda çok ciddi ihlallerin yaşandığı, yaşam hakkı ihlalleri dahil olmak üzere, evlerin taranması veya havan topuyla ateşe maruz kalması gibi vakaların arttığını bunlarında demokratik ülkede karşılanmaması gereken ihmal ve olumsuz davranışlar olduğunu vurgulamaktadır.

4- İnsan hakları heyeti olayla ilgili olarak soruşturma açılması amacıyla yaptığı girişim olumlu sonuçlanmış, Lice Cumhuriyet savcısının açtığı soruşturma ile olayın sorumluların tespiti ile gayrı muayyen kast ile adam öldürmeye teşebbüsten dava açılmasını beklemekteyiz.

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt İçi RaporlarTarih 2008-08-26
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4643090