MAZLUMDER’İN AKTİF TANIKLIĞI

Özgürlük, adalet ya da herhangi bir yüce değer altın tepsiyle sunulmuyor kimseye. Uğrunda mücadele etmek gerekiyor.

Attığımız her adımla yarının tarihini yazıyoruz. Kimileri tarihe net ve açık cümlelerle kayıtlar düşürmek için bedeller öderken, kimileri de imaj mühendisliğiyle, simülatif işlemlerle bunu yapıyormuş gibi davranmanın yolunu tutuyor.  Ortam müsaitleştiğinde Hrant’ın dostuymuş gibi davranmak, Ahmet Kaya lincine katılmamış gibi demeçler vermek...

Hiçbir şekilde konforunu bozmaya yanaşmadan her dönemde yükselen değerleri temellük edecek bir kurnazlığı başarı sayıyor  Faustik bir ihtirasla malûl  kişilik. Oysa gelecek, söz konusu olan kul hakkıysa hele, o kadar uzun sürmüyor.

Kim  şapka kanununa muhalefetten idam edilen İskilipli Atıf, Ali Rıza Efendi ve Şalcı Bacı için iade-i itibar isteyecek, kim kış ortasında sokakta yaşayan evsizlerle birlikte üşümeyi göze alacak?  “Ben kandan elbise giydim/ bundan senin haberin var mı?” diye soruyordu ya Sezai Karakoç ... 

Bunca uzun giriş, uzun soluklu bir mücadeleyi anlatmakta yetersiz kalacak yine de.  Kandan elbise giyenlerden haberdar olma sorumluluğu herkesin harcı değil, çeşitli kesimlerin sadece ve sadece kendi kurbanları için ağıt yakmasına alışkın ortamlarda.

Söz konusu olan, şimdilerde 20. kuruluş yıldönümünü kutlayan MAZLUMDER’in günümüz Türkiye’sine kattığı nice eylem, açıklama, protesto, müdahale ve bütün olarak  aktif bir tanıklığın dökümü... Bir gazete yazısına sığmayacak yirmi yıllık çabanın haritası, Türkiye’de İslamcı hareketinin özgürlükçü ve toplumcu bir niteliği olan, halkın sesinde Hakk’ı arama çabasını sürdüren ana damarını anlamakta önemli bir kaynak.

Apaçık haktan hukuktan yoksun bırakılan hemcinsini savunmak üzere kalabalıklara karışan  kişi, soyut bir sevgiden değil, haksızlıklara karşı somut bir tepki göstermesini talep eden bir duyarlılıkla hareket ediyor.  Böyle bir duyarlılığı Ayşe Kalyoncu "etik zeka" olarak isimlendirmişti, bir sohbetimiz sırasında.
 “ Yolunda gitmesi gereken niye öncelikle kendi hayatımız olmalı… Sanki niçin birilerinin varlığı bizim varlığımıza armağan edilmeli…” Etik zeka, işte bu tür soruları sorduran zihinde kendini gösteriyor...

Kitlelerin ayağa kalktığı her konu, insanların kardeşliği açısından bir açılım ifadesidir kanımca. İnsanlığın kardeşliğini duyurtan her biraraya gelme çabası, İslam kardeşliğini de içeren bir mümkünler alanının ifadesi...

İslami kesime mensup çeşitli gruplar ve cemaatler bazen dengeleri gözetmek adına, bazen de hazırlıksız yakalanma sebebiyle bir durum ya da olgu veya herhangi bir kaza karşısında örtük ifadelere başvururken, sağcı reflekslerle yorumlar yapmaya zorlanırken, MAZLUMDER hesap-kitap gözetmeden söylenmesi gereken sözü sarfetmeyi sürdürdü; bu büyük ölçüde böyle oldu.

MAZLUMDER’in aktif tanıklığının dosyası, “kendine Müslüman” olarak suçlanamayacak kesintisiz bir dalganın tevhidi duyarlığının yürekli gündemini içeriyor. Bu gündemde şovenizm illetinin kurbanı olan gencecik Sevag Şahin Balıkçı da var, vicdani retçi İnan Süver de, Gazzeliler için yollara düşen “barış gelini” Becca da.

Uludere kurbanları için Ankara’da, Sıhhiye Abdi İpekçi Parkı’nda gıyabi cenaze namazı kılan da MAZLUMDER üyeleri.

Tam zamanında gösterilen tepki herhalde bir feraset gerektiriyor. İran’da 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini takiben reformistlere yönelik baskı Türkiye’de İslami kesim dahil çeşitli kesimlerde Sorosçu bir kalkışmanın karşılığı olarak izah edilip de anlayışla karşılanırken bir MAZLUMDER, başka türlü bir açıklamanın da bulunabileceğini ortaya koydu. Kameraların gösterdiği ile yetinmeyi değil, derinlerde neler olduğunu bilmek üzere farklı açılardan bakmaya çalışmak, herkesin harcı olabilseydi keşke.

"Bir yalana inanmaya yöneltiliriz

Gözün içinden değil göz ile gördüğümüzde", diyor ya William Blake...

28 Şubat sürecinde henüz 14 yaşındayken DGM’de yargılanan,  karşısına çıkarılan hazır ifade tutanaklarını, içeriğini dahi anlamadan korku ve baskı süreci sonrasında kabullenmek zorunda bırakılan, böylelikle de geleceği gaspedilen Yakup Köse’yi kimse değilse de MAZLUMDER gördü, anlattı.
Sadece kendi cemaatleri tarafından bile ortalıkta bırakılmış başörtülü öğrenciler değil, ezilen, susturulmaya çalışılan, hakkı çiğnenen, faili meçhul olmasına uğraşılan her kesimden insan, MAZLUMDER’e güven duyabildi bu yirmi yıl içinde. Akla Peygamberimizin (sav) Hılful Fudul katılımı geliyor. Korumasız insanların arttığı, tarlalardan buğday yerine ceset, kuyulardan su yerine insan kemiği derilen ülkelerde işte böyle erdemli olmaya çalışan insanların ittifakına ne kadar da ihtiyaç var!
Geçmişin ölüm tarlalarında neler yaşandı, MAZLUMDER görmeye devam ediyor. İstiklal Mahkemesi kurbanları hangi suçları nedeniyle canlarından oldular...

Suriye’de neler olup bitiyor? MAZLUMDER iktidar perpektifi açısından değil, canları tehdit altında ve suskunluğa zorlanan insanların zaviyesinden bakıyor.

MAZLUMDER’in her adımında Yasin suresinde bahsi geçen “şehrin en uzak ucundan koşarak gelen adam”ı görüyorum ben.

 

CİHAN AKTAŞ - TARAF

16.02.2012

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basında MazlumderTarih 2012-02-16
Okunma Sayısı : 4182
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4645544