Mazlumder 2. İnsan hakları kongre bildirisi
 
 
 
 
Ankara, 04 Ocak 2003 
 
MAZLUMDER II. İNSAN HAKLARI KONGRESİ YAPILDI
 
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği MAZLUMDER, II. İnsan Hakları Kongresi'ni yaptı. 14-15 Aralık 2002 günlerinde Şanlıurfa'da yapılan II. İnsan Hakları Kongresi'ne, MAZLUMDER'in Genel Yönetim Kurulu üyeleri, şubelerin Yönetim Kurulu üyeleri ile bazı komisyon ve komite üyeleri katıldı.
 
MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı ve Şanlıurfa Şube Başkanı Şehmus Ülek'in açış konuşmasıyla başlayan kongrenin açılışında Genel Başkan Yılmaz Ensaroğlu "Ulusalüstü Hukukta Azınlık Hakları" konulu bir tebliğ sundu. Daha sonra halka açık iki oturum düzenlendi. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Fazıl Hüsnü Erdem, Diyarbakır Tabip Odası eski Başkanı Mahmut Ortakaya, Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink ve Hukukçu Ömer Serdar Kaplan'ın tebliğ sunduğu Çok kültürlülük, Azınlıklar ve İnsan Hakları konulu ilk oturumda anayasal vatandaşlık, çok kültürlülük, Kürt sorunu, olağanüstü hal, koruculuk, göç ve geriye dönüşün önündeki engeller ile azınlıkların yaşadığı sorunlar çeşitli boyutlarıyla ele alındı.
 
Küresel Güvenlik, Terör ve İnsan Hakları konulu ikinci oturumda ise Gazeteci Yazar Ali Bayramoğlu, Siyasetbilimci Nuray Mert, Gazeteci İbrahim Karagül ve MAZLUMDER Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu, ulusal güvenlik, küresel güvenlik, insan hakları ve uluslar arası politika, 11 Eylül sonrası terörle mücadele adına uluslar arası hukukun daha kolay çiğnenmesi ve insan haklarına aykırı düzenleme ve uygulamalara girişilmesi gibi konuları ele aldılar. 
 
Türkiye genelindeki MAZLUMDER yönetici ve üyelerinin katıldığı ikinci günde ise Türkiye'deki insan hakları sorunları, AB Kopenhag Konseyi, hazırlanan ve meclise sevk edilen uyum paketleri ve yeni dönemde sürdürülecek insan hakları mücadelesi tartışıldı. 
 
Şanlıurfa Şubesinin ev sahipliğinde yapılan MAZLUMDER II. İnsan Hakları Kongresi'nin bitiminde bir sonuç bildirisi yayınlandı.
 
MAZLUMDER II. İnsan Hakları Kongresi Sonuç Bildirisinin tam metni eklidir. 
 
 
 
BASIN BÜROSU
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
MAZLUMDER
İNSAN HAKLARI VE MAZLUMLAR İÇİN DAYANIŞMA DERNEĞİ
II. İNSAN HAKLARI KONGRESİ
SONUÇ BİLDİRİSİ
Şanlıurfa, 14-15 Aralık 2002
 

14-15 Aralık 2002 günlerinde Şanlıurfa'da toplanan MAZLUMDER II. İnsan Hakları Kongresi,

  • Türkiye'nin, Avrupa Birliği katılım ortaklığı müzakerelerine başlayabilmek için Kopenhag siyasi kriterlerini tamamlamış olması gerektiğini göz önünde bulundurarak,
  • Özellikle son bir yıl içinde yetersiz de olsa bazı olumlu adımlar atıldığını ancak bunların henüz uygulamaya yansımadığını değerlendirerek,
  • Türkiye'nin insan hakları sorunlarının AB sürecinden bağımsız ele alınmasının, Türkiye AB'ye üye olamasa da Kopenhag siyasi kriterlerinin mutlaka yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayarak,
  • Çok kültürlülük politikalarının esas alınıp farklı kültürlerin, kimliklerin ve azınlıkların hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması gereğine bir kez daha işaret ederek,
  • Türkiye'de yaşayan çoğunluğun da hala ifade ve din özgürlüğü başta olmak üzere hak ve özgürlüklerini tam kullanamadığını hatırlatarak,
  • Ekonomik krizlere yol açan politikaların tüm toplumu kuşatan bir ihlal kaynağı olarak varlığını sürdürdüğüne işaret ederek,
  • İnsan hakları savunucularının herhangi bir insan hakları sorununun ya da AB'nin yandaşı veya karşıtı olmaktan çok, insan hak ve özgürlüklerinin tüm dünyada güvence altına alınması, geliştirilmesi ve kullanılması için çalıştıklarını ifade ederek,
  • Türkiye'nin sadece iç politikalarında değil, dış politikalarında da insan haklarını gözetmesi gereğini vurgulayarak,
  • Terörün ve teröristin uluslar arası kabul görmüş kriterlere göre değil, güçlülerin politikalarına göre tanımlandığına işaret ederek,
  • Gücün hukuku belirlemeye başladığını ve ulusal üstü hukuk belgelerinin hazırlanması ve onaylanmasına öncülük etmiş ülkelerin de 11 Eylül'den sonra iç düzenlemelerinde ve dış ilişkilerinde yüzyılların ürünü ve insanlığın kazanımı olan evrensel hukuk ilkelerini ve insan hakları standartlarını, insancıl hukuku yok saydıklarını göz önünde tutarak,
  • İnsan hakları arasında ayrım yapılamayacağına, dolayısıyla birtakım insan hakları sorunlarının ertelenebilir, bazılarının ise öncelikli görülmesinin yanlışlığına ve bazı insan hakları sorunlarının çözümünün, toplumsal uzlaşma sağlama amacıyla ertelenemeyeceğine işaret ederek,

Aşağıdaki hususları beyan eder:

  1. Türkiye, insan hakları sorunlarının gerçekten çözümlenmesi yerine AB'nin önceliklerini yerine getirme çabasıyla birtakım düzenlemeler yapmaktadır. Bu amaçla yapılan düzenlemeler de sorunları çözümleyememekte, sadece biraz daha ertelemektedir. Nitekim bugüne kadar çok sayıda uyum paketleri, mini demokrasi paketleri yasalaşmasına rağmen, işkence, keyfi gözaltı ve gereksiz tutuklamalar, cezaevlerinde gayri insani uygulamalar gibi kişi özgürlüğünün önündeki engeller, ifade özgürlüğünü sınırlayan uygulamalar, basın özgürlüğü, din özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü, öğrenim özgürlüğü alanlarındaki ihlaller sürmektedir. Siyasal haklara ilişkin kısıtlamalar, sığınma hakkı önündeki engeller ve mülteciler üzerindeki baskılar, sosyal ve ekonomik haklara ilişkin kısıtlamalar hala kaldırılamamıştır. Türkiye'nin insan hakları ihlalleri karnesinde henüz ciddi bir iyileşme görülmemektedir. Kürt sorunu, Güneydoğu sorunu, din özgürlüğü sorunu ve ekonomik haklar alanındaki sorunlardan hala milyonlarca insan etkilenmektedir. Bugüne kadar iyileştirme adına yapılan düzenlemeler olumlu ancak yetersizdir. Yapılmış düzenlemelerin uygulamaya yansıtılması ve eksik düzenlemelerin de bir an önce yapılması, 58. Hükümetten beklenmektedir. Bu nedenle din özgürlüğü, Kürt sorunu, cezaevleri, MGK ve asker- sivil ilişkileri gibi sorunlar da bir an önce meclis ve hükümet gündemine alınmalı ve çözümlenmelidir. Güneydoğu'da Olağanüstü Hal uygulamasının kalkmasından sonra yeni adlarla olağandışı rejimlere ya da yetki kullanımlarına yol açılmamalıdır. Koruculuk ve köye dönüşün önündeki engeller kaldırılmalı; daha sonra insanların köylerine geri dönmeleri istenmeli ve sağlanmalıdır. Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülere insanca muamele edilmeli; F tipi tecrit uygulaması sona ermeli, ortak alanların yapısı ve kullanım yöntemi değiştirilmelidir.
  2. Türkiye'deki insan hakları ihlalleri, sadece mevzuattan değil, uygulamadan ve uygulayıcıların zihniyetinden de kaynaklanmaktadır. Bu nedenle insan haklarına duyarlı bir zihniyeti geliştirecek ve insan haklarını güvence altına alan bir anayasayı oluşturacak bir sivil iradenin tesis edilebilmesi büyük önem taşımaktadır. Ancak kısa vadeli önlem olarak, ihlallere neden olan kurum görevlilerinin eğitimine öncelik, cezasızlığına da son verilmelidir.
3.      İnsan haklarının evrensel bir değer olarak yaygınlaşmasının ve insan haklarına duyarlı bir uluslararası kamuoyunun oluşmasının önündeki en önemli engellerden birisi, insan haklarının uluslararası politikada ekonomik çıkar ve siyasi baskı aracı olarak kullanılmasıdır. İnsan hakları, sonuçlarından bağımsız bir biçimde kategorik olarak savunulmalı ve insan hakları mücadelesi stratejik bir araç olarak değil, ahlaki ve ilkesel bir zorunluluk olarak yürütülmelidir. Ülkeler de, insan haklarını kendi iç ve dış politik çıkarları için kullanmaktan vazgeçmelidirler.
  1. Türkiye, Irak'a yönelik muhtemel bir ABD saldırısına doğrudan ya da dolaylı destek vermemelidir. Güvenlik veya terörle mücadele adına insan haklarının ertelenmesi ya da sınırlandırılması kabul edilemez. Başta ABD olmak üzere, hiçbir ülke, kendi çıkarları doğrultusunda uluslararası hukuku çiğneme hakkını kendinde görmemeli ve dünya ülkeleri de buna sessiz kalmamalıdır. Aynı şekilde uluslararası hukuk karşısında hiçbir ülke özel koruma görmemelidir.
  2. ABD'nin yeni güvenlik konsepti ve özellikle 11 Eylül'den sonra geliştirdiği politikalar, Uluslararası Ceza Mahkemesi ile ilgili baskı ve tehditleri tüm dünyada insan haklarının güvenlik bahanesiyle daha kolay çiğnenmesine yol açmaktadır. Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi Tüzüğünü bir an önce onaylamalıdır ve diğer ülkelere de cesaret veren bu konsept karşısında evrensel hukuk ilkelerini ve uluslar arası insan hakları standartlarını savunma rolünü üstlenmelidir. Küresel güvenliğin önündeki en büyük engel, ABD öncülüğünde geliştirilen küresel terördür. İnsan hakları savunucuları da uluslararası işbirliğini geliştirerek, birlikte buna karşı koymalıdırlar.
  3. Türkiye, BM Sivil ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi başta olmak üzere, bugüne kadar imzalamaktan ya da imzalayıp da onaylamaktan kaçındığı ulusalüstü hukuk belgelerini çekincesiz onaylamalıdır. BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme; Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme ve bağlı protokolleri ile Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Sözleşme'ye koyduğu çekinceleri bir an önce kaldırmalıdır.
  4. MAZLUMDER; insan haklarının çoğunluğa karşı da, toplumsal mutabakat sağlanamamasına rağmen de korunması gerektiği düşüncesinden hareketle, insan haklarına ilişkin düzenleme ve uygulamaları bundan sonra da yakından takip edecektir. 58. Hükümetin insan haklarından yana atacağı olumlu adımları açıkça desteklemekten, ihlallere de anında karşı çıkmaktan kaçınmayacaktır.

BASIN BÜROSU

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2003-01-04
Okunma Sayısı : 2040
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4643589