H.S.Y.K. nun hakim sürgünleri ve İdeolojik yargı süreci

Ankara, 10 Haziran 2000

MAZLUMDER Genel Sekreteri Ömer Ekşi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun hakim sürgünlerine ilişkin olarak aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:

İDEOLOJİK YARGI SÜRECİ DEVAM EDİYOR

"İnsanların hak ve özgürlükleri konusuna resmi ideolojinin değer yargılarıyla yaklaşan mevcut otoriter anlayış, sürekli insan hakları sorunu üretmeye devam etmektedir. Kuşkusuz bu noktada en büyük görev yargıya düşmektedir. Zira, evrensel hukuk normlarının kabul gördüğü devletlerde insan hak ve özgürlüklerinin korunması, son kertede ancak yargı mekanizması aracılığıyla mümkün olabilmektedir. Bunun için öncelikli olan ise, yargının bağımsız ve bağlantısız olmasıdır.

Türkiye'de ne yazık ki, yargı erki hiçbir zaman bağımsız ve bağlantısız ol(a)mamıştır. Birey yaşamının her alanına müdahale etmek üzere kurumsallaştırılan resmi ideoloji, yargıyı da egemenliği altına almış bulunmaktadır. Başında, aynı zamanda yürütme erkinin bir üyesi, Adalet Bakanı'nın bulunduğu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) uygulamaları, bu konuda her hangi bir şüpheye meydan vermemektedir.

Kurul, son olarak 7 hakim hakkında yaptığı işlemle kamuoyunun gündemine gelmiş bulunmaktadır. Sözkonusu hakimlerin ikisi "yolsuzluk"tan, 5'i ise görevlerini yapmaktan, yani başörtüsü mağduru bir öğrenci lehine karar vermekten işleme konu olmuşlardır.

Haklarında yolsuzluk işlemi yapılan hakimlerin durumlarını bilemiyoruz; ancak bilinen odur ki, "Adli Yargıda Yolsuzluk" çalışmasıyla Türkiye'nin bu konudaki durumunun hiç de parlak olmadığını ortaya koyan İstanbul Barosu yöneticileri taltif edilmek yerine, cezalandırılmak istenmişlerdir.

Kurul, Samsun İdare Mahkemesi'nde görevli 5 hakimi ise 28 Şubat sürecinde sıklıkla başvurduğu bir yöntemle, çeşitli yerlere sürgün etmiş bulunmaktadır. Sıtkı Keleş, Hasan Önal, Recep Taş, Resul Çomoğlu ve Fatih Terzi adlı hakimlerin "suçu" Kurul'a göre; okula alınmayan bir öğrencinin lehine karar vermek. Aynı öğrenci lehine daha önce karar veren hakimlerden Hakim Cafer Ergen de Kayseri'ye sürgün edilmişti.

Yine, başörtülü öğrenciler lehine karar verdikleri gerekçesiyle Bursa 2. İdare Mahkemesi Başkanı Sabri Ünal (Aydın'a) ile Hakim M. Ali Ceren (Gaziantep'e) geçtiğimiz yıl, Kurul kararıyla sürgün edilmişlerdi. Bu hakimlerin, öğrenciler aleyhine karar vermeleri için başta dönemin Bursa Valisi Orhan Taşanlar olmak üzere birçok çevreden yoğun baskı yapılmıştı. Bursa Valiliği'nin, Bursa 2. İdare Mahkemesi'nin savunma talebine karşılık "gizli" ibareli ve 218 sayfadan oluşan savunmasında, başörtüsü meselesinin bir rejim sorunu olduğu ve mahkemenin bu konuda hassas davranması gerektiği belirtimiştir. Bununla da yetinilmeyerek, Edirne İdare Mahkemesi Başkanı Ali Kazan'ın başörtülü üniversite öğrencileri lehine verdiği karar sonrasında Trabzon'a sürülmesi, tehdit aracı olarak kullanılmıştır.

Bu yılın Nisan ayında da Malatya 2 Nolu DGM Başkanı Ali Öztürk, eşinin başörtülü olmasının kurbanı olmuştur. Kurul, Öztürk'ün eşinin başörtülü olmasını ve "irticai bir yaşam" sürmesini (?) gözönünde bulundurarak, Öztürk'ü Manisa'ya hakim kadrosuyla sürgün etmiştir.

Kurul'un sürgün/tasfiye politikası, başörtüsü lehine karar vermek ya da aile fertlerinin başörtüsü takmasıyla da sınırlı değil. İşine gelmediği konularda Kurul, ya sürgün ediyor ya açığa alıyor veyahut görevden el çektiriyor.

Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin (GATA) açılışında yaptığı konuşma dolayısıyla Tuğgeneral Yalçın Işımer hakkında suç duyurusunda bulunma "suçu"nu işleyen Hatay Savcısı Ali Karcı Erzincan'a sürülmüştür. Sürgünle yetinmeyen Kurul, Karcı'ya "kınama" cezası da verdi. Geçtiğimiz aylarda, baskılara dayanamadığını belirten Savcı Karlı, istifa etmek zorunda kalmıştır.

Kurul, Gercüş Cumhuriyet Savcısı Kerim Uysal'ı ise "Hizbullah'la bağlantıtılı olduğu iddia edilen Hasankeyf Sağlık Ocağı Doktoru Abdülgani Yıldırım'ı serbest bıraktığı" gerekçesiyle soruşturma sonuçlanana kadar açığa almıştır. Uysal'ın, açığa alınmasında Bakanlığa ulaşan bir ihbar rol oynamıştır.

12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren hakkında "ihtilal yapmak ve ihtilale kalkışmak" suçuyla TCK'nın 146/1-2 ve 147. maddelerini ihlalden iddianame hazırlayan Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu hakkında ise Bakanlık idari soruşturma başlatırken, Kurul, Kayasu'ya önce "kınama" cezası verdi, sonra da "tedbiren" görevden uzaklaştırdı. Bu arada hukuk sisteminde yeri olmayan bir ilk yaşandı ve iddianameye takipsizlik kararı verildi.

Tüm bunlar olup biterken ve Anayasa'nın 125. maddesine göre de"İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açık"ken, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları karşısında yargı yolu, yine Anayasa tarafından kapatılmıştır.

Uygulamalar bu yönde devam ettiği sürece, hiç kuşkusuz yakın bir gelecekte, "Adalet Mülkün Temelidir" ilkesini yeniden gözden geçirmek gerekecektir."

BASIN BÜROSU

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2000-06-10
Okunma Sayısı : 4210
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4643438